Kazak denildiğinde Türk kökenli olanlar ile Slav kökenli olanlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Ruslar, sınır boylarını koruyan savaşçı Slav topluluklara da Kazak denimişlerdir. Bunun nedeni Kazak kelimesinin özgür, hür ve bağımsızlık düşkünü anlamında kullanılmasıdır. Günümüz Türkiyesinde de Kazak kelimesi bu anlamda kullanılmaktadır. Kazak erkek denildiğinde anlaşılan budur.
Ukrayna ve Güney Rusya yerli halklarının karışımı ile 15. yüzyıl dolaylarında Don ve Dinyeper nehirleri civarında ortaya çıkan etnik topluluk. Kazaklar, bugünkü Kazakistan’da yaşayan ve Türkî kökenli olan Kazaklar’la karıştırılmamalıdır. Kazak sözcüğü Eski Türkçede maceracı-özgür insan anlamındadır.
Tolstoy’un aynı adlı eserine de konu olan Kazaklar Rus ordularında özellikle sınır bölgelerin korunması gibi görevlerde kullanılmışlardır. Rusların Orta Asya ve Sibirya’yı ele geçirmelerinde bu savaşçı topluluğun payı çok büyüktür.
XVI. yüzyıl başında Lehistan (Polonya) kralları Tatar akınlarına karşı koymak üzere Kazaklar’ı öncü güç olarak örgütledi. Kazaklar kısa bir süre için Ataman Bohdan Hmelnytski önderliğinde bağımsız bir devlet kurdular. XVII. yüzyıl ortalarında Ukrayna, Rusya ile Lehistan arasında paylaşıldığı zaman, Rus çarları Polonya geleneğini devam ettirerek Kazaklar’ı, önce sınırların korunmasında daha sonra Rusya’nın Ural, Kafkas ve Hazar Denizi’ne doğru yayılmasında öncü güç olarak kullandılar. Nitekim Sibirya’yı fetheden Yermak Timofeyeviç de bir Kazak’tı. Toprak sahiplerinin kısıtlama çabaları, Kazaklar arasında sık sık isyanlar çıkmasına neden oluyordu. XVII. ve XVIII. yüzyılda en önemli, isyanlar Stenka Razin, Kandrati Bulavin ve Emelyan Pugaçev önderliğinde yürütülen isyanlardı. Kazaklar’ın belli ayrıcalıklarında karşın askerlik hizmeti her erkek için zorunluydu. Kazak topluluğunun temel birimi olan Stanitsa denilen köylerdi. Her Stanitsa’nın seçilmiş bir meclisi bulunmaktaydı. Stanitsalar birleşerek daha büyük olan Okrugiler’i (bölge), bunlarda birleşerek Voiskolar’ı (ordu) oluşturdu. Toprak, köyün ortak malıydı; ancak, 1869’dadan sonra Kazak subayları ve hizmetlilerinin özel toraklara sahip olması kabul edildi. XX. yüzyıl başında Rusya’da 12 Kazak Voiska’sı vardı. 1916-1920 arasındaaki Rusya’daki iç savaşı sırasında Kazaklar’ın bir bölümü Beyaz, bir bölümü Kızılordu saflarında savaştı. II. Dünya Savaşı boyunca bazı Kazak askeri birimleri varlığını sürdürdü, ancak eski biçim toplulukları eriyerek SSCB’nin yeni yönetsel birimlerine katıldı.[8] Bugünkü Ukraynalılar’ın kökeni Zaporojya Kazakları’na dayanır.
Görüldüğü gibi kazak konusu karmaşık bir konu olduğu gibi, bugün ülkemizde ortaasya türkleri ve toplulukları hakkında ciddi bilgi birikimine sahip insan sayısı ve araştırma merkezleri de bir elin parmağı kadar azdır…
Kuru bir milliyetçilik bir yere kadar… Yani Rus silahını görünceye kadar…
dün türk birliğini konuşanlar bugün kazakistanda olan olayları bizim gibi şaşkınlıkla izlemeleri konuyla ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadığını ve hatta rusların stratejilerini bilmediğini göstermektedir…
Konuşacak çok şey var ama konuşmanın para etmediği ve konuşanın kötü görüldüğü ortamda susmak evladır..
İbrahim Halil ER