Büyük zatların bazen bir konuşması, bir cümlesi bile insanda ufuk açar. Hani tasavvufta şöyle denir: Mürşidin bir nazarı müride bir çok ilim verir diye. Gerçekten de bu olabiliyor. Bir kelime, bir cümle, bir nazar veya bir hareket insanda ufuk açabilir. Bu nedenle ashap Peygamberin halkasından ayrılmazdı. Çünkü onun manevi hali ve bilgisi hepsine geçerdi. Bu nedenle ben gençlere kitap okumalarının yanında mutlaka sohbetlere (ama gerçekten alim ve amil insanların) katılmalarını tavsiye ederim.
Ben bir şehre gittiğimde o şehirde görmem gereken insanların listesini yaparım ve oradakilere beni bunlarla görüştürmelerini söylerim. Böylece değişik insanların hallerinden istifade etmiş olurum. Gençlere de bunu tavsiye ederim… İlim sadece okumayla değil görme ve alimlerin sohbetinden geçmeyle de olur. Hadis alimleri bir hadis için aylarca yol kat ederlerdi. Halbuki o hadisi başka kanallardan duymuşlardı. Ama onlar hadisi bizzat kaynağından kendi kulaklarıyla işitmek ve o zatın maneviyatından feyizlenmek için yolculuk yaparlardı. Hadis rivayet eden kişi bila edepse itibar etmezlerdi.
Gençler genellikle alimlere karşı ön yargılılar. Yok şu şöyle bu böyle. Şu şöyle dedi. Kitabında böyle yazıyor. Şu şucu, bu bucu. Yaramaz adam gitmem diyor. Amiyane bir tabir var: Cin olmadan çarpmaya kalkışıyorlar. Hele siz onlar kadar çilesini çekin ondan sonra eleştirin. Her insandan faydalanmak gerek. Arı, bir bal yapmak için akşama katar yüzlerce çiçeğe konar ancak bal yapabilir. Sonuçta herkesin fikrine yüzde yüz katılmasak da hem fikirlerine saygı göstermek ve hem de onların mantığını öğrenmek için yanlarına gitmekte fayda vardır.
İbrahim Halil ER