Türkiye’nin 80 yıllık tarihine baktığımızda ilim alanında ciddi bir atılım yapmadığını görmekteyiz. Halbuki Amerika ve diğer gelişmiş ülkelerde yabancı kökenli ilim adamlarının ülkedeki ilmi seviyenin kalkınmasında büyük etkileri olmuştur.
Bu durum bize
İlim çalışmalarının yerli unsurla yapılamayacağını göstermektedir. Çünkü yerli unsurun keyfi ve rahatı yerindedir. Onlar ilmi değil, kariyeri ve rahat bir yaşamı tercih etmektedirler.
Hatta sahabelerin ilimleri ve hadisleri bile sahabe çocukları vasıtası ile değil köleler yani mevaliler kanalıyla bize intikal etmiştir. Abdullah b. Abbas’ın kölesi ikrime de bunlardan birisidir.
Demek ki rahatları yerinde olan ve fetihlerle zenginleşen sahabenin mirasyedi çocukları ilme yönelmek yerine mirası harcamayı tercih etmiş ve bu nedenle ilmin bayraktarlığı mevalilerin yani kölelerin eline geçmişti.
Burada kınanacak ve ayıplanacak bir şey yoktu. İnsan tabiatının doğal bir sonucuydu. Mevalilerin kendilerini kanıtlamaya ve konumlarını düzeltmeye ihtiyacı varken sahabe çocuklarının böyle bir ihtiyacı yoktu.
Günümüz Türkiye’sine baktığımızda da aynı sıkıntıyı görüyoruz. Herkes üniversiteyi kariyer, maaş ve zenginleşme için okuduğundan ilim malesef yapılmamaktadır.
Üniversiteler çok ama ilim yok. Üniversitelerde ilimden başka her şey var. Çözüm Amerikan’ın yaptığı gibi, Rusların yaptığı gibi ve hatta Osmanlıların yaptığı gibi devşirmeleri oluşturmaktır. Çünkü onların kendilerini kanıtlamaya ihtiyacı var.
Malesef Cumhuriyet büyük iddialarla ortaya çıktı ve bu uğurda eğitim raformları, tevhidi tedrisat uygulaması yaptı ama gelinen durum sıfır. Çözüm ilmi kendisine rehber edinecek bir sınıf oluşturmaktır.
İbrahim Halil ER