- Bu konu 5 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 6 ay 2 hafta önce İbrahim Halil ER tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
18 Nisan 2024: 19:33 #3544İbrahim Halil ERAnahtar yönetici
SADECE KENDİLERİNİ DÜŞÜNEN BENCİLLER İÇİN BİR HİKAYE
Adamın biri Musa Aleyhisselâm’a: –
Ya Musa, ben bütün hayvanların dilinden anlamak istiyorum. Tur’u Sina’ya gittiğin zaman Allah’tan iste de benim duamı kabul etsin, diyordu.
Musa Peygamber: – Her şeyi bilmek iyi olmaz. Senin hayvanların dilinden anlamaman daha iyidir. Bu sevdadan vazgeç, dediyse de, adam illâ öğrenmek istiyordu.
Bir gün Musa Aleyhisselâm Tur’a çıktığı zaman Cenab-ı Allah Musa Aleyhisselâm’a: – “Ya Musa! O kulumun duasını kabul ettim, bundan sonra bütün hayvanların dilinden anlayacak. Yalnız her şeye ehemmiyet vermesin, sonra onun için iyi olmaz.” buyurmuştu.
Musa Aleyhisselâm, Tur’u Sina’dan geldikten sonra durumu bildirip her şeyle fazla ilgilenmemesini söyledi.
Kendisine selâhiyet verilen adam, akşam ahıra hayvanlarını yemlemeye girmişti. Orada eşekle öküzün konuşmalarına şâhid oldu. Onlar aralarında şöyle konuşuyorlardı:
Öküz: —-Yahu eşek kardeş, senin işin ne iyi, bana yazın rahat yok, kışın rahat yok. Sabah olacak çifte koşacaklar, ama sense akşama kadar rahat gezeceksin, diyordu.
Eşeğin öküze nasihati şöyle oldu: – Bunlar hep senin ahmaklığından… Sen sabah olunca hasta numarası yaparsın, akşamdan sahibimizin döktüğü yemi bile yemezsin. O da sabahleyin seni bu haliyle görünce çifte koşmaktan vazgeçer ve birkaç gün olsun istirahat etmiş olursun, dedi.
Bu sözler öküzün hoşuna gitmişti. Hakikaten yem yemedi ve öyle aç karnına sabaha kadar yattı. Eşek ise öküzün yemlerini bile kendisi yemişti. Tabii bunların bu konuşmalarını sahibi duymuş ve gülerek ahırdan çıkmıştı.
Sabah oldu, adam ahıra girdi ki, öküz aç. Kalkması için birkaç tekme vurdu ise de öküz hastalanmıştı.
Adam: – Bu sefer de onun yerine eşeği koşalım, diyerek aldı tarlaya götürdü akşama kadar eşekle çift sürdü. Eşeğin emdiği süt burnundan gelmişti.
Akşam eve geldiği zaman öküz rahat rahat geviş getiriyor kendi kendine hakikaten bu iyi bir numara oldu diyordu.
Eşek bu işin çekilemeyecek gibi olduğunu görünce öküze başka yoldan akıl verip kurtulmak istedi: -Öküz kardeş, sen böyle yatarsan sahibimiz seni satacak. Bu gün tarlada beni gören köylüler sordular. O da, zaten tembel bir öküzdü, şimdi de hasta oldu. Yarın kasaba vereceğim, dedi. Eğer yarın’ da böyle yaparsan kendini bıçağın altında bil, diyerek sabahleyen çifte gitmekten kurtuldu.
Adam bunların bu konuşmalarını dinledikçe kendi kendine gülüyor ve: – Gördün mü ne kadar iyi bir şeymiş hayvanların dilinden anlamak, diyordu.
Ertesi sabah horozla köpeğin konuşmalarına şahit oldu. Horoz: -Yarın efendinin, öküzü ölecek. Sana müjdem var. İyi bir ziyafet olacak senin için, diyordu.
Adam bunu duyar duymaz hemen pazara götürüp öküzünü sattı ve zarardan kurtuldu.
İkinci gün oldu, köpek horoza: – Niye yalan söyledin? Hani ziyafet? Adam öküzü sattı kurtuldu, dediğinde,
bu sefer horoz: -Hiç merak etme! Öküzü sattı ama, yarın kölesi ölecek ve onun hayrına mutlaka bir yemek yedirirler. Sen de artıklarından istifade etsen yeter, dedi.
Adam bunu da duymuştu. Hemen pazara çıkarıp kölesini de sattı. Köpek gene ziyafete erişememişti.
Horoza: -Beni ne kandırıp duruyorsun? diye çıkıştı.
Horoz: -Ben yalan söylemem… Ziyafet var dediysem vardır. Efendimiz öküz ve köleyi satarak zarardan kurtuldu ama, yarın kendisi ölecek, işte o zaman ziyafetin büyüğü olacak, dedi.
Adam horozdan bunları duyunca etekleri tutuştu. Ne yapacağını şaşırdı ve doğru Hazreti Musa’nın huzuruna çıkıp durumu anlattı:
-Hakikaten ben yarın ölecek miyim? Bunun bir çaresi yok mu? diye yalvarmaya başladı.
Musa Aleyhisselâm: -Ben sana demedim mi? Her şeye ehemmiyet vermeyeceksin diye… Eğer sen öküzü satmasaydın, o ölecek ve belâ atlatılmış olacaktı. Ama sen onları satmakla başkalarının zarar etmesini istedin. Kendi menfaatini düşünüp başkalarını kendisi gibi hesap etmeyenin hali budur, dedi.
Ara 24, 2018 10:35:21pm18 Nisan 2024: 19:33 #3545İbrahim Halil ERAnahtar yöneticiSİNEK
Abdullah Gül, Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturunca,bürokratları çağırmış ve “Bana, ülkelerin dış politika anlayışları hakkında bir rapor hazırlayın” demiş. İki gün sonra bir dosya getirmişler önüne. Bakmış,içinde tek bir yaprak ve üzerinde 10-15 satır yazı. Şaşırmış önce ve “Bu ne?” der gibi dudaklarını büzmüş, sonra okumuş.
“Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde, farklı ülkelerden gelen bir turist grubu, bir dinlenme yerine giderek buz gibi kola ısmarlamışlar. Kolalar gelince bardaklarında birer karasinek olduğunu fark etmişler.İNGİLİZ, başka bir bardakta yeni bir kola istemiş.
İSVEÇLİ, aynı bardakta yeni bir kola istemiş .
FİNLANDİYALI, sineği bardaktan çıkardıktan sonra kolayı içmiş .
RUS , kolayı sinekle birlikte içmiş .
ÇİNLİ, sineği yemiş, kolayı içmemiş .
YAHUDİ, sineği yakalayıp Çinli’ye satmış.
JAPON, değerlendirilmek üzere, sineği Tokyo’ya göndermiş.
YUNANLI, kolanın yarısını içtikten sonra itiraz ederek yeni bir kola istemiş.
NORVEÇLİ, kolayı içtikten sonra bardaktaki sineği balık yemi olarak kullanmış .
İRLANDALI, sineği ezip kolayla karıştırmış ve İngiliz’e içirmiş.
AMERİKALI, 5 milyon dolarlık tazminat davası açmış. Arabistan hükümeti, özür dileyerek, 10 milyon dolar tazminat ödemiş.
Bakan , bıyık altından gülerek rapordan hoşlandığını belirtmiş.
– “İyi, güzel de, bu turist grubunun içinde bizden biri yok muymuş?” diye sormadan edememiş.
– “Varmış efendim” diye cevaplandırmışlar. Bakan devam etmiş,
– “Peki, o zaman, O ne yapmış?”. Bürokratlar biribirinin yüzlerine bakmışlar. İçlerinde en tecrübeli olanı, bir adım öne çıkıp cevap vermiş
– “TÜRK, OLAYI ŞİDDETLE KINAMIŞ ! ”
Mustafa Yalçın Genç18 Nisan 2024: 20:51 #3551İbrahim Halil ERAnahtar yöneticiKEŞKE 🙁
Abdülmelik, can çekişirken bir çamaşırcının çamaşır yıkadığını gördü ve: “Bu nedir?” diye sordu.
Çamaşırcı olduğunu söylediklerinde de şöyle dedi:
“Keşke ben de çamaşırcı olsaydım ve hayatımı günü birlik kazansaydım. Halifeliğe de hiç yönelmeseydim.”
Bundan sonra da şu şiir okudu:
Ömrüme yemin olsun ki, hükümdarlıkta bir süre yaşadım.
Keskin kılıç darbeleriyle dünya bana boyun eğdi.
Çil çil altınlar verdim.
Emir ve yasak benim elimdeydi, hükmediyordum.
Bütün zorba hükümdarlar bana teslim oldular.
Hoşuma giden şeyler, geçmiş zamanda kalan düşler gibi oldular.
Keşke bir gece dahi hükümdar olmasaydım,İbn Kesîr, El Bıdaye Ve’n-Nihaye, Çağrı Yayınları: 9/105-117.
1 Mayıs 2024: 07:33 #4006İbrahim Halil ERAnahtar yöneticiHoroz
Çiftlikteki horoz her sabah adeti üzere uzun uzun ötermiş.Bundan rahatsız olan sahibi bir gün horoza şöyle demiş;
─ Hergün sabahın köründe ötmenden rahatsız oluyorum, bir daha ötersen keserim seni …
Horoz çok üzülmüş. Fakat canından olmamak için ötmeyi bırakmış ve şöyle düşünmüş “Bir ben ötmesem nolcak, bir sürü horoz kardeşim var.”
Bir süre sonra sahibi yine gelmiş ve bu defa demiş ki;
─ Eğer tavuk gibi gıdaklamazsan seni keserim…
Horoz bu defa daha çok üzülmüş. Fakat başka çaresi olmadığını düşündüğü için gıdaklamaya başlamış. Yani canını kurtarmış!
Aradan biraz zaman daha geçmiş ve sahibi tekrar horozun karşına geçmiş;
─ Hiç bir işe yaramıyorsun, eğer tavuk gibi yumurtlamazsan seni keserim…
Horoz hüngür hüngür ağlamış. “Keşke öterken ölseydim” demiş kendi kendine…
Problemlere yaklaşımda korku..
Karar verirken korku..
Doğru bir konuda adım atarken korku..
Korku tavizdir..
Cesaret, özünü korumaktır..
Cesaret, kendin kalmaktır..
1 Mayıs 2024: 07:54 #4019İbrahim Halil ERAnahtar yöneticiBAZEN ANLADIĞIMIZI SANDIKLARIMIZ ASLIDA HİÇ ANLAMADIKLARIMIZ OLABİLİR…
Bir keşiş dünyanın en akıllı adamını bulmak için diyar diyar geziyormuş sıra Nasreddin Hoca’nın köyüne gelmiş ve köylülere sormuş.
– “Sizin köyün en akilli adamı kim?“ demiş. Köylülerde:
– “Nasreddin Hoca demiş.” bunun üzerine kesiş köy meydanında Hoca ile görüşmeye başlamış ve eline bir çomak almış yere bir daire çizmiş, Nasreddin Hoca da çomakla daireyi ortadan ikiye bölmüş, keşiş bir doğru daha çizerek daireyi dörde bölmüş,hocada dörde bölünmüş dairenin üç dilimine çarpı işareti koymuş, keşiş elleriyle aşağıdan yukarıya doğru hareket yapmış, Hocada yukarıdan aşağıya yapmış ve kesiş büyük bir hayranlıkla Hoca’yı tebrik etmiş. Olup bitenden bir şey anlamayan halk keşişe ne olduğunu sormuş keşiş de :
– “Bu adam gerçekten dünyanın en akıllı adamı, yere dünya çizdim o ortadan ekvator geçer dedi, ben dünyayı dörde böldüm o da dört de üçü sudur dedi, ben yerden buharlaşma sonucunda ne olur dedim o da yağmur yağar dedi.” Bu sefer hocaya neler olduğunu sorar halk Hoca da:
– “Bu adam oburun biri, yere bir tepsi baklava çizdi ben de yarısı benim dedim, daha sonra tepsiyi dörde böldü o zaman dört de üçü benim dedim, o da tepsi altından ateşi hafif hafif almalı dedi ben de üstüne fındık fıstık eklersek daha iyi olur dedim”7 Mayıs 2024: 16:12 #4642İbrahim Halil ERAnahtar yöneticiİmam-ı Gazali’nin Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar’a Nasihatları
Ey alemin sultanı! Belisin ki, Ademoğulları iki gruba ayrılır:
1. Gafiller: Bunlar sadece bu dünya halinin görüntülerini düşünürler. Uzun yaşamak arzusundan başka gayeleri yoktur, kaçınılmaz sonu hiç hatırlamazlar.
2. Akıllılar: Kaçınılmaz sonu, yani ölümü hiç unutmazlar. Sonlarının ne olacağı düşüncesiyle bu hususa çok önem verirler. Dünyadan nasıl ayrılacaklarını, imanlı olarak ayrılabilmek için nelerin yapılması gerektiğini, dünyadan kabirlerine neler götüreceklerini, kendilerinden sonrakilere bıraktıklarını, veballerini ve sorumluluklarını devamlı düşünürler. (Vefayat, ibni Hallikan, 4/164) -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.