- Bu konu 5 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 7 ay 1 hafta önce İbrahim Halil ER tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
24 Mart 2024: 09:40 #1723İbrahim Halil ERAnahtar yönetici
İKİNCİ SELİM NASIL PADİŞAH OLDU?
İkinci Selim Lalasına sorar:
-Paşa! Bizim Sultan olma işi konusunda ne dersin?
-Sultanım! Annen Beyazıt’ı istiyor. Halk ve asker Mustafa’yı istiyor. Yani sizin durumunuz zor.
-O halde biz Allah’a tevekkül edeceğiz. Bizi de Allah istiyor.
İkinci Selim’in buna benzer bir konuşma yaptığı rivayet edilmektedir. Bu da Allah’a tevekkülün mükafatını aldığını gösterir.ihe15 Nisan 2024: 19:25 #3187İbrahim Halil ERAnahtar yöneticiOsmanlı Aydını, çöküşü ve yıkılışı gördüler.
Hatta Padişahlar da süreci görmüştü. Bunun için layihalar ve araştırmalar hazırladılar.
Aydınlar, süreci tersine çevirmek için yeni fikir akımları oluşturdular. Eğer, savaş süreçleri olmasaydı Osmanlı bir noktaya ulaşabilirdi.Biz, bunu bile göremiyoruz.
Yaşadığımız süreci bir tekamül ve yükseliş gibi görüyoruz.
Gemi batarken, orkestradan müzik dinleyip dans etmenin zevkini yaşıyoruz…
Çünkü biz lüks kamarada yolculuk ediyoruz, alttaki marabalar düşünsün ölümü.
Hem ölüm bize uzak
o marabalara yakın diyoruz…En zor şey; hiçbir şeyin farkında olmayana farkındalık aşılamaktır.
En zor şey; yaşadığı çöküşü yükseliş sananı uyarmaktır…
Halbuki yaşanan, ölüm öncesi rehavat ve sukunettir…ihe17 Nisan 2024: 17:05 #3366İbrahim Halil ERAnahtar yöneticiOSMANLI’YA İHANET ETTİĞİNDEN DOLAYI ASILAN PATRİĞİN RUSYA’YA GÖNDERDİĞİ MEKTUP
Devlete ihanetten asılan Fener rum patrikhanesi baş papazı patrik gregorios’un rus çarına yazdığı mektubu. Dikkatle okuyun…
“Türkleri maddeten ezmek ve yikmak mümkün değildir. Cünkü Türkler çok sabırlı ve dayanıklı insanlardır. Gayet gururludurlar ve izzet-i nefis sahibidirler. Bu özellikleri de; dinlerine bağlılıklarından, kadere riza göstermelerinden, geleneklerinin kuvvetinden, padişahlarına, komutanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir.
Türkler zekidir ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gayet kanaatkardırlar.
Onların bu üstünlükleri, hatta kahramanlık ve bahadırlık duyguları, geleneklerine olan bağlılıktan, ahlaklarinin saglamligindan gelmektedir.
Türklerde önce itaat duygusunu kırmak ve manevi bağları yok etmek ve dine dayanma güçlerini zaafa uğratmak gerekir. Bunun da en kısa yolu, milli ve manevi geleneklerine uymayan dış fikirlere ve davranışlara onları alıştırmaktır. Türkler dış yardımı reddederler, haysiyet duyguları
buna engeldir. Velev ki geçici bir süre için görünüşte kuvvet ve kudret verse de, Türkleri dış yardima alıştırmak gerekir. Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri kendilerinden şeklen çok kalabalık ve görünüşte egemen güçler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddi araçların üstünlüğü ile onları yıkmak mümkün olacaktır.
Bu nedenle, Osmanlı Devletini tasfiye için soyut olarak harp meydanlarında zafer kazanmak yeterli değildir ve hatta sadece bu yolda yürümek Türklerin haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, gerçeklere ulaşmalarına neden olabilir. Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu yıkımı tamamlamaktır.”
(General Ignatief’in Hatıraları.) ihe17 Nisan 2024: 18:17 #3400İbrahim Halil ERAnahtar yöneticiDEVLET İÇİN EVLAT FEDA EDİLECEK Mİ?
Osmanlı Padişahları devletin selameti için evlatlarının ölümünü onaylamaktan çekinmediler.
Kanuni, sevgili oğlunun “Baba” çığlıklarını perdenin ardından dinleyerek ölümüne seyirci kaldı.
Bütün bunlardan bize bir ders çıkmayacak mı?
Devlet ve millet için bu fedakarlık tekrar gösterilebilecek mi?
Yaşayıp göreceğiz…17 Nisan 2024: 18:25 #3411İbrahim Halil ERAnahtar yöneticiŞEYH EDEBALİ’NİN KIZI
Osman Gazi’nin eşi ve Şeyh Edebali’nin kızının mezar resmini yayınladığımda bazı kişiler, Osman Gazi’nin nesebinin bu hanım üzerinde değil de başka hanımı üzerinde devam ettiğini ve dolayısıyla rüya menkıbesinin doğru olmadığını iddia ettiler.
Biz yaptığımız araştırmada Osman Gazi’nin başka eşinin olmadığını gördük.
Sıkıntı isimlerden kaynaklanıyor. Çünkü bu hanımın ismi kaynaklarda farklı farklı geçmektedir. Yani aslında aynı kişinin isminin kaynaklarda farklı farklı geçmesinden kaynaklanan bir kargaşa yaşanmaktadır.
İlk dönem Osmanlı Kaynaklarında Osman Gazi’nin eşi ve Şeyh Edebali’nin kızının ismi şu şekilde geçmektedir:
Aşık Paşazade (s.6 ve 35) Neşri (s.82,83) tarihinde MALHON (Malhun) Hatun diye geçer. Oruç Bey Tarihinde (s.9 ve 12) Rabia Hatun denilmektedir. Rüstem Paşa tarihinde ise bu kadının ismi Bala Hatun diye geçer.
Görüldüğü gibi isim konusunda bir ittifak yaşanmadığından sonraki kuşaklarca tüm bu isimler farklı kişi olduğu sanılmıştır. Hepsi tek bir kişidir.EK
Fakat bazı çevreler ısrarla bu hanımın Orhan Gazi’nin annesi olmadığını ispatlamaya çalışıyorlar. Onlar, Osmanlı’nın dayandığı manevi iklimi yıkmaya çalışıyorlar.
Fakat benim için ilk tarihçilerin bilgileri daha önemli. Çünkü karşıt görüşün dayanakları varsayımlar ve bazı ikinci – üçüncü dereceden deliller…
onlara da itibar etmiyorum..ihe17 Nisan 2024: 19:00 #3426İbrahim Halil ERAnahtar yöneticiİngiliz ve Rusların İstanbul’a İlk Gelişleri
Yeni Zellanda teröristinin üzerindeki silahın işaret ettiği diğer bir olay da budur:
Dimitri Senyavin (1763-1831):
1806-1812 Osmanlı – Rus Savaşında Osmanlılara karşı savaşan Rus Amiraldir. İngilizlerle birlikte Osmanlılarla savaşan Ruslar, İngiliz donanmasının boğazları geçip İstanbul’u kuşatmayı ve yakmayı tasarlaması üzerine Rus donanması da İngiliz donanması ile birlikte 19 Şubat 1807’de Çanakkale’yi geçerek Boğazlara girdi.
İlk kez İngiliz ve onun destekçisi Rus donanması Boğazlardan geçmişti. İngilizler zaten Birinci Dünya Savaşı sırasındaki Çanakkale Savaşının başlama tarihini de bu olayın anısına aynı tarihte başlatacaklardır. Adamlar tarihi satır satır biliyor bizimkiler gibi tarih satırlarda kalmıyor.
Boğazları geçiş sırasında Rus Amirali’nin Dimitri Senyavin akıllıca manevrası harekatın başarılı olmasını sağlamıştır.İstanbul’u kuşatan İngiliz ve Rus donanması Osmanlı Padişahı lll. Selim’e şartlarını dayattı. Karaya çıkan İngiliz Amiral Senyav İstanbul’a ayak basması batı için bir dönüm noktası olmuştur. İlk kez düşman orduları silahla İstanbul’a ayak basmış oldular.
Fakat aslında İngilizler kendilerini tutsak etmişlerdi farkında değillerdi. Yani boğazın çıkışı kapatıldığı zaman Türk suları içirişindeki donanmanın yapabileceği fazla bir şey olamazdı. Nitekim öyle de oldu.
İngilizlerin bu cesurca çıkışı korku değil kızgınlık ve öfke yarattı. İngilizler kara ordusu olmadan bir şey yapamayacaklarını ve tuzağa düştüklerini anladıklarından geri dönmeye çalıştılar.Dönüş yolunda top atışlarına tutuldular ve 130 ölü 412 yaralı bıraktılar. Ama bu olayın yarattığı psikoloji ile yüz yıl sonra yine aynı yere geleceklerdir.
i.h.er
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.