Gelinle damat nikah salonundan heyecanla çıktılar. Kapıda akrabalar, dostlar ve arkadaşlar onları karşılayıp hatıra fotoğraflar çektiler. Sonunda damadın kullandığı süslenmiş arabaya gelini yerleştiler. Şimdi ikisi yeni bir hayata ve yeni yuvalarına doğru yolculuk yapacaklardı.
Nikah salonundan tam çıkmışlardı ki gelinin telefonu çaldı. Arayan babasıydı…
– Buyrun baba
– Kızım şu ayarladığınız otelin yerini bilmiyoruz, çıkışta bekleyin, bizi otele bırakın sonra gidin.
– Nasıl yani?
– Biz de arabayla birazdan yanınızda oluruz
– Tamam
Gelin damada baktı onun bir tepki vermesini bekliyor gibiydi… Damat anlayışlı bir şekilde gülümsedi…
– Aşkım sorun değil, onları bırakır biz yola devam ederiz.
– Seni seviyorum! dedi gelin ama böyle bir gecede yaşanan bu tatsızlıktan da içi gitmişti. Kendisini kimsesiz ve sahipsiz hissetti. Hiç mi bir akrabası yoktu da babasını otele bırakacak…
Düğün salonunun köşesinde gelin arabası beklemeye başladı. Yanlarından geçen her davetli merakla
– Ne oldu? arabanız mı arızalındı? diye soruyor
– Hayır! babamı bekliyorum, cevabını vermek zorunda kalıyordu..
Biraz sonra davetliler de bitmişti. Artık sadece mahalleli ve çocuklar yanlarından geçiyor ve merakla bakıyorlardı. Derken bir kadın yanaştı arabaya
– Ooo maşallah aba! güzel kızı kapmışsın… hayırlı olsun
– Teşekkürler
– Eeee bize bir haçlık yok mu?
Damat geline şaşkın bir şekilde baktı… işin kötüsü damatlıklarını yeni giydiğinden üzerinde nakit parası da yoktu. Tabi ki gelinin de üzerinde gelinlik olduğundan onda da yoktu… mecburen boyunlarını büküp
– Teyze kusura bakma, bizim üzerimizde para yok…
– Zararı yok çocuklar ama siz böyle parasız dolaşmayın buralarda çocuklar sizi bırakmaz valla
– Teşekkürler
İki yeni evli çift birbirlerine baktılar. Beklemek çok zordu. Babasının hemen geleceğini düşünen gelin, bir türlü gelmeyen babasını beklemekten sıkılmış ve hatta eşine karşı da mahçup olmuştu. Tam 40 dakika beklediler. İkisi için kötü bir başlangıç olmuştu…
Aman Allah’ım ne bitmez dakikalardı…
Neyse sonunda babasının arabası görüldü… gelin çalan telefonla sevindi..
– Baba nerde kaldınız ya?
– Kızım arabayı otoparktan ancak çıkarabildik.
– Tamam baba ben size konum atayım siz oraya gidersiniz
– Kızım ben konumdan anlamam, siz önden gidin ben sizi takip ederim…
Gelin damada baktı, onun peki der gibi başını sallaması üzerine yola devam ettiler. Fakat yoğun bir trafik vardı. Damat dikiz aynasından kayınpederinin arabasını takip ediyordu. Bir kavşağa gelmişlerdi. Karşılarında 3 yol vardı ve damat sağdakine girerken kayınpeder sola döndü… Damat bir köşede bekledi onların gelmediğini ve kendisini kaybettiklerini gördü… Gelin telaşla telefonu açtı… ama maalesef babası Ankara’nın akşam trafine karışmış ve kaybolmuştu. Bilmediği yollara girerek iyice yolu karıştırdı…
– Baba, telefonu kardeşime ver ona tarif edeyim
– Tamam
– Bak kuzum, ben sana gideceğiniz yerin korunumu gönderiyorum, sen oraya git, babam navigasyona bakmasını bilmiyor
– Abla kusura bakma ama benim telefon arızalı, bu nedenle akıllı telefonu getirmedim..
-Ne yapacağız?
– Bilmiyorum
– Neyse ben bir yer tarif edeyim siz oraya gidin…
Gelin, babasının bilebileceği bir yeri tarif etti. Damat da mecburi istikamet oraya aracı yönlendirdi. Gelin bu arada telefonla sürekli yolu tarif ediyordu. Babası epey uzaklara düşmüştü. Damat arabayı otelin önüne çekip beklemeye başladı. Yaklaşık iki saat sonra babasının arabası gözüktü… işin ilginç yanı baba iki yeni evli çiftin durumlarını anlayışla karşılayacağına fırçayı da bastı. Gelin en mutlu gününde sevineceğine ağlıyordu şimdi…
Babasını otele yerleştirdiklerinde saat gece yarısına geliyordu. Stres, yorgunluk, telaş ve babasının fırçası gelini bitirmişti.
İbrahim Halil ER