Müslümanlar arasında yaşanan tartışmalara baktığımda, bizlerin yüzünün bugüne ve geleceğe değil hep geçmişe yönelik olduğunu görmekteyim… Bir türlü tarihin kırılma noktalarının etkisinden kurtulmadığımız gibi, sürekli o ruh halini yaşamakta ve geçmişin düşmanlıklarını, sorunlarını bu güne taşıdığımız gibi, tarihi olayları da din haline getirip kamplaşmaktayız…
Buna en bariz örnek, sahabe arasında yaşanan iktidar savaşları, mücadeleleri, ayrılıklarının hala tazeliğini koruduğu gibi bu günümüzün de ayrışma ve kavga nedeni haline gelmiştir.
Halbuki müslümanların geçmişte yaşanmış bu olayları bir tecrübe ve geçmişin sorunu olarak değerlendirip geleceğe odaklanmaları gerekirdi. İslam’ı bu tür tarihi rivayet ve sorunların parantezinden çıkarıp tamamen vahiy ve sünnet eksenli düşünmeleri gerekirdi.
Allah bu dini tevhid ilkesini sunmak ve doğru yaşam şeklini bize öğretmek için göndermişler, kendimize tarihi olayları, savaşları, husumetleri ve insani zaafları din edindik.
Allah’ın mesajının bu günkü insanlara neler sunduğu ve sunacağı üzerinde düşünmeleri gerekirdi. Günümüz sorunlarına karşı islami referansları ortaya koymaya, ekonomi, hukuk, devlet, felsefe vb.. konularda yeni doktrinler ortaya koymaları gerekirdi.
Fakat varsa yoksa geçmişin kavgaları içinde kaybolmuş bir tefekkür dünyası karşımıza çıkmaktadır.
Bırakalım geçmiş sorunlar geçmişte kalsın ve bunu uzmanları konuşsun… biz günümüze odaklanalım… Emin olun geçmişin sorunlarını ne kadar tartışırsak tartışalım çözemeyiz… Bu tartışmalar uhuvveti ortadan kaldırıp düşmanlaşmaya ve savaşa yol açar… kıyamete kadar da bu sorunları tartışarak çözemeyiz, çünkü çözümü yok… Bu nedenle olayı bir tarihi olay olarak görüp din haline getirmeden tevhid ve sünnet ekseninde yaşayalım…
İbrahim Halil ER