Artık çocuklarımız ilköğretimden itibaren Arapçayı seçmeli dil olarak alabilecekler. Ne kadar güzel bir değişim. Ama manzaranın görünmeyen yüzünde ise, velilerin bu yönde okul idaresinden talepleri olmaması var. Ya insanlar eski duyarlılıklarını yitirdiler. Ya da kamuoyu bu yenilikten haberdar değil. Okul idarelerin de bu konuda velileri bilgilendirmemesinin de etkisi olabilir tabi.
Arapça, salt bir yabancı dil değil. O bizim kendi öz be öz kültürümüz. Ayrıca, Arapça eğitimini almakla yavrularımız Kur’an alfabesine de aşinalık kazanacak ve Kur’an’ı daha çabuk öğreneceklerdir. Arapçanın öğrenilmesi, çocuklarımızın kendi kültürlerini daha iyi tanımalarına, kendi değerlerine yakınlaşmasına yol açacak. Aynı zamanda çocuklar önceki kuşakları da anlayacak, kuşaklar arasındaki çatışma daha da azalacaktır.
Arapça dil öğreniminin hayatımıza sağlayacağı katkı bununla da sınırlı kalmayacaktır. Veliler, çocuklarının Arapça öğrenimini takip edecek, onlar da bu yeni kampanyada yer alacaktır. Evlerde ebeveynlerin çocuklarıyla Arapça öğrendiği bir ortam doğacaktır. Arapçanın okullarda seçmeli ders olarak okutulması, peşinden Arapça alanında yetkin eğitimcilerin çıkmasını sağlayacak, Arapça eğitim veren kursların ve kitapların yaygınlaşmasına yol açacaktır. Arapçanın okullarda öğretilmesi gelecek kuşakların komşularımızla ve özellikle Araplarla çok daha iyi bir ilişki kurmasına yol açacaktır. Ayrıca, Arap kültürünü bilen insanların yetişmesi, Araplarla olan duygusal bağımızı da kuvvetlendirecektir. Arapçanın seçmeli ders olarak kabul edilmesine rağmen, devlet okullarında buna yönelik herhangi bir kıpırdanmaya şahit olmadık. Velilerden bu konuda okullarına baskıda bulunmalarını tavsiye ediyorum.
Devlet okullarının hazırlıksız olduğunu kabul etsek bile, yüzlerce muhafazakâr özel ilköğretim ve lise bulunmaktadır. Bu konuda bir iki istisna dışında pek kayda değer çalışma yapılmadığına şahit olmaktayız. Hâlbuki bu muhafazakâr okulların hem idarecileri ve hem de velileri bu konularda hassasiyetleri olan insanlardır. Neden bu konuda gerekli girişimlerde bulunmamışlardır? Görüştüğüm bazı özel okul sahiplerinin “velilerinin ikinci dil olarak Almancayı tercih ettiklerini, Arapçayı tercih edenlerin sayısının sınırlı olduğunu” söyleyince doğrusu oldukça şaşırdım. Bu konuda hassasiyetimizi kaybetmenin üzüntüsünü yaşadım. Arapçanın seçmeli ders olması fırsatının insanlarımız tarafından iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu olan çocuklarımızın eğitimi ise gerisi teferruattır. Velilerin bu konuda gösterecekleri duyarlılık, hizmetin devamını getirecektir. Arapça, bizim için yabancı bir dil değil, her gün beş vakitte Rabbimizle yaptığımız görüşmede kullandığımız bir dildir. O bizim kendi dilimizdir. Bu dile önem vermeli, gelecek kuşaklarımıza da bu hassasiyetimizi nakletmeliyiz.
14 Aralık 2011 | Milat Gazetesi İbrahim Halil Er/ Eğitim Günlüğü