Diyarbakır’ın şirin ilçesi ve kaplıcalarıyla ünlü Çermik’te her yıl düzenlenen kitap fuarına geçen yıl olduğu gibi bu yıl da katılmam için İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat BOZDOĞAN tarafından davet edildim. Çermik benim memleket olduğundan bu vesileyle memleketi ve akrabaları da ziyaret edebileceğimi düşündüğümden hemen kabul ettim. Fakat bu yıl, bölgeyi daha rahat dolaşabilmek amacıyla arabamla gitmeye karar verdim.
Kitap Fuarı gerçekten güzel hazırlanmış ve çok iyi organize edilmişti. Birçok ilin kitap fuarlarına katılmama rağmen buradaki düzen ve organizasyon onlardan daha iyiydi. Özellikle fuar organizasyonunu büyük bir özveriyle yapan Milli Eğitim Personeli Zeynep hanımın bunda büyük bir katkısı vardı.
Fuarın tanıtımı için de hiçbir şey esirgenmemişti. Şehrin hakim bir noktasındaki bilbordlarda Fuar duyurusu yapıldığı gibi, o gün kitaplarını imzalayan yani şehre gelen yazarların resimleri de sergileniyordu. Fuar merkezi, şehrin merkezinde olduğundan herhangi bir ulaşım sorunu içermiyordu. Buna rağmen, okullardan ve çevre köylerden servislerle öğrenciler taşınmaktaydı. Fuar alanı ve çevresi bir panayır havasındaydı. Öğrencilerin ve gençlerin kitaba ilgileri gerçekten görülmeye değerdi. Küçük yaştaki çocukların kitaba dokunmaları ve okşamaları çok hoştu. Çocukların bu kadar çok kitabı ve yazarı bir arada görmeleri onların ufuklarını açmaktaydı. Hatta küçük çocukların ceplerinden para çıkararak kendi özgür iradeleriyle ve kimsenin yönlendirilmesine maruz kalmadan kitap satın almaları da yeni kuşak açısından beni ümitlendirdi.
Benim alıcılarım bile yetişkinlerden çok ilk ve orta okul çocukları oldu. Bu da ilginçti. Yetişkinlere yönelik o kadar kitap yazmam ve bir anlamda ömrümü o kitaplara harcamama rağmen kitaplara ilgi göstermemeleri ve gençlere, çocuklara yönelik yazdığım kitaplara hedef kitlemin yoğun ilgi göstermesi beni hem sevindirdi ve hem de yetişkinler açısından üzdü. Biz her platformda gençlerin kitaba yönelmesini isterken asıl yetişkinleri gözden kaçırıyoruz. Onlar kitabı hayatlarından çıkarmışlar…
Orta öğretimde okuyan bir okuyucumun soruları da çok güzeldi ve yetişkinlerden daha büyük bir medeni cesaret olarak algıladım….
Aslında tamamen tesadüfen oradan geçiyordu ve kitaplarımı görüp konuştu.
– Bunları sen mi yazdın?
– Evet
– Kitap nasıl yazıyorsun? Zor olmuyor mu?
– Hayır zor değil…
– Nasıl yazar olabilirim?
– Bol bol kitap okuyarak, yazarak… ama sana günlük yazmanı tavsiye ederim. Böylece yazma yeteneğin gelişir. Yazmak da tıpkı spor yapmak gibidir.. Yani ne kadar çok antrenman yaparsan o kadar çok gelişirsin.
– Kitaplarında ne anlatıyorsun? Nasıl ilham geliyor
– Kitaplarımı hayattan seçiyorum, ilham gelmesini beklemiyorum, sadece yazıyorum…
– Peki niye yazar oldu?
– Gençlere bir şeyler anlatmak…
– Bana hangisini tavsiye edersin…
– Şunları (diyerek onun yaşına hitap eden kitapları gösterdim)
– Bu kitapları yazdığın ve bize sunduğun için teşekkür ederim..
– Asıl ben böyle kitap seven birisiyle konuştuğum için teşekkür ederim…
Evet, bu gençlerle yaptığım bazı konuşmalardı… Yetişkinlerle böyle kitap üzerine konuşmayı isterdim ama onların dünyası daha ağırdı… Buna rağmen fuar çok güzel ve doyurucu geçti. Bir yazarın okuyucularıyla buluşması ve kitaplarının onlar üzerindeki etkisini gözlemlemesi açısından çok verimliydi… Ardından İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat BOZDOĞAN tarafından verilen plaketi aldık. Bize toplam 37 yazarın katıldığını söyledi ki bu bir ilçe için iyi rakamdı…
Fuardan sonra mihmandarımız Abdulhalim bey ile birlikte önce Cuma namazına ve namazdan sonra da lokantaya gittik. Yemekten sonra Fen lisesinde öğrencilere yönelik hazırlanmış olan söyleşiye katıldık. Burada da gençlerin yoğun ilgisine mazhar olduk. Gelecek açısından büyük bir ümit aşılandık…
İbrahim Halil ER