1970’li yıllardı. Hava daha aydınlanmamıştı. Sabah namazına az bir şey vardı. Köydeki evimizin kapısı çalındı. Çocuk olduğumdan ilk ben kalktım. Kapıya baktım. Köylülerimizden bazıları kapıdaydı. Babamı istediler.
Babamı kaldırmaya gittim. O zaten uyanıktı. Kur’an okuyordu. Pencereye koştu… Başını uzattı.
-Emin! ne oldu? İnşallah haberler iyi
-Seyda! Allah’a çok şükür Muhammed Ali maçı kazandı
-Allah’a çok şükür
Aşağıda köylüler sevinçle haberi hemen babama uçurmuşlardı. Sabah namazını bile beklemeden eve gelmişlerdi. Belli ki onlar geceyi uykusuz geçirmişlerdi.
Ben, O tarihe kadar Muhammed Ali’yi bilmiyordum. İlk kez ismini bu olayla öğrenmiş oldum.
O dönemde insanların dünya ile tek iletişimi radyoydu. Radyodan Muhammed Ali’nin ünvan maçını insanlar takip ediyordu. Amerika ile zaman farkından dolayı maşlar gece yarısı takip ediliyordu.
Anadolu’nun bir köyündeki insanların Amerikadaki bir boks maçıyla ne ilgisi olabilirdi?
Onları neden ilgilendiriyordu bir maç?
Hele babam gibi bir adamın hayatında ilgi duymadığı bir olayı bu kadar takip etmesinin hikmeti ne olabilirdi?
İşte bu ümmet bilinciydi. Bu, ezilmişlerin Muhammed Ali’nin şahsında kendilerini görmeleriydi. Muhammed Ali’nin ezilmişlerin yumruğu olmasıydı.
O sadece bir maç yapmıyordu.
O, ezilmişlerin sesiydi.
O, bizim kayıp Bilal’imizdi
O, Amerikan’ın bizim bağrımızdan koparıp köle diye kullandığı bir kardeşimizdi.
Müslümanların batıya karşı ezilmişliğine bir tepkiydi.
O. batıya kaptırdığımız evladımızın geri dönüşüydü.
Onun zaferi tüm Müslümanları ve hatta ezilmiş olan ulusları ilgilendiriyordu. O bir anda Amerika’ya karşı olan öfkenin sesi olmuştu.
O, “Vietnamlıların bana zararı olmadı” diyerek vietnam savaşına katılmayı red eden, batının değerine meydan okuyan kahramandı.
O, isminin holiwood sokağına yazılmasına “Benim adım peygamber adı” diyerek karşı çıkan kişiydi.
Muhammed Ali’yi erken yaşta tanıdım. Ardından Amerikan müslümanlarına ilgi duydum ve diğer bir kahramanı Malcolmx’i tanıdım. Hatıralarını okudum. Batının emperyalizmine karşı bilinçlenmiş oldum. Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım sözü çocukluk günlerimizin özlü sözlerindendi. Her kavgamızda biz ya da rakibimiz bunu gururla söylerdi
Bir basit boks maçının kitleleri nasıl değiştireceğinin en önemli örneğidir Muhammed Ali
Demek ki işimizi iyi yaparsak zaten tebliğimizi de yaparız. Teblig yapmak icin hoca olmaya da gerek yok. Samimi musluman olmak yetermis.
Suud da ogrenciyken onun geldigini duydum. Kabe de tavaf ederken gordum.
Allah’tan zenginlik istedim bana İslam’ı verdi diyen Muhammed Ali, Allah’ın kendisine verdiği bu zenginliğin keyfini çıkarması dileğiyle…
Allah’tan rahmet diliyorum.
Not: Vefat ettiğinde yazmış olduğum bu yazıyı, yıl dönümü nedeniyle tekrar yayınlamış olduk.
İbrahim Halil ER