BU AYET MEZHEPLERE KARŞI DEĞİL MİDİR? YA DA NASIL YORUMLAMALIYIZ?
Bu ayette Peygambere Yahudi ve Hristiyanlarla bir ilişkisinin olmadığı belirtilmektedir. Ayrıca, bu ayet mezheplere yönelik bir eleştiri içermekten çok dini kendi çıkarı için bölenlere yönelik bir tepki vardır.
Elmalı Hamdi tefsirinde şöyle anlatır: “Peygamberimiz (s.a.v) buyurmuştu ki: “Yahudiler yetmiş bir gruba ayrıldı, birinden başka hepsi cehennemdedir. Hıristiyanlar yetmiş iki gruba ayrıldı, birinden başka hepsi cehennemdedir. Ümmetim de yetmiş üç gruba ayrılacaktır, birinden başka hepsi cehennemdedir.” “O bir tane kurtulan grup kimlerdir ya Resulallah” sorusuna karşı da: “Onlar benim ve ashabımın üzerinde gittiğimiz yolda gidenlerdir” buyurmuştu. Bundan da anlaşılır ki Yahudilerden bir, Hıristiyanlardan bir, Müslümanlardan bir olmak üzere üç kurtulmuş grup (fırka-ı nâciye) yoktur. Her zaman için bir kurtulmuş grup vardır ki, o da peygamberin ve ashabının yürüdükleri hak yol ve sıratı müstakim (dosdoğru yol) olan tevhid yolunda yürüyenlerdir. Diğerlerine gelince: Sen onlardan hiçbir şeyde ilgili değilsin. Dinlerini ayıranlar ve grup grup olanların ayrılıklarından, durumlarından ve felaketlerinden ne sorumlusun, ne de haklarında Allah’tan bir şey sorup istemeğe yetkilisin; ne onların sana tutunmağa ve gittikleri yolu sana isnad etmeğe hakları vardır, ne de senin onlara şefaat etmeye yetkin. Onlara yapılacak iş, uygulanacak emir, yalnız Allah’a aittir. Ne yapacağını ancak O bilir. Sonra zamanı gelince O, onlara ne yaptıklarını haber verecektir. O zaman”
İbni Kesir ise ayeti şöyle tefsir eder: “Mücâhid, Katâde, Dahhâk ve Süddî bu âyetin Yahudi ve Hıristiyanlar hakkında nazil olduğunu söylerler. Avfî’nin îbn Abbâs’tan «Dinlerini parça parça edenler, bölük bölük olanlar yok mu…» âyeti hakkındaki rivayetine göre; Yahûdî ve Hıristiyanlar Muhammed (s.a.) in gönderilmesinden önce ihtilâfa düşmüşler ve parçalanmışlardı. Muhammed (s.a.) gönderilince: «Dinlerini parça parça edenler, bölük bölük olanlar yok mu; senin onlarla hiçbir alâkan yoktur…» ayeti indirildi.
Ayetin zahirinden anlaşıldığına göre; bu ayet, Allah’ın dininden ayrılan ve ona muhalif olan herkes hakkında umûmîdir. Allah Teâlâ elçisini, hidayetle ve hak din ile Allah’ın dinini bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir. O’nun şeriatı tek olup onda ihtilâf ve ayrılık yoktur. Kim, bu dinde ihtilâfa düşer arzular ve sapıklıklardan ibaret diğer din sahihlerinde olduğu gibi «bölük bölük olursa»; Allah Teâlâ onların içinde bulunduğu durumdan elçisini temize çıkarmaktadır. Allah Teâlâ başka bir ayette şöyle buyurur : «Dinden Nuh’a buyurduğunu, size de teşrî’ buyurdu. Sana vahy ettiğimizi… Dine bağlı kalın ve onda tefrikaya düşmeyin, diye.» (Şûra, 13). Bir hadiste ise şöyle buyurulur: Biz peygamberler topluluğu; baba bir kardeşlerizdir. Dinimiz birdir. İşte bu, Sırât-ı Müstakîm’dir. Rasûllerin getirmiş olduğu, tek ve ortağı olmayan Allah’a ibadettir. Din, rasûllerin şeriatına sarılmaktır. Buna muhalif olan şeyler; sapıklıklar, bilgisizlikler, indî görüşler ve arzulardan ibarettir. Rasûller, bunlardan uzak ve temizdirler. Nitekim Allah Teâlâ burada «Senin onlarla hiçbir alâkan yoktur.» buyurmaktadır.”