Devlet bireyi değil sermaye kesimini korumak ve kollamak için vardır.
Devlet aslında halkın değil belli bir sermaye grubunun kurduğu şirketin adıdır. Bu şirket, bu sermaye grubunun daha çok kazanması ve bireyin de isyan etmesini önlemek amacıyla faaliyet gösterir. Bunu da güvenlik güçleri ve yargısı aracılığıyla yapar…
Sermaye kesimi enerji firmaları, telefon firmaları, bankalar ve diğer alanlarla vatandaşı soyarken, vatandaşı onların zulmünden kurtaracak bir mekanizma bulunmamaktadır.
Es kaza aldığı krediyi veremeyen veya faturalarını ödemeyene devlet efendisi sermaye kesimi adına kolluk kuvvetleri ile ilgili kişiyi yakalar ve yargısı ile te’dip eder…
Devlet, bir avuç elitin ve sermaye kesiminindir. Halk ve vatandaş ise maraba olarak çalışılmasına ihtiyaç duyulan ve üretilen ürünleri tüketmesi için tükeci olarak gerekli olan unsurdur.
Devlet, halk ile devleti karşı karşıya getirmemek için de adını siyaset olarak tanzim ettiği bir ara formülle halkı idare eder. Halk, hem sorununun kaynağı ve hem de çözümün kaynağı olarak bu siyaset kurumunu görürken asıl sahipler tüm eleştirilerden kurtulmuş olur. Sorun büyüdüğünde demokrasi enstrumanı ile devreye girilir ve insanlara yöneticilerinizi değiştirebilir ve yenisini seçebilirsiniz diye efendilerin bizim için beğenip öne sürdüğü seçeneklerden birisini tercih ederiz ve özgür olduğumuzu düşünür, yöneticilerimizi bile değiştirme kudretine sahip olduğumuzu sanırız. Hatta daha fazla bağırırsak buyrun siz yönetin diyerek bize yönetme kapısı aralanırken aslında hiç bir şeyin değişmediğini de görmüş oluruz. Güç, İktidar ve muhalefet arasında sürekli dolaşırken muhalefetin de aslında aynı gücün yedek unsuru olduğunu yani aynı takımın yedek oyuncusu olduğunu göremeyiz.. Çünkü biz bizim görmemizi istediklerini görürüz.
Algılarla yönetiliriz. Algı üzerine bir yerlere sürükleniriz. Düşünmemizin sınırları bize çizilen kadar olur. Es kaza biraz farklı düşünürsek hemen yapay gündemlerle sorunun asıl noktasını görmemiz uzaklaştırılır. On yıl yirmi yıl önceki bazı görüşler tedavüle çıkar, din ve vatan elden gidiyor intibasına kapılır ve kutsallarımızı savunma derdine düşerken bizi yönetenlerin küçük bir hamlesi ile tüm gazımız alınmış olur…
daha da uslanmaz isek minik savaşlar ile terbiye ediliriz. Böylece devlet olmasa yani o efendilerin kurduğu çark olmasa canımızın, namusumuzun ve dinimizin de kıymetinin olmadığını bu nedenle devlete itaat eden köleler olmamız gerektiğini anlarız. Savaş zamanında hamasi nutuklarla can veririz ve vatan için mücadele ederken aslında “vatanın savaş zamanında fakirlerin, barış zamanında efendilerin (zenginlerin) olduğunu” görmeyiz..
Biz sömürüldüğümüzün ve köle olduğumuzun farkına bile varmadan özgür olduğumuzu sanarak ölüm ile yaşam arasındaki zavallı bir hayatta mutlu ve mesut olarak yaşar gideriz…
İbrahim Halil Er
İlker Yakut
biliyordum peygamberimizin de (sav) bir sosyalist olduğunu
yaşa hocam, ağzın bal yesin
elhamdülillah Türküm, sosyalistim, müslümanım,
üçü de aynı içeriğe sahip benim için bu kavramların
Tamer Kale
Hocam burdan anlamamız gereken,derin dünya düzenidir. Emperyalist-kapitalist ülkelerin büyük finans ve teknoloji şirketleri(veya markaları) üzerinden bizler bağımlı hâle getirilip soyuluyoruz. Çin çin deniyor ama bunlar pekinde asla şirket kurmaz Şehir devletlerinde kurar ve yetkili mahkemelet daima Londradadır. Hong Kong da yarısı Amerikan yarısı İngiliz üçbin dev şirket vardır,trilyon dolarlık bütün Asya’yı kapsayan eksport ve reeksport bunlarla yürür. Çin imparatoru ile kraliçenin ittifakıyla milyar çinli,teknolıji afyonu kullanılarak fare gibi üretip fare gibi tüketen acayip yaratıklar haline getirilmiştir Bu şirketler ulularüstüdür hâttâ. Hong Kong, Singapur ve emirlikler vb lerinin işletmesi bunlardadır… Derin dünyanın işleri yaz yaz bitmez hocam Saygıyla hocam…
Yavuz Aktuğ
Hocam, devletsiz olan ülkelerin durumu içinde birşeyler yazabilirmisiniz, Irak, Suriye, Libya, Afganistan daha önce ki ve şimdi ki durumları neden böyle oldu? Devletlerinin çökmesi, işlemez hale getirilmesi sonuçları yüzünden olmasın.
Ibrahim Halil Er
Yavuz Aktuğ onlarla ilgili cok yazdik. Onlar devletlerini 1918de kaybettiler