Günümüz batıda sosyal kulüpler bulunmaktadır. Her kes, konum ve seviyesine göre bu kulüplere üye olur, buradaki aktivitelere katılır eğlenir.
Bizim klasik kültürümüzde; alimlerin meclisleri, dergahlar, medreseler ve camiler sosyal kulüplerimizdir. Bu nedenle bu kulüplerimizi canlandırmamız ve sosyal fonksiyonlarını tekrar kazandırmamız gerekir. Bu tarihi dokularımızı canlandırdığımızda genç bireylerin kaybolmalarını engellemiş ve toplum içerisinde hak ettikleri yeri almalarını sağlamış oluruz.
Bugünkü gençlerin diskoya gidip müzik eşliğinde cezbeye gelmesi (trans olması) modernlik olarak yansıtılıp övülüyor, ama dergahlarda zikrin coşkusuyla cezbeye gelen insanlar öcü gibi gösteriliyorsa bir korku veya kasıt var demektir. İşte bu korku duvarlarını yıkmak gerekir. Buraların aslında toplumu bir arada tutan sosyal mekanlar olduğu anlatılması gerekir. Bireylerin boş zamanlarını değerlendirdiği, bir şeyler öğrendiği yer olduğu gibi, başı sıkıştığında da sığınacağı bir limandır. Aynı zamanda insanların yalnızlıktan kurtuldu yerlerdir.
Tabiat boşluk kabul etmez. Günümüzde dergahların yerini nlp ve kişisel gelişim kursları aldı. Ayrıca, namazdan uzaklaşmış bir ruhu dinlendirmek için meditasyon yapmaya çalışmaktadırlar. Bir terbiyecinin veya kendisine yol gösterecek bir mürşidin yokluğunu da yaşam koçları kanalıyla sağlamaktadırlar. Günümüz yaşam koçları eskinin meşayihlerinin yerini almışken, meditasyonlar namazın, nlp ve kişisel gelişim merkezleri de dergahın yerini almıştır. Üstelik tüm bu hizmetler eskiden ücretsiz iken şimdi avuç avuç para ödenerek elde edilmektedir. Günümüz uyuşmuş beyinler bu tarz yerlerden medet ummayı modernlik, geleneksel kurumlarımıza baş vurmayı çağı dışılık olarak göstermeye çalışması tamamen dağdan gelip bağdakini kovmaktır. Bir meşayihin irşadı ile değil de bu işi para karşılığı yapan bir yaşam koçunun anlatımına göre kendisini düzenleyeme çalışmak da ayrı bir ironidir. Bazı insanlar, desteğe ihtiyacı vardır. Bunun alt yapısını sağlamadığınızda kendi dinlerini ve mitlerini kurmaya başlarlar.
Spor merkezleri, diyetisyen klinikleri de ayrı bir vaka… Az yeme ve sade yaşam yerine tıka basa yeme ve ardından semizlenen bedenleri formuna kavuşturmak için spor merkezlerine doluşma tezadı da günümüz insanına mahsustur. Halbuki bedenimizi düzgün kullandığımızda böyle handikaplara da girmemiş oluruz. Bir fakirin tarlasında ücretsiz çalışma veya haftanın bazı günlerini hizmet yapma yerine her gün spor adı altında koşuşturak fazla enerjisini harcamak da günümüz insanlarına mahsus bir aktivitedir.
Kişisel gelişim merkezlerinde ise ego ve nefisini beğenme yani yüceltme unsuru öne çıkarılmaktadır. Burada insanlara nefsini kontrol altına alma yerine nefsinin arzularını nasıl daha iyi gerçekleştirebiliriz düşüncesi enjekte edilmektedir. İnsana, bir şey başarmak istersen ihtiyaç duyduğu gücün içinde gizli olduğu mesajı verilmektedir. Yani aslında tüm güçlere siz sahipsiniz diyerek nefis yüceltilmekte ve kendini beğenmiş, enaniyeti yükselmiş, kibri tavan yapmış insanlar oluşturulmaktadır.
Günümüz gençliğine empoze edilen unsur nefsini kontrol altına almak yerine nefsinin sesine kulak vermesidir. Bu aynı zamanda kişisel gelişimimizin ve eğitim sistemimizin de temel unsuru haline gelmiştir. Hatta vicdan sanıp dinlediğimiz de bazen nefsimizin sesi olabiliyor. Ölçümüz olmazsa nefis vicdan adıyla da bizi hakimiyeti altına alabilir..Formun Üstü
Yeni nesil ve muhafazakar gençlik hedoizmin dibine kadar batmış, empatiden yoksun bir durumdadır. Babalarının kurduğu saltanatın bedellerini bilmeyen, çile çekmemiş, üzüntü ve sıkıntı yaşamamış bir gençlik… Zevkin, cinselliğin ve yiyeceğin en dibini yaşayan bu gençlik; ibadeti camiye, günahları Mekke’ye hapsetmiş… Bu gençlik artık dizginlenmeli… Devletin Milli Eğitim, Kültür ve Aile Bakanlıkları kanalıyla çözüm üretmesi gerekmektedir.
Günümüz gençliği psikolojik danışmanlardan medet umarken, ebeveyinleri de aile danışmanlarının kliniklerinden çıkmaz oldular. Tabi ki meşayihleri ve ulemayı bırakırsak modernizim bize onların yerine başka meşayihleri ve ulema yerleştirecektir.
Sosyal kulüplerimizi tekrar canlandırmalıyız. Buraları tekrar ihya etmeliyiz. Bu mekanları günümüzün imkanlarını da kullanarak cazip hale getirebiliriz… Yani klasik kültürümüzü modern kültürle sentezleyerek daha kullanışlı hale getirmeliyiz. Böylece gençler ve toplum için cazibe merkezi haline getirebiliriz.
İbrahim Halil ER
SOSYAL KULÜPLERİMİZİ CANLANDIRALIM
Bizim kültürümüzde; alimlerin meclisleri, dergahlar medreseler ve camiler kulüplerimizdir. Sık sık buralara takılmamız gerekir.
Günümüz batıda sosyal kulüpler bulunmaktadır. Her kes, konum ve seviyesine göre bu kulüplere üye olur, buradaki aktivitelere katılır eğlenir.
Bizim sosyal kulüplerimiz dergahlar, medreseler ve camilerdir. Bu nedenle bu kulüplerimizi tekrar canlandırmamız ve sosyal fonksiyonlarını tekrar kazandırmamız gerekir.
Buraları canlandırdığımızda genç bireylerin kaybolmalarını engellemiş oluruz.
Bugün sosyetik gençler diskoya gidip müzik eşliğinde cezbeye gelmesi (trans olması) modernlik olarak yansıtılıp övülüyor, ama dergahlarda zikrin coşkusuyla cezbeye gelen insanlar öcü gibi gösteriliyorsa bir korku var demektir. (tabi ki şeriata aykırı olmamak koşuluyla)
Sosyal kulüplerimizi canlandırmalıyız. Buraları tekrar ihya etmeliyiz.
Bu mekanları günümüzün imkanlarını da kullanarak cazip hale getirebiliriz…
İbrahim halil er
PSİKOLOJİK DANIŞMANLAR
Günümüz müslüman gençliği psikolojik danışmanlardan medet umarken, ebeveyinleri de aile danışmanlarının kliniklerinden çıkmaz oldu…
Tabi ki meşayihleri ve ulemayı bırakırsak modernizim bize onların yerine başka meşayihleri ve ulemayı yerleştirir…