Bazen doktorların ve bazen de hastaların mağdur olduğu ve hatta bazen de kendimizin mağdur olduğu hastahane hikayeleri duyuyoruz ya da yaşıyoruz.
Her ne kadar Türkiye’de güçlü olan doktor lobisi her durumda kendilerini haklı gösterme ve bir mağduriyet hikayesi çıkarmayı beceriyorsa da bütün bu sorunların odağında doktorlar bulunmaktadır.
Buradaki en büyük sorun doktor hasta ilişkisidir ve doktorların maalesef bu süreci iyi yönetemediğidir.
Sürekli kendilerinin çok çalıştığını ve yoğun olduğunu söyleyen doktorlara diğer meslek kategorilerinin kendilerinden daha fazla çalışıp üstelik kendilerinin çeyreği kadar bir ücret aldığı hatırlatılmalıdır.
Yani sorun bence doktorların iletişim diline hakim olmaması, insan ilişkilerinin zayıf olması ve empati yapmamalarından kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle tıp eğitimimizde bu alanda da iyi bilgi verilmelidir.
Doktorlar, sürekli hasta ile boğuştuklarından bir süre sonra hastaya ve hastaların sorunlarına karşı bir kayıtsızlık ve hissizleşme yaşamaktadırlar. Örneğin yüksek ateşle çocuğunu hastahaneye koştura koştura getiren bir babaya elindeki çayı bitirmeden ilgilenmeyen, ya da telefonundaki muhabbeti bitirmeden bakmayan, arkadaşlarından ayrılmadan ilgilenmeyen bir doktora acılı babanın tepki göstermesi suç olmamalı, (tabi ki bu tepki şiddet içermemeli) bilakis işini yapmayan doktor cezalandırılmalıdır.
Doktorlar; hasta haliyle saatlerce oradan buraya koşturan ve iyice sinir depolayan hastalar ile onların yakınlarını anlamamaktadırlar. Halbuki küçük bir dokunuş tüm sorunları çözecektir.
Doktor, kendisinden meded uman insanlara şefkatle yaklaşmayı bilmeli ya da bu işi yapmamalıdır. Bu iş sadece bir meslek değildir. Bu gönüllü yapılan bir fedakarlık mesleğidir.
Ama onlardaki kendilerini beğenme ve hastayı tepeden görme tavrı ve hatta hastanın acılarına karşı lakayıtsızlık durumu tüm sorunlarının başlangıcı olmaktadır.
Bir çoğumuz da yaşamıştır, hastasıyla güzel diyalog kuran doktorların sırf bu güzel diyaloğu şifa etkisi oluştururken, tersi davrananlar yüzünden hastanın stresi ve sorunu artmaktadır.
Çözüm şudur;
Hastahanelerimiz ve sağlık bakanımız ara ara doktorları rehabilite etmeli, mesleki performansı düşen, asabileşen ve vatandaşa kötü davranan doktorları özel olarak psikolojik terapi uygulamalıdır. Vatandaşı sürekli şikayet eden veya sık sık beyaz alarm çalan doktorlar mercek altına alınmalı, gerekirse mesleki yetersizlik cezası verilip bir süre dinlendirilmeli ve doktorluktan men edilmelidir ki bu mesleğin kıymetini ve vatandaşın kadrini bilsin.
Ayrıca, doktorla karşı şiddet uygulayan hastalar da gerekirse psikolojik terapiden geçmelidir. Yani hapis gibi cezalar yerine tedavi edilmelidir.
Not
Aslında konumu gereği insanlarla iç içe olan tüm meslek dallarında aynı uygulama yapılmalıdır. Yani öğretmen, polis ve buna benzer iş kolları gibi.
EK
Doktor sultasını yok etmenin yolu tıp fakültelerinin kontenjanlarını artırmaktır. Böylece piyasada çok doktor olacak ama bunu da tıp lobisi engelliyor.
Çünkü Türkiye’de çok güçlü bir doktor lobisi var. Hatta bazı üniversitelerde görevli idareci arkadaşlar, bu doktor lobisi yüzünden üniversitelerimizin tıp bölümlerinin kontenjanları kapasitesinin çok altında olduğunu bana söylemişlerdi. Yani kendi evlatlarımızın bile doktor olmasının önünü bu lobi kesiyor. Sayı az olacak ki kıymete binsin. Mevcut tıp fakülteleri kapasitesinin altında öğrenci alıyor. Hatta bir bir ara gazeteye düşmüştü. Bir tıp fakültesinde sadece bir öğrenci vardı. Bu tıp lobisini kırmak lazım. Ama en güçlü lobi bu lobiymiş. Hatta bazı hastahaneleri tıp fakültesine verelim de doktor yetiştirin denildiği halde buna karşı çıkan bir güç olmuş… Benim duyum bunlar…
Dipnot
Günümüzde doktorlarımızın çoğu daha iyi imkan ve para sunan Batı ülkelerine gittiler ve modern hastahanelerimiz olmasına rağmen doktor yoksunluğundan dolayı istediğimiz gibi tedavi olamıyoruz. Peki ne yapabiliriz? Biz de Batılı devletlerin yaptığı gibi yurt dışından doktor getirebiliriz. Özellikle Türki Cumhuriyetlerinden, Pakistan, Hindistan ve Afrika ülkelerinden doktor getirebiliriz.
İbrahim Halil ER