اقتربت الساعة وانشق القمر من غزال صاد قلبي ونفر
أحور قد حرتُ في أوصافه ناعس الطرف بعينيه حَوَر
مرَّ يوم العيــد في زيـنته فرماني فتعاطى فعقر
بسهامٍ من لِحاظٍ فاتــكِ فتَرَكْني كهشيمِ المُحتظِر
وإذا ما غــاب عني ساعةً كانت الساعةُ أدهى وأمرّ
كُتب الحسنُ على وجنته بسَحيق المِسْك سطراً مُختصَر
عادةُ الأقمارِ تسري في الدجى فرأيتُ الليلَ يسري بالقمر
بالضحى والليلِ من طُرَّته فَرْقه ذا النور كم شيء زَهَر
قلتُ إذ شقَّ العِذارُ خدَّه دنت الساعةُ وانشقَّ القمر
وله أيضاً:
أقبل والعشاقُ من خلفه كأنهم من كل حدبٍ يَنْسلون
وجاء يوم العيد في زينته لمثل ذا فليعملِ العاملون
Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
Ve ortaya bir ceylan çıktı,yüreğimi aldı,ve sonra kaçtı.
Bembeyaz,kaliteli,uykulu gözleri,festival zamanı önümden geçti.
Süslenip sanki beni vurdu ve bakışlarıda işe koyulup,birer ok gibi beni kesip geçti.
Ve benden uzağa,ağıldaki kuru çöplerin duvar gibi yükseldiği köşeye kaçtı.
Benden tek saat bile uzaklaşması,o an bana acı ve ağır bir yük gibi geldi.
Güzellik yanaklarının her yanına,tıpkı keskin bir maskarayla yazılmış.
Ay yine karanlığın içine yolculuk ediyor ve ayla birlikte gecenin seyehatini görüyorum.
Karanlığın çöktüğü vakit geceye andolsunki,herşey ortaya çıktı.
Yağmurlar yanaklarımdan süzülürken,kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
AÇIKLAMA
Yukarda, İmrul Kays’e mal edilen bir şiir ekledim. Aslında şiir olarak güzel. Fakat özellikle ateist siteler bu şiirin İmrulkays tarafından yazıldığını ve Hz. Muhammed’ (sav)’in bu şiirden ilham alarak kamer suresini yazdığını iddia etmişlerdir. Fakat yaptığımız araştırmalar sonucu bu şiirin İmrulkays’ın divanında olmadığını gördük. Hatta şiirin şairi bile bilinmemektedir.
Bu şiir, çok eski dönemlerde yazılmış olup amaç, Resulullah’ın İmrulkays’ın şiirinden ilham aldığını yani kur’an’ı Resulullah’ın yazdığını ispatlamaktı. Bunun için sahte belge bile düzenlemişlerdi. Fakat bu şiir aynı zamanda Kur’an’dan ilham alarak, Kur’ana benzeterek yazılmış bir şiir de olabilir. Sonuçta ne olursa olsun bu şiir İmrulkaysın olmadığı gibi, İslam’dan önce de yazılmamıştır.
اقتربت الساعة وانشق القمر من غزال صاد قلبي ونفر
وقال: إذا زلزلت الأرض زلزالها وأخرجت الأرض أثقالها
تقوم الأنام على رسلها ليوم الحساب ترى حالها يحاسبها
ملك عادل فإما عليها وإما لها
وقد أورد بعضهم شيئا من الأبيات السابقة بألفاظ مختلفة، فقال بعضهم: إن امرأ القيس قال:
دنت الساعة وانشق القمر غزال صاد قلبي ونفر
مر يوم العيد بي في زينة فرماني فتعاطى فعقر
بسهام من لحاظ فاتك فر عني كهشيم المحتظر
وزاد بعضهم فقال:
وإذا ما غاب عني ساع كانت الساعة أدهى وأمر
وقد جاء في القرآن الكريم قوله تعالى: {قتل الإنسان ما أكفره} وقوله تعالى: {اقتربت الساعة وانشق القمر} وقوله تعالى: {إذا زلزلت الأرض زلزالها * وأخرجت الأرض أثقالها} وقوله تعالى: {إنا أرسلنا عليهم صيحة واحدة فكانوا كهشيم المحتظر} وقوله تعالى: {فنادوا صاحبهم فتعاطى فعقر} وقوله تعالى: {بل الساعة موعدهم والساعة أدهى وأمر}.
وهذه الشبهة منقوضة بأكثر من عشرين وجهًا، وبيان ذلك فيما يلي:
الوجه الأول: أن هذه الأبيات ليس لها وجود في كتب اللغة والأدب، وقد بحثنا في عشرات من كتب البلاغة والأدب واللغة والشعر المتقدمة، ولم يذكر أحد شيئا من الأبيات السابقة أو جزءاً منها.
الوجه الثاني: أنه لا توجد هذه الأبيات في ديوان امرئ القيس، على اختلاف طبعاته، ونسخه ورواياته، ولو كانت إحدى الأبيات السابقة صحيحة النسبة إليه أو حتى كاذبة لذكرت في إحدى دواوينه.
BU KISIM ATEİST SİTELERİN KARŞILAŞTIRMALI OLARAK YAPTIKLARI PROPAGANDA
Şiir:Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
Sure:Kamer=1:Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
Şiirüslenip sanki beni vurdu ve bakışlarıda işe koyulup,birer ok gibi beni kesip geçti.
Sure:Kamer=29: Derken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işe koyuldu ve deveyi kesti.
Şiir:Ve benden uzağa,ağıldaki kuru çöplerin duvar gibi yükseldiği köşeye kaçtı.
Sure:Kamer=31:Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular.
Şiir:Karanlığın çöktüğü vakit geceye andolsunki,herşey ortaya çıktı
Sure: Duha=1-2: Kasem olsun kuşluk vaktine. Ve sâkin olduğu zaman geceye ki,
GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ İSLAM DÜŞMANLARI İNSANLARIN GÖZÜNDE İSLAMI YANLIŞ GÖSTERMEK İÇİN ŞEYTANIN BİLE AKLINA GELMEYEN BELGELER UYDURMAKTADIRLAR.
Arap dünyasında İmrulkays üzerinde 500 sayfalık araştırma yapmış ve bir anlamda imrulkays uzmanı olan Muhammed Ebul Fadl İbrahim şöyle diyor: Bu şiir kesinlikle imrulkaysın değildir. imrulkaysın divanında bulunmamaktadır. Hatta imrulkaysa mal edilen şiirler içinde bile bulunmamaktadır.
ومنها دراسة للأستاذ محمد أبو الفضل إبراهيم في أكثر من 500 صفحة حول شعر امرئ القيس، وقد ذكر فيه ما صحت نسبته إليه وما لم يصح، وما نحل عليه ومن نحله، ولم يذكر مع ذلك بيتاً واحداً من هذه الأبيات السابقة.
Aslında aynı şekilde nesir ve şiir yazma geleneği günümüzde de sürmektedir. Yani Kur’an’ın ayetlerini kullanarak edebi eser oluşturma geleneği. Bunlardan en meşhuru Mehmet Selimoviç’in “Derviş ve Ölüm” kitabıdır. Oradaki yazıyı aktarıyorum:
” ‘Hokka ile kalemi ve yazmakta olan şeyleri tanıklığa çağırıyorum;
Yanıltıcı akşam karanlığını, geceyi ve gecenin canlandırdığı her şeyi tanıklığa çağırıyorum;
Ayın ondördü ile şafak vaktini tanıklığa çağırıyorum;
Kıyamet gününü ve kendi kendini kınayan ruhu tanıklığa çağırıyorum;
Her insanın daima zararda olduğuna dair her şeyin başlangıcı ve sonu olan zamanı tanıklığa çağırıyorum.”
Aynı şekilde Mus’ab b. Zübeyr’de Kufe’yi aldığında tamamen Kur’an ayetleriyle oluşan bir konuşma yaptı. Konuşmanın önemli noktaları şunlardır:
“Mus’ab, Basra’ya girerken yüzünü peçeledi, minbere çıktı. Minbere çıktığında insanlar: “Vali, vali” dediler. Yüzündeki peçeyi açınca insanlar onu tanıyıp kendisine yöneldiler. Kubba da gelip minberinin altında bir basamak aşağıda oturdu. Cemaat toplanınca Mus’ab, kalkıp onlara hutbe okumaya başladı. Önce kıssaları okumaya başladı. Nihayet şu ayet-i kerimeye geldi: “Firavun memleketin basma geçti ve halkını fırkalara ayırdı.” (ei-Kasas, 4.) Bu ayet-i kerimeyi okurken Şam’a ya da Kûfe’ye eliyle işaret etti. Sonra da şu âyet-i kerimeyi okudu:
“Biz, memlekette güçsüz sayılanlara iyilikte bulunmak, onları önderler kılmak, onları varis yapmak, memlekete yerleştirmek istiyorduk.” (oi-Kasas, 5.} Bu ayet-i kerimeyi okurken de Hicaz’ı gösterdi ve şöyle dedi: “Ey Basra halkı! Siz emirlerinize lakablar takıyorsunuz. Ben de kendime Cezzar lakabım taktım.”
Görüldüğü gibi Kur’an ayetleriyle nesir, şiir ve hutbe yazma geleneği aslında çok eskiye kadar uzanmaktadır.
ibrahim halil er