Kur’an sonunda bir yazılı metin olduğundan bu metnin iyi anlaşılması için sağlam bir dil bilgisi gerekir. İşte bu amillerden hareketle ilk dönem alimlerimiz dil üzerinde yoğun bir mesai harcamış, dilin kurallarını ortaya koymak için uğraşmışlardır.
Bunun için önce dil kuralları olan nahvin oluşması, ardından imla kuralların oluşması ve daha sonra sözlük çalışmaları yapmışlardır. Bunlar için cahiliye araplarının şiirlerinden, bedevilerin kullandığı saf bozulmamış arapçadan yararlanmışlardır. Bu amaçla yıllarca bedevilerin arasında kalarak onlardan arap dilinin inceliklerini öğrenmiş ardından bu öğrendiklerini kitaplaştırmışlardır.
Arap dili üzerindeki ilk çalışmayı İmam Ali (ra) başlatmıştır. O, arapça’yı isim, fiil ve harf olmak üzere üç ana ilke üzerinde oturtmuş ve bu çalışmayı talemesi Ebul Esved el-Düveli’ye vererek bunun gibi (nahiv-gibi anlamına gelir) çalışmalar yap demiştir.
Ebul Esved, imamdan aldığı bu ilmi geliştirmiş ve Nahiv ilminin müessisi olmuştur. O, bu ilmi geliştirecek olan öğrenciler yetiştirmiştir. Bunlardan en önemlisi de Abdullah b. Ebî İshâk el-Hadramî (ö. 117/735)’dir. Ebi İshak aynı zamanda bir kıraat imamıdır. Aslında bir çok büyük Nahivci aynı zamanda kıraat imamıdır. Ya da krıaat imamlarının çoğu aynı zamanda dilcidir. Ebi İshak, Basra nahiv ekolünün gerçek kurusucu kabul edilmekte olup, hemze ile ilgili bir kitap yazmış, kitap telif eden dilcilerden birisi olmuştur.
Fakat onun en büyük mirası yetiştirdiği iki öğrencisdir. Bunlar; İsâ b. Ömer es-Sekafî (ö. 149/766) ile Ebû Amr b. El-Alâ’ (ö. 154/771)’dir.
es-Sakafi bugün elimizde olmayan el-Cami ve el-ikmal isimli iki nahiv kitabını yazmış, nahvin bütün meselelerini toplamıştır. Kitap her ne kadar elimizde olmasa da kendisinden sonraki kuşağı etkilemiş ve kitap hakkındaki bilgileri sonraki çalışmalarda elde etmekteyiz.
Ebu İshak el-Hadrami’nin diğer öğrencisi Ebu Amr b. el-Ala’da yedi büyük kıraat alimlerinden birisi olup, nahiv konusunda üstad’dır.
Fakat nahiv alanında en büyük sıçramayı İsâ b. Ömer es-Sekafî ile Ebû Amr b. el-Alâ’nın talebesi Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî (ö. 175/791) gerçekleştirmiştir. O, gerçekten arap nahvinin en büyük alimidir. Bugünkü bir çok kuralları kendisine borçluyuz. Aynı zamanda sözlük yazarıdır. Kitabul ayn onun en önemli esedir. Ses biliminin de kurucusu kabul edilmektedir.
Halil’in en önemli buluşlarından birisi de ARUZ ölçüsünü bulmuş olmasıdır. Halil, arap diline yüzyıllık bir mesafe kat etmiştir.
Halil’in en önemli öğrencisi yine bir nahiv üstadı olan Sibebeyhi (ö. 182/798) ‘dir. Sibeveyhi’nin en önemli eseri el-Kitap’dır. Bu kitapta kendisinden önce gelen tüm nahiv meselelerini toplamış, çözmüştür. Bu kitap nahiv ilminin temel bir eseri olmuştur. öyle ki araplar/nahivciler el-kitap dediklerinde bu kitap anlaşılmıştır.
Sibeveyhi’in öğrencisi de Ebu’l-Hasan el-Ahfeş el-Evsat (ö. 215/850) olmuştur. O, kur’an filololojisene dair yazdığı el-meanil asar kitabıyla ünlüdür.
Sîbeveyhî’den sonra Basra’daki gramer çalışmaları Ebû Muhammed Yahyâ b. el-Mubârek el-Yezîdî (ö. 202/817), Ebû Zeyd el-Ensârî (ö. 215/830) ve el-Esma‘î (ö. 216/831) yürütmüştür.
Basra dil mektebi, Nahiv ilminin kurucu unsuru olmuştur. Bu nedenle nahivciler arasındaki ihtilafta Basra ekolünün görüşü Kufe ekolünün görüşüne tercih edilir. Kufede nahiv ilmi yüz yıl sonra başlar ve burada nahvi başlatanlar da Basralı alimlerin talebeleridirler.
Kufe nahvinin kurucusu, Basra doğumlu olup daha sonra Kufe’ye yerleşen Şeybân b. Abdurrahmân et-Temîmî en-Nahvî (ö. 164/780)’dir. Bu zat el-Ala’nın öğrencisidir.
Diğer bir Kufe alimi de Mu‘âz b. Müslim el-Herrâ’ (ö. 187/803)’dir. O da el-Ala’nın öğrencisidir. Bu şahıs daha çok kelimeler ve fiillerin yapılarıyla ilgilendiğinden Sarf ilminin ilk temsilcisi sayılmıştır.
Kufe’de nahiv konusunda ilk eser yazan da Ebû Ca‘fer er-Ru’âsî’dir.
Fakat aslında Kufe ekolünün dev şahsı Ebu’l-Hasan Ali b. Hamza el-Kisâ’î (ö. 189/805)’dir. Kisa, aynı zamanda yedi kıraat alimlerinden (kıraatı seb’e) alimidir. Halil’in öğrencisidir. Kisa ile Sibeveyhi arasındaki bir tartışmada Kisai, rakibini yenmiş bu durum Sibeyvhi’nin çok zoruna gittiğinden üzüntüsünden vefat etmiştir. Ama Kisa, hatasını tamir etmiş Sibeyvhi’nin talebesi Ahfeş’i yetiştirmiştir.
Kisa’den sonraki en önemli Kufe’li dilci Ebû Zekeriyyâ el-Ferrâ’ (ö. 207/822)’dır. Nahiv konusunda “kitabul hudud” ve Kur’an ilmi konusunda “meanil Kur’an” isimli eser yazmıştır.
Kufe ekolunün bu alimlerden sonraki önemli temsilcileri Kisa’nin de öğrencileri olan Ebu’l-Hasan Ali b. el-Mubârek el-Ahmer (ö. 194/809) ile Ebu’l-Hasan el-Lihyânî (ö. 210/835)’dir.
Bu temel atma ve kuruluş döneminden sonraki dönemlerde alimler, yukarda isimlerini verdiğimiz kişilerin çalışmalarını düzenlemiş, şekillendirmiş ve günümüze intikal ettirmişlerdir.
Bu alimlerin dil üzerindeki gayretlerinin temel amacı Kur’anın daha iyi anlaşılması, bozulmadan okunmasını sağlamaktır. Sibeveyhi’nin el-kitap isimli eserinde 300 ayeti şahit olarak göstermektedir. Ebul Esved’in nahiv ilmini başlatmasının nedeni de yine Kur’anın yanlış okunduğunu ve insanların okuma kurallarını bilmediğini görmesinden kaynaklanan şu olaya dayanır.
Birisinin “ وَرَسُولَهُ إِنَّ اللهَ بَرِئٌ مِنَ المُشْرِكِينَ” Kurân, IX, 3, (…Allah ve rasülü puta tapanlardan uzaktır) ayetindeki “rasül” kelimesini esre ile okuduğunu duyunca “İşin bu noktaya kadar vardığını sanmıyordum” diyerek çalışmalarını başlatır. Esre okunduğunda mana şöyle değiyişiyordu: “Allah, Müşriklerden ve Rüsülünden uzaktır”
Tüm bu selef alimlerimizden Allah razı olsun.
İbrahim Halil ER