İlköğretim
Eğitimin ilk aşaması ve ilk basamağıdır. Eğitim hayatımızı şekillendiren en önemli unsurdur. Ülkemizde ilkokulda iyi bir öğretmene rast gelen kişiler bence şanslıdırlar, çünkü bu süreçte başarısız ve mesleğini sevmeyen bir öğretmenin elinde yetişen gençler maalesef ileriki eğitim hayatında sorunlu olmuşlardır.
Peki ilkokul sistemimiz doğru mu?
İlkokulda tek bir öğretmene 4 yıl öğrenciyi teslim etmek bile başından sakat ve yanlış bir uygulamadır. Çünkü bu öğretmenin başarısız ve sorunlu olması temel eğitimini iyi almayan ve ileriki yaşantıda sürekli sorun yaşayan bir gelecek yetiştirmiş olur. Ama bu dönemde farklı öğretmenlerin derse girmesi sağlandığında en azından başarısız ve sorunlu öğretmenlerin yanında çocuğa ufuk açacak olan öğretmenlerin bulunma olasılığı yükselecek ve bu durum bir nesli belki kurtaracaktır.
Tabi ki devletin bu öğretmenleri denetlemesi ve sürekli gelişmelerini teşvik edici çalışmalar ortaya koyması gerekir. Bunun için performans kontrolü, mesleki yeterlilik ve hatta akademik çalışmalar yapmalıdır. Hatta bu bütün öğretmenleri kapsamalıdır.
Öğretmenlik okullarını okuyan her öğrenci okulun ikinici sınıfından itibaren bir okulda uygulama derslerine de girerek usta öğretmenlerden deneyimlerini almalıdır.
Eğitimin öğretmen aşamasındaki durumu bu, peki içerik nasıl?
Öncelikle ilkokulda verilen bilgi çok fazla ve ilkokul misyonunu ile bağdaşmamaktadır. Bizim yapacağımız temel değişim, ders sayısını ve konuları azaltmaktır. Yani İlokulda sadece okuma, yazma, okuduğunu anlama, oyun ekseninde karakter eğitimi, kişiliğin gelişimi, kendini ifade etme ve analitik düşünme öğretilmeli, dört işlem’in dışında matematik konularına girilmemelidir.
Yani ders yükünü hafiflettiğimiz gibi bu dönemde sınav veya imtihan kesinlikle olmamalı, çocuklar eğlenerek, yaparak, uygulayarak ve görerek eğitilmelidir. Yetenekleri keşfedilen çocuklar, yetenek ve ilgilerine uygun hobilere yönlendirilmelidir.
İlkokul çağı, çocuklar için büyük bir mutluluğun olduğu çağ olarak kalmalıdır. Bu dönemde Türkçe dil yeteneği geliştirilmeli, edebi zevk elde edilmesi için şiir ve atasözleri ezberletilmelidir.
İlkokul çağı kabus çağı değil, çocukların koşarak gittiği bir dönem olmalıdır. Belli saatlerde beslenme saati oluşmalı, hatta sınıflarda küçük uyku molaları verilmeli ve uyku tulumları bulunmalıdır. Yaparak, görerek ve rol model eşliğinde öğretime vurgu yapılmalıdır. Çocukları bir makine gibi görüp ruhi yanlarını ihmal edip sadece bilgi yüklemeye çalışmak öğretmek veya eğitmek değildir.
Ortaokul
Yeni eğitim sistemimiz 12 yıllık eğitimi zorunlu kılmasına rağmen ilkokul, ortaokul ve lise eğitim müfredatı kendisini buna göre uyarlamamış, birbütün olarak eğitimi ele almak yerine her bir süreç bağımsız gibi düşünülmüştür.
Halbuki yeni sisteme göre artık bu üç unsurun bağımsız olması düşüncesi terk edilip bir bütün olarak incelenmelidir.
Biz bu üç unsuru bütün olarak ele aldığımızda neler yapmalıyız?
Öncelikle Ortaokul dönemindeki eğitim bir ihtisaslaşma eğitimi değil, genci çeşitli bilimlerle tanıştırma dönemidir. Bu dönem iyi değerlendirildiğinde her ilimden haberdar olan bir genç karşımıza çıkacaktır. Bu dönemdeki eğitimi insanın hayatta karşılaşacağı bilgileri, sorunları ve bilimleri öğrenmesi ve bir anlamda bilimsel merak uyandırması olarak değerlendirebilir, onun istidadı ve meyilli olduğu alanın seçildiği dönem olarak görülebilir.
Bu dönemdeki bilgiler derinlik değil sathi olarak ve tecrübei (deneysel-uygulama-model) yöntemi ile sunulmalı, merak ve araştırma duygusu kamçılanmalıdır. Bu dönemde çocuğa vereceğimiz ders sayısı 4 olarak sınırlandırmalı, aşırı ders yükü yüklenmemeli, kitaplara boğmamalı en zor proplemler bile basitleştirilerek verilmelidir.
Bu vereceğimiz dersler
1. Fen ve Matematik Bilimleri: Fen bilgisi dersi altında Fizik, Kimya, Biyoloji ve Matematik dersleri ile basit teknik bilgiler ve tamirlerin yapıldığı hayat bilgisi olarak düzenlenebilir. Matematikte teknik matematik değil de her zaman hayatında kendisine yol gösterecek konular verilmeli, ağır matematik konuları ihtisaslaşmaya bırakılmalıdır.
2. Sosyal Bilimler: Tarih, Coğrafya ve Dini Bilgiler şeklinde verilebilir. Burada da çocuk aşırı bilgi ve teorik bilgilerle boğulmadan örneklerle ve hayattan modellerle öğretilmeli, istatistik veya aşırı ezber sunulmamalıdır. Din dersleri de uygulamalı verilmeli burada dini, ahlak, siyer ve Kur’an dersleri verilmelidir.
3. Sanat ve Edebiyat: Burada Dil (Türkçe ve Yabancı Dil), Hitabet, Güzel Konuşma ve Yazma, Edebiyat, Şiir ve Sanat bilgileri (Resim, Müzik vb…) verilmelidir.
4. Spor ve Etkinlikler: Spor ve beden eğitimi verilmeli, bir spor dalında uzmanlaştırılmalı, hobi eğitimi verilmelidir.
Görüldüğü gibi derslerin içeriği azaltılarak daha yoğun bir öğrenme sağlanabileceği gibi çocukların bilimsel merakı da kamçılanabilir. Günümüzdeki gibi aşırı ders sayısı ve yoğun bir bir müfredat ancak zihni yorar.
LİSE EĞİTİMİ
Lise, zorunlu bir eğitim olduğundan ortaokul ile birlikte düşünmeliyiz. Öncelikle bilimlerle ilgili temel bilgileri ortaokulda verdiğimiz için lisede bu bilgilerin tekrar verilmesi eğitimde tekrara götüreceği gibi, çocuklarımızı aptallaştırmaya ve zamanlarını çalmaya da yönlendirilecektir. Bu nedenle Lisede Sosyal, Fen ve Matematik dersleri verilmemelidir.
Peki ne yapacağız?
Lise kısmını ihtisaslaştıracağız. (Aslında bana kalsa liseyi tamamen kaldırıp doğrudan üniversiteye geçmeyi tercih edeceğim ama günümüzde bunu yapacak bir iktidar bulunmamaktadır.) Yani öğrenci daha ortaokulda meyilli olduğu, sevdiği veya istidadı olan alanı öğretmeni ile birlikte bulacak ve liseyi de ona göre seçecektir.
Bu nedenle ihtisas liselerinin sayısını çoğaltmamız gerekmektedir. Sosyal liseler, Güzel Sanatlar, Beden, Bilgisayar ve Bilişim, Kimya, Fizik, Biyoloji, Sağlık, İmam Hatip, Matematik ve Meslek liseleri gibi. Bu alanları daha da çeşitlendirebiliriz.
Bir kısmı günümüzde mevcut olduğu gibi aynı zamanda birer meslek lisesi hüviyetinde bulunmaktadır. Bunları meslek lisesi hüviyetinde çıkaracak ihtisas liseleri haline getireceğiz. Ayrıca Ortaokuldan sonra lise eğitimine başlarken bir yıl yabancı dil hazırlık bölümü okutulacak, lise eğitimi de dört yıl yerine 3 yıla indirilecektir. İsteyen öğrenci alanıyla ilgili daha da derinleşmek isterse bir yıl daha okuyup o alanla ilgili Meslek Yüksek Okulu diploması alacak, böylece meslek yüksek okulları da Yök’ten alınıp Meb’e devredilecektir.
İhtisas bölümlerinde ortaokulda okutulan dersler yerine alanıyla ilgili dersler okutulacaktır. Öğrenci sadece seçtiği alanda yetiştirilecektir. Üniversite sınavındaki genel sorular Ortaokul bilgisinden sorulurken her öğrenci kendi alanıyla ilgili sorulara tabi olacak ve alanıyla ilgili okullara yönlendirilecek, alan dışı tercihlerde ciddi puan kesintisi uygulanacaktır.
Bu benim Ortaöğretim ile ilgili projem… Bu proje tabi ki yeni bir proje olduğu gibi çeşitli eğitimcilerin veya konuyla ilgili düşünenlerin yorumlarına ve geliştirilmelerine de açıktır.
İbrahim Halil ER