Ülkemizin ihtiyaç duyduğu sevgi dili yerine her kesim ve her konuda bir nefret dili geliştirilmiş veya geliştirilmeye çalışılmıştır.
Türk-Kürt, Alevi- Sünni, Laik-Antilaik, Dindar-Sekuler gibi… Bu söylemleri geliştirmenin amacı ülkede sürekli birbirleriyle didişen bir sosoloyjik taba yaratmak ve böylece ülkenin insanların birleşerek ilerlemelerini engellemek, tüm enerjilerini içerde bu tür tartışmalar ile yok etmektir.
Bu ayrımcılığa şimdi de Kadın-Erkek ayrımcılığı girmeye başladı.
Bunun adı Femizimdir. Feminist hareketlerle güya kadınların hakları elde edilmeye çalışılırken aslında kadınları da ötekileştirdiğini ve kadın-erkek arasında bir nefret dilini egemen kıldığını maalesef bu akımı savunanlar da görmemektedirler.
Peki nedir bu nefret dili?
Öncelikle kadınlar feminist akımlarla ülkemizdeki ayrıcalıklı yerini kaybedip sıradan bir birey olma yoluna adım atmaktadırlar. Bu sayede kadına yönelik anne ve eş söylemi yerine eşitlikçi söylem egemen olacak ve onlara yönelik kutsallaştırıcı konum yok olacaktır.
Kadın artık toplumda sadece bir cinsel obje olarak algılanacak, kullanılıp gerekirse atılacak bir varlık olarak görülecektir. Halbuki geleneksel toplumda kadın kutsaldır ve cennet onun ayakları altına serilmiştir. Atılmaz ve baş tacı edilir. Feminist söylemle bu imaj değişecek ve kadın atılabilecek, eş olarak değil cinsel partner olarak görülebilecek, çocuk doğurmanın dışında bir faziletinin olmadığı şeklinde algılanacaktır.
Kadınlar, kutsal mabetlerinden sokağın kirine talip olurlarsa kirleneceklerdir, fakat işin ilginç yanı bunu özgürlük olarak göreceklerdir. Neyin özgürlüğü? tabi ki günah işleme özgürlüğüdür bu… aslında günah işleme özgürlüğü hep vardır zaten imtihanın amacı da budur, fakat toplumsal yargılar ve mahalle baskısı bunu kısmen dizginleşmiş veya alenileştirmesini engellemişti. Bu çalışmalarla hertürlü giz yok olacak, mahremiyet sokağa taşacaktır.
Gelecekteki kadının durumunu görmek isteyen Ukrayna’ya Rusya’ya bakabilirler. Yaratılmak istenen özgür kadın modeli budur ve benim gördüğüm, bu tarihsel süreç de durdurulamayacak, herkes dibi görmeden idrak edemeyecektir…
İbrahim Halil ER