Şakir’i uzun süredir görmüyordum. Ama şimdi karşımda daha da gençleşmiş ve hatta giyim tarzı daha modern ve zarif olmuş bir insan vardı. En son gördüğümdeki göbeği de neredeyse yok olmuş fit bir vücuda sahip olmuştu. Hatta konuşması bile değişmiş daha pozitif ve cana yakın olmuştu… Üstelik müthiş bir özgüven hakim olmuştu tavırlarında….
Kendisinde bu kadar değişime ne yol açmış olabilirdi acaba?
– Nasılsın Şakir?
– Allah’a çok şükür iyiyim
– Hayırdır, sen de çok değişim var
– Evlendim
– Aaa, ne zaman? neden bizim haberimiz olmadı? niye bizi de çağırmadın? şimdi darıldım işte…
– Abi bildiğin gibi değil?
– Nasıl yani? bilmediğimiz bir evlilik de mi var?
– Evet!
– Meraklandım bir anlat da dinleyelim…
– Abi, malum biz öğretmeniz, anamız babamız da yok… yani öyle şatafatlı evlilikler yapacak hatta normal şartlarda evlenecek maddi imkanımız da yok…
– Eee bunları biliyorum…
– Hocalara ne zaman durumumuzu anlatsak bize sadece oruç tutun tavsiyesinde bulunmakta, kimse de evlenemeyecek durumda olanların elinden tutup da evlendirelim gibi bir yola baş vurmamaktadır. Hatta bizim İbrahim hoca’ya da söyledim, o da borç al evlen, Allah evlilik için borç alanların borcuna kefildir diye bana cevap veriyor. Halbuki bu dönemde öyle yüz bin lirayı bize borç olarak verecek kimse mi var? hem verse biz nasıl öderiz? Üstelik fakir adamın da fakir dostu olur. Bunu hiç düşünmüyor…
Halbuki bizim kültürümüzde evlenemeyecek durumda olanları evlendiren vakıflar ve hatta bunu üstlenen devlet vardı, ama şimdi bu olmadığı gibi bize tek sundukları sevgili edinmeydi ve bu da bize gitmezdi…
– Oğlum bunları biliyorum da sen bütün bunların üstesinden nasıl geldin? yoksa define mi çıktı? milli piyangoda büyük ikramiyeyi mi tutturdun?
– Belki piyangoda büyük ikramiyeyi tutturmuşumdur… Yani Şefika’yı tanımakla asıl büyük ikramiyeyi tutturdum…
– İlginç, nasıl oldu?
– Ben de onu tanıyıncaya kadar hayata böyle karamsar bakıyordum. Evlenmek için en azından yüzbinlira nakit param olmalıydı… ayrıca tüm aileler herkesi kıskandıracak bir binbirgece masalı düğünü istiyorlardı ki bir kaç saatlik hava için en azından elli bin lirayı gözden çıkarmamız gerekiyordu. Bütün bunlar da bir öğretmen maaşıyla imkansızdı. Ya kredi çekip bir ömür boyu ödeyecektim ya da bekar gezecektim…
– Eee
– İşte çalıştığım okula Şefka isimli bir İngilizce öğretmeninin gelmesiyle hayata bakış açım değişti. Şefika’nın böyle kompleksleri yoktu ve sadece mutlu olacak birisini istiyordu. Kısa zamanda birbirimize kanımız kaynadı ve evlenmeye karar verdik…
– Böyle sessiz sakin mi?
– Ne olmuş sessizliğe? yani tüm dünyaya ilan etmek için etrafa para saçmamız mı gerekiyordu? Şefaka’yı Allah’ın emri, Peygamberin kavli ile ailesinden istedim. Şefika’nın köyünde bir düğün yaptım ve emin olun bunun için de hiç para vermedim. Zaten pek bir masraf da çıkmadı ve herkes de güzelce eğlendi…
– Sonra, yani ev ve eşya…
– Abi bunun da üstesinden geldik. Hiç eşyaya para vermedik. Eşyalı bir ev kiraladık ve şimdi orada yaşıyoruz. İkimiz de mutluyuz. Evlendik ve hiç borçlanmadık. Düğünde takılan takıları birleştirip bir de araba aldık…
– walla sen en iyisini yapmışsın. Neymiş o masraflar! o masraflar yüzünden gençler evlenemiyor, ortada otuzunu devirmiş bekar insandan geçilmiyor…
– Abi benim bu yaptığımın benzerini Nihat da yaptı…
– O da mı köy düğünü yaptı..
– Hayır! onların köyü yok.. Onlar düğün bile yapmadılar. Sadece bir nikah töreni yaptılar. Nihat, düğüne bir sürü para verecek kadar enayi miyiz? diyor…
– Bence siz evlenmenin kolay ve ucuz yolunu bulmuşsunuz ama bu zamanda Şefika gibi kızı nerede bulacaksın…
– Abi aranmakla bulunmaz ama bulanlar da arayanlardır.
ihe