a) Hristiyanlara Göre Kutsal Yerler
Kamame Kilisesi: Hz. İsa’nın çarmıha gerildikten sonra, göğe çıkmadan once içine konulduğu rivayet edilen kilise (mezar). Hristiyanlar, Hz. İsa’nın gömüldüğü gecenin sabahında mezarın açıldığı ve göğe yükseldiğini, kıyamet gününe yakın bir zamanda tekrar buraya geleceğine inanırlar. Azer’in mezarı üzerinde yapılmış olan kutsal mezar kilisesi’dir.(Merkadi İsa) 7
Bu kilise MS:lV. Yüzyılda Bizans İmparatoru Konstantin’in annesi Azize Helena Golgatha’yı (Hz. İsa’nın çarmıha gerildikten sonra, göğe çıkmadan önce içine konulduğu rivayet edilen kilise (mezar) meydana çıkarmak ve passion’un kalıntılarını) bulmak için Filistin’e giti. Burada Kutsal Mezar Kilisesini 335 yılıda yapıltır. Bu kutsal kilise, yüzyıllarca hristiyanların buraya gelmesine vesile olmuştur. Bir anlamda hristiyanlar burayı ziyaret ederek hacı olmaktadırlar.
Bu olaydan hemen sonra bölgede ikiyüz kadar manastır ve darulaceze yapıldı. Daha sonra İmparatoriçe Helena, buraya yerleşti. Kutsal emanetleri topladı ve Aziz Lucas tarafından yapılan Meryem Ana tasvirini İstanbul’a göndererek kutsal emanetler geleneğini başlattı.
Sasaniler, 614 yılında Kudüs’ü alınca burayı da yıktılar. Daha sonra Rahip Modistos 636 yılında Kıyamet Kilisesini yeniden yaptırdı.
Bu kilise dünyanın en muhteşem, en güzel ve o zamana kadar en büyük ve bu gün Hristiyanlık aleminin en kutsal kilisesi olarak bilinir. Kilisenin içi altın mozaiklerle süslüdür. Kilise biri büyük, diğeri küçük olmak üzere iki kubbeden oluşur. Büyük kubbe Hz. İsa’nın mezarın üzerine yapılandır. Diğeri de “Yarım dünya” olarak bilinen küçük kubbedir. Burada Hz. İsa doğmadan önce başlayarak dünyadan ayrılışından sonuna kadar hayat safhaları tasvir edilmiştir. Kilesenin içinde ilk girişte kapın karşısındaki büyük mermer taş Hz. İsa’nın mezarının olduğu yeri simgeler. İçeride solda ise kilisenin ihtişamlı bol süslemeli, muazzam mihrabı vardır. Burada iç içe kiliseler vardır. Her hristiyan mezhebinin kendine göre ayin yaptığı salonlar yer alır. Kilisenin anahtarı Hz. Ömer zamanından günümüze kadar iki Müslüman ailenin elindedir. Bunlar Cevdet ve Nesibe ailesidir. 8
2.Kudüs ve Hac: Hz. İsa’nın içinde doğmuş olduğu Bethlehem’deki (Beytüllahim) mağara hristiyanlarca bilinmekteydi. Hristiyanlar buraya, Zeytun dağına, Gethsemane bahçesine ve ba’su badelmevt’in vukubulduğu yere ziyarette bulunmak için seyahat etmeyi hac olarak kabul etmişlerdir. Hristiyanlara günahlarından kefaret olarak ilk defa ne zaman hac yolculuğunun tavsiye edildiği kesin olarak bilinmemektedir. Helena’nın Kamame kilisesini yapması buraya olan ilgiyi artırdı. İlk hristiyan metinlerinde hac tavsiye edilmesine rağmen, belli bir kural ve yer belirtilmemişti. Fakat Avrupa’da artan suçlar, bunların günahlarından kefaret olarak haca gönderilmesi fikrini doğurdu. Böylece uzun bir süre, bu katil ve suçlalar toplumda gözükmeyecekti. Bazen, hac bunların üzerinde iyileştirici bir etkiye de neden oluyordu.
Cehennem Vadisi: Kudüs’le Zeytin Dağı arasında büyük bir vadidir. Bu vadiye Yahudiler Yahuşafat, Hristiyanlar Sitti Meryem, Müslümanlar Cehennem vadisi derler. Buraya cehennem vadisi denilmesinin sebebi, rivayete göre sırat köprüsü bu vadi üzerinde kurulacaktır.
Zeytin-Zeytun- (Sion) Dağı: Bu dağa Tur Dağı ve Zeyta Dağı da denilmektedir. Mescid-i Aksa’nın tam karşısına düşen tepedir. Hristiyanlara göre Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği yer burasıdır. Prenses Helena buraya esSuud Kilisesi olarak bililnen meşhur büyük kiliseyi yaptırdı. Yahudilerce de burası kutsaldır. Bundan dolayı, ölülerini buraya gömerler. Onlara gore kıyamette Cennete ilk ve erken buraya gömülenler girecektir. Müslümanlarca da kutsaldır. Kur’da geçer. Hristiyanlara göre Hz. İsa, buraya çıkar havarileriyle sohbet ederdi.
Beytül Lahim: İncil’e göre hz. İsa burada doğmuştur. Hristiyanlara gore Hz. Davut ve Süleyman’ın türbeleri de bu mağaradadır. Hz. İsa burada doğduğu için, Müslümanlarca da kutsaldır. Burada Beşik Kilisesi vardır. İmparatoriçe Helena tarafından 333 yılında Meryem kilisesi, beşik kilisesini yapmıştır. 9
b) Yahudilere Göre Kutsal Yerler
Ağlama Duvarı (Burak Duvarı): Peygamberimiz mirac’a çıkarken burağını burada bıraktığı için buraya Burak duvarı da denir. Bu duvarın ait olduğu Süleyman Mabedi (Beytül Makdis) ilk defa Hz. Süleyman tarafından yapıldı. Babilliler M.Ö.587 yılında burayı alarak yıktılar. M.Ö. 20 yılında Kral Hirodes tarafından yeniden yapıldı. M.S. 70 yılında Roma’lılar tarafından yıkıldı. Ağlama duvarı, Hirodes’in yaptırdığı mabedin çevresini kuşatan duvarın bir kısmıdır. M.S 1. Yüzyıldan itibaren Yahudiler bu duvarın önünde ibadet ederler.
Kudüs’ün ve Beytül Makdis’in yıkılışını, Romalılar tarafından sürgüne gönderilişlerini anmak, hatıralarının tazelemek, ilkelerini bilemek, mabede yeniden kavuşup Yahudi hakimiyetini kurma hayali içinde dua ve gözyaşı ile yaslarını sürdürmüşlerdir. Osmanlıların izni ile İspanya’daki Yahudiler’in Kudüs’e yerleşmeleri üzerine 1520’lerden sonra bu duvar Yahudiler için sürekli bir ibadet yeri haline gelmiştir. Yahudiler, burayı ele geçirmek amacıyla etraftaki evleri yıkmaya kalkışınca 1929 yılında Müslümanlarla Yahudiler arasında çatışma çıktı. İngilizler, Yahudiler’i desteklediler. BM. Tarafından kurulan bir komisyon, duvarın Müslümanlara ait olduğu, Yahudilerin ise dua edebilecekleri kararına vardılar. 1967 yılında 6 gün savaşlarıyla bölge Yahudiler’in eline geçti. 2000 yılında İsrail, bölgedeki bütün evleri yıkarak, bu günkü durumu meydana getirdi. 10
2.Zeytun (Sion) Dağı: Onlara göre kıyamet gününde cennete ilk gidecek olanlar buraya defn edilenlerdir.
Hz. Musa’nın Kabri: Buradaki türbeyi Memlük Sultanı Baybars yapmıştır. Fakat mezarının yeri konusu tartışmalıdır.
İsra Ayetinde Bahsedilen Mescid
Resulullah Recep ayının 27.gecesinde (621) Miraca çıktığında burası kısmen tamir edilmişti.
İşte bazıları bundan dolayı Resulullah’ın Beytulmakdis’e gelmiş olamayacağını iddia etseler de İslam inancında bir yerin mescid olması için illa bir bina olmasına gerek yoktur. Orasının mekan olarak mescid olarak tahsis edilmiş olması yeterlidir. Kaldı ki yarı yıkık da olsa insanlar burayı biliyor, buranın kutsal bir mekan olduğunu Mekkeli müşrikler bile biliyorlardı. Yukarda değindiğimiz hadiste, Mekkeli müşrikler burayı görmüş ve buraya daha önce hiç gitmemiş olduğunu bildikleri Resulullah’a sorarak bilgisini test etmeye kalkışmışlardı.
5 İbn Kesîr, El Bıdaye Ve’n-Nihaye, Çağrı Yayınları: 8/445-450.
6 Mehmet Paksu, Kudüs ve Mescid-i Aksa, Nesil Yay. İst. 2000
7 Türklere karşı haçlı seferleri, Raşid Erer, kaktüs yayınları, 2002
İbrahim Halil ER