Türkiyede yaşayan insanlarımız bir dönem Mısırlı yazarların (ihvan kökenli yazarlar, Seyyid Kutup, Muhammed Kutup, Abdulkadir Udeh, Hasan el-Benna) eserleriyle beslendiler.
Arkasından iran devrimiyle İranlı yazarlarla (ali şeriati, mutaharri, tabatabai, fadlullah, sadr) karşılaştılar ve farklı bir bakış elde ettiler.
Daha sonra selefilerin eserlerini (ibni teymiye, ibni cevzi) okumaya başladılar.
Ardından sufi ve tasavvufi eserler çıktı.
Sonra iktidarı ele geçirip, iktidarda kalmak için devletin kurucu felsefesine sahip çıkmamız gerektiğini anladığımızda ise Kemalist ve Milliyetçi eserler (Nutuk vb.) okuduk.
Sonra herşey birbirine karıştı.
Artık sabah ali şeriatiyi okuyup iranı savunurken
öğlen ibni teymiyeyi okuyup biraz önce savunduğumuz adamları tekfir ediyor, ikindi vakti milliyetçi ve kemalist olup kemale eriyor,
akşam yalnızlık ve ölüm şafağını hissedip sufi eserleri okuyup kendimizi suçlayıp ağlıyor ve Allah’tan af diliyorduk…
Yani kafa karışık bizde…
SEYYİD KUTUP
29 Ağustos 1966 yılında Mısır’ın diktatörü General Cemal Abdünnasır tarafından idam edilen ihvan lideridir.
Yazdığı eserlele bir dönem gençliğin uyanmasını sağlayan ve bu eserler ve fikirler için canını vermekten çekinmeyen kişidir.
Kendisinden özür dilemesi karşılığında af edileceği teklifi gelmesine rağmen, özür dileyip yaşamaktansa ölmeyi tercih etmiştir.
Kendisine kelime-i tevhidi telkin eden imama “senin söylemek için para aldığın kelime için ben canımı veriyorum” demiştir.
Hapishanede yazdığı “fizilail kur’an” tefsiri ilginçtir. Her nekadar tefsir ilmi açısından eleştiriye uğrasa da, Kur’an’dan güncel meselelerle ilgili fikirler çıkarmak, günümüze uyarlamak, sosyolojik, felsefik analizler yapmak açısından ilginçtir. Gençlere tefsir okumayı sevdiren, tefsir kitabını bir fikri eser gibi okutan çalışmadır.
Belki de ilk kez Kur’an bu şekilde bir tefsire tabi tutuluyordu. Bu açıdan da ilginçtir. Kur’anı ilk kez müfessir olmayan tamamen sosyolojik bir şeklide tefsir eden bir çalışmaydı.
Kendisi zaten Amerika’da sosyoloji eğitimi almış bir sosyolog olup, o güne kadar sosyalist düşünceye mensuptu. Amerika’da İslam’la tanıştı ve mücadeleye devam etti. İhvana katıldı.
Seyyid Kutup’a sapık diyenler sapıtmıştır.
Onlar, hiç haya etmezler mi?
Dini sadece kendilerinden ve kendi düşüncelerinden mi ibaret sanırlar.
Onlar tekfircilerin başka bir türevi olup, her kendi düşüncelerine uymayanı sapık olarak niteleyen sapıtmış kişilerdir…
Allah’tan utanın.
Arun aleykum…
Bir ilmi eseri ilmi açıdan eleştirirsiniz. Küfretmez, saygısızlık yapmazsınız. Hatalar söylenir ve bu hatalar tartışılır. Yoksa bu şekilde konuşmak doğru değildir.
İbrahim Halil ER