2 thoughts on “GAZALİ’YE YAPILAN ELEŞTİRİLERE CEVAPLAR

  1. GAZALININ YASADIGI DONEMIN PANORAMASI
    Gazali’yi eleştirmeden önce onun yaşadığı dönemi ve bu dönemdeki islam’a yapılan fikri saldırıları bilmek gerekir. Bu dönemde, bir yandan Haçlı seferleri tüm hızıyla sürerken, Mısır Fatimi devleti desteğiyle batini akımları felsefeyi kullanarak islam dünyasına saldırılarda bulunuyordu. Gazali bütün bu düşüncelerle mücadele edip yeni bir disiplin oluşturdu.
    Gazali, Farabi ve İbn-i Sina’nın felsefe üzerine eserlerini inceleyip uzun bir okuma yaptıktan sonra öncelikle o güne kadar edinilmiş felsefi bilgiye hakimiyetini ispatlayacak bir eser olan Mekasidü’l Felasife’yi yazdı. Sonra bu felsefecilerin yirmi noktada söylediklerini çürütmek üzere felsefenin tutarsızlıkları anlamına gelen Tehafütü’l Felasife’yi kaleme aldı. Gazali bu eserde felsefecileri yerer ve hatta onları üç konuda tekfir eder. (Bu üç konu diğer yazımda)

  2. GAZALI’NIN MATEMATİK VE POZİTİF İLİMLERLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
    Riyâziyye, matematik, geometri ve astronomi ilmlerinden ibâretdir. Bunların hiçbirinin ne müsbet ne de menfî yönden, dînî mes’elelerle bir alâkası yokdur. Bunlar, aklî delîller ile isbât edilen şeylerdir. Anlaşılıp öğ- renildikden sonra, inkâra yer kalmaz. Fekat bu ilmlerden iki mahzûrlu durum ortaya çıkmışdır. Birinci musîbet, bu ilmlerle uğraşan kimse, bunlarda gördüğü incelikleri ve delîlleri hayretle karşılar. Bu sebeble felsefecilere karşı takdîr hissi uyanır.
    Felsefecilerin bütün ilmleri açık ve kuvvetli delîle dayanmak bakı mından bu ilmler gibidir zan eder. Sonra, felsefecilerin Allahü teâlâyı inkâr etdiklerini, küfrlerini, ma’neviyâta kıymet vermediklerini, sağdan soldan işitir ve sırf onları taklîd etmek sebebiyle kâfir olur. Kendi kendine, din hak birşey olsaydı, matematik ilminde bu kadar ilm sâhibi olan büyük insanlarca ma’lûm olurdu, onlara gizli kalmazdı der. Onların inkârını işitince, dîni inkâr etmenin doğru olduğuna kanâ’at getirir. Başka hiçbir dayanağı olmadığı hâlde, sâdece böyle bir düşünce ile doğru yoldan çıkmış nice kimseler gördüm. Onları taklîd ile, doğru yoldan ayrılan bir kimseye: Bir ilmde mâhir olan kimsenin diğer ilmlerde de mâhir olması îcâb etmez. Fıkh ve kelâm ilmlerini iyi bilen bir kimsenin, tıp ilminde de mütehassıs olması îcâb etmez.
    Diğer tarafdan, aklî ilmleri bilmeyen bir kimsenin, nahv ilmlerini de bilmediği iddi’â edilemez. Her ilmin erbâbı vardır ve o ilmde ilerlemişdir. Diğerlerini geçmişdir. Bunlar ba’zan başka ilmlerde câhil durumuna düşerler. Eskilerin matematiğe âid sözleri delîle dayanır. Fekat ilâhiyyâta dâir sözleri tahmîne dayanır. Bunu ancak onunla meşgûl olup, tecribe eden anlar diyerek açıklanılsa,, bunu anlamaz ve kabûl etmez. Nefsinin ağır basması, kendini akllı göstermekden hoşlanması ve tenbellik arzûları gibi hâller, o kimseyi bütün ilmlerde felsefecilere iyi gözle bakmaya ve bunda ısrâr etmeye sevk eder. Bu durum ise, büyük bir felâketdir. Bununla fazla meşgûl olanlar arasında dinden çıkmayan, takvâ geminden sıyrılmayan, ya’nî takvâdan uzaklaşmı yan pek az kimse vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir