zayıf güçlüyü taklit eder, onun gibi olmak ister… eğer kendisine hükmeden gücün gittiğini görürse başka güç arar.. ya da o gücü yok eden yeni gücü kutsar
Gücün kaybı, ll. Viyana başarısızlığı ile oldu.. Bu bizim gücümüzü kaybettiğimizi gösterdiği gibi, batıya da ittifak yaparlarsa kazanacaklarını gösterdi..
400 çadırlık bir aşiret nasıl büyüdü peki nerede? Rumlar, Ermenilerin çoğu, Anadolu’nun diğer yerli halkı, Karadenizler, Kürtler, Boşnaklar, Arnavutlar, Balkanlardakiler… yani 600 yıl sadece 400 çadırla mı kaldılar… ?
400 çadır çekirdek arkasından yoğun bir Türkmen göçü almış, fakat İran’ın orta Asya ile Anadolu arasına girmesi göçü engellemiş
Gücün kaybı, ll. Viyana başarısızlığı ile oldu.. Bu bizim gücümüzü kaybettiğimizi gösterdiği gibi, batıya da ittifak yaparlarsa kazanacaklarını gösterdi..
400 çadırlık bir aşiret nasıl büyüdü peki nerede? Rumlar, Ermenilerin çoğu, Anadolu’nun diğer yerli halkı, Karadenizler, Kürtler, Boşnaklar, Arnavutlar, Balkanlardakiler… yani 600 yıl sadece 400 çadırla mı kaldılar… ?
400 çadır çekirdek arkasından yoğun bir Türkmen göçü almış, fakat İran’ın orta Asya ile Anadolu arasına girmesi göçü engellemiş
Stockholm sendromu beynimizde……
zayıf güçlüyü taklit eder ve güçlünün başarısının arkasında onun kendisinden ustun olan bir noktası olduğunu düşünür. Bu nedenle onun gibi olmaya çalışır. Ülkemizdeki batılılaşma çalışması da aynı duygulardan beslenir
Güçlü zayıfın bu zaafından yararlanır ve kendi kültürünü empoze ederek orada kalıcı olmanın yollarını açar…
Ama günümüz emperyalist devletler, yaptıkları emperyalizmi masum göstermek için biz size aslında medeniyet getirdik, biz olmasaydık şimdi mağaralarda yaşıyordunuz diyerek durumu kabul etmelerini sağlarlar.
Emevi iktidarı gibi güçler de yönetimlerinin Allah’ın bir iradesi olduğunu, bir kader olduğunu ve buna karşı çıkmanın Allah’ın iradesine karşı çıkmak anlamına geldiği propagandası yaparak ayakta kalmaya çalışırlar..
Stockholm sendromu teorine katılıyorum aslında fakat karşı çıktığım nokta… emperyalistlerin bunu sevimli göstermesi… yoksa bize tarih ilminde medeniyetlerin üç yolla ilerlediği öğretilmişti. Savaş, istila ve göç…
zayıf güçlüyü taklit eder ve güçlünün başarısının arkasında onun kendisinden ustun olan bir noktası olduğunu düşünür. Bu nedenle onun gibi olmaya çalışır. Ülkemizdeki batılılaşma çalışması da aynı duygulardan beslenir
Güçlü zayıfın bu zaafından yararlanır ve kendi kültürünü empoze ederek orada kalıcı olmanın yollarını açar…
Ama günümüz emperyalist devletler, yaptıkları emperyalizmi masum göstermek için biz size aslında medeniyet getirdik, biz olmasaydık şimdi mağaralarda yaşıyordunuz diyerek durumu kabul etmelerini sağlarlar.
Emevi iktidarı gibi güçler de yönetimlerinin Allah’ın bir iradesi olduğunu, bir kader olduğunu ve buna karşı çıkmanın Allah’ın iradesine karşı çıkmak anlamına geldiği propagandası yaparak ayakta kalmaya çalışırlar..
Stockholm sendromu teorine katılıyorum aslında fakat karşı çıktığım nokta… emperyalistlerin bunu sevimli göstermesi… yoksa bize tarih ilminde medeniyetlerin üç yolla ilerlediği öğretilmişti. Savaş, istila ve göç…
İbrahim Halil ER