Günümüzde bazı mahfillerce Çanakkale savaşının önemi küçümsenmeye çalışılmakta, “bu savaş nedeniyle birinci dünya savaşının iki yıl daha uzadığını ve sonuçta yine de itilaf devletlerin kazandığını, hâlbuki bu savaş olmasa hem birinci dünya savaşı erken bitmiş olacak ve hem de bu kadar çok insan ölmemiş olacaktı” denilmektedir.
Görünüşte son derece haklı bir bakış açısını barındırmasına rağmen, bu bakış açısı hem teslimiyetçi bir bakıştır ve hem de başarı ve başarısızlığı maddi menfaatlere göre yorumlamaktadır. Halbuki Çanakkale savaşı sonraki tüm olayları etkilemiştir. Bu savaş olmasaydı bir Milli Mücadele olmayacak, Anadolu belki tamamen parçalanacaktı.
Çünkü bu savaş ile Birinci Dünya Savaşı iki yıl uzatıldı. Bu vesileyle zinde ve güçlü olan İngiltere, Fransa ve Rusya kuvvetleri yıprandı. Hatta bu yıpranma sonucunda Rusya’da Bolşevik ihtilali doğdu ve Rusya savaştan çekilerek uzun bir süre bizimle ilgilenmemiş oldu. Eğer savaş itilaf devletlerinin başarısıyla sona ermiş olsaydı düşman kuvvetleri daha zinde olacak, İslam dünyasını ve özellikle Anadolu’yu aralarında bölüştürme ve sahip çıkma konusunda daha hırslı olacaklardı. Hatta gizli antlaşmalarla Rusya’ya verilen Marmara, İstanbul ve Doğu Anadolu’ya Rusya fiilen yerleşmiş olacaktı. Bir Kurtuluş Savaşı belki de gerçekleşememiş olacaktı. Çünkü karşımızda bir Yunan ordusu değil, güçlerinin doruğundaki Avrupalı büyük devletler olacaktı. Ayrıca, Anadolu farklı devletlerarasında taksim edildiğinden ortak hareket etme gücü de oluşmamış olacaktı.
Çanakkale savaşı sayesinde kendimize olan özgüvenimizi kazandığımız gibi, halkın orduya ve devlete olan güveni de artmış oldu. Bu savaş, tüm İslam âleminin bağımsızlık ateşini yakmasına neden oldu. Özellikle savaşa kandırılarak getirilen Hindistan ve bazı Müslüman ülke vatandaşlarının ülkelerine döndüklerinde yaşadıklarını anlatmaları oralardaki bağımsızlık sürecini hızlandırdı. Hatta Hindistan Diyobend medreseleri örneğinde yaşandığı gibi çeşitli Müslüman kuruluş, cemiyet ve halkların organize olmaları, bir dava ve ideal şuuru ile Osmanlıya sahip çıkmak istemeleri, yardım göndermeleri bir anlamda Müslümanlarda siyasal bilincin oluşmasını sağladı.
Bu savaş, Müslümanlara kendi çabaları ile bağımsızlığı elde etmeleri gerektiğini de anlatmış oldu. Çünkü o güne kadar Halife ve Osmanlı Devletini bir kurtarıcı olarak gören/bekleyen Müslüman kamuoyu artık oradan ciddi bir yardımın gelemeyeceğini anlamalarına yol açtı.
Çanakkale savaşı, sadece Müslüman dünyasının siyasallaşmasına değil, İngiliz Milletler Topluluğundan olan Yeni Zelanda ve Avusturya vatandaşlarının da kendilerini ve İngiltere’yi sorgulamaları ve daha sonra kendilerinin ayrı bir millet olduğu düşüncelerine ulaşmalarına neden oldu. Yani Çanakkale savaşı onların milli kimliklerini keşfetmelerine ve İngilizlerin emperyal oyunları nedeniyle evlatlarını bilemedikleri topraklarda kaybettiklerinin farkına varmalarına neden oldu.
Çanakkale zaferi ile Osmanlı Devletinin teslim olmayacağını, yeri geldiğinde dünyanın en büyük güçleriyle de savaşabileceğini, savaşma cesaretine sahip olduğunu göstermektedir. Bazıları, bu kadar insan öldü yine de kaybettik, İstanbul işgal edildi diye teslimiyetçi bir çizgi içerisinde tavır koymaktadırlar. Onların zihni tamamen maddiyatla kirlenmiştir. Çünkü bu savaşın uzaması ile düşman da yıprandı. Ayrıca, İstanbul’un savaşla değil, antlaşma ile teslim olmasını sağladı. Savaşla alınan bir şehir farklı olur, barış antlaşmaları çerçevesinde alınması farklı olur. Çanakkale zaferi ile kendimize olan güveniz arttığı gibi, Anadolu’nun işgal edilmesini de engellemiştir.
Çanakkale savaşı bir yeniden doğuş hikâyesidir. Küllerinden tekrar dirilmedir. Ümmet olma ve ortak bir ülkü uğruna savaşma bilincinin ateşleyicisidir. Çanakkale savaşı Osmanlı Devletinin tarih sahnesinden çekilirken son büyük jübilesidir. Sahneden çekilişini Çanakkale zaferi ile taçlandırmasıdır. Çanakkale savaşı, Osmanlının vuruşa vuruşa kendi payitahtına kadar geri çekilmesinin göstergesidir. Çanakkale savaşının son liman olan Osmanlının asla teslim olmadığının göstergesidir.
Çanakkale Savaşı, İslam ümmeti üzerinde II. Viyana kuşatmasından beri yapılan saldırıların bir anlamda dur denilmesidir. Bu savaş, Müslümanların birlik ve beraberliğinin sağlayacağı başarıyı gösteren bir kanıtıdır. Bu savaş, Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde olurlarsa, o dönemin en güçlü devletlerini ve silahlarını yenebileceklerini göstermektedir. Bu savaş teknoloji ile imanın savaşıdır. Bu savaş, düşman ordu komutanı Hamilton’un dediği gibi “Türklerin Tanrılarıyla olan” savaştır.
Çanakkale savaşı olup bitmedi. Çanakkale savaşı hala devam ediyor. Şimdi tüm İslam âlemi bir Çanakkale’dir. Bu bilincin tekrar kazanılması, bundan sonraki zaferlerin temel anahtarıdır.
İbrahim Halil Er – Milli Gazete