Bir zamanlar aynı adda bir kitap okumuştum.
Dünya haber, medya Yahudilerin veya onların kuklalarının elinde olduğunu, tüm dünyayı istediği gibi yönlendirdiğini, haklıyı haksız, haksızı haklı gösterdiğini delilleriyle anlatmıştı.
Son Gazze olayında bunu açık bir şekilde gözlemledim. Benim sayfamda bile bazı arkadaşlar İsrail ağzıyla konuşmaya başladıklarını müşahede ediyorum. Çünkü onlar İsrail’in süzgecinden geçen medya tarafından yönlendirilmektedirler.
Tüm basın, haberleşme, ajanslar. televizyon, sinema ve medya Yahudi kontrolünde. Müslümanları kötü gösteren haberlere hemen inanmamak gerekir. Bu haberleri Müslüman kanallar ve medya yayınlasa bile hemen inanmamak gerekir. Çünkü onların haber aldıkları ajanslar veya kanalların hepsi Yahudilerin kontrolünde.
Yahudilerin güçlü oldukları iki önemli sektör var
1. Medya-Basın-Yayın-Sinema-Hollywood, televizyon vs…
2. Ekonomi ve Finans sektörü…
Medya ile insanların zihnini esir alırken, finans sektörleriyle de devletleri ve insanların midelerini esir almakta, istedikleri ülkede piyasa, merkez bankası, faiz lobisi veya spekülasyonlar çıkararak kargaşaya neden olmakta, iktidarları devirebilmektedir.
Kitabın yazarı Edward Said kitap hakkında şunları söylemiştir: “Kitap, İslam dünyası, Araplar ve Doğu ile Batı, Fransa, İngiltere ve özellikle ABD arasındaki ilişkileri tahlil etmeye çalıştığım bir dizi kitabın üçüncü ve sonuncusuydu.”
Kitabın konusu tamamıyla günceldir. Batılı olmayan bir dünyaya ilişkin gerçeklerin, Batı’daki bilgi oluşum mekanizmaları ve iletişim araçları tarafından nasıl biçimlendiğini ve nasıl gerçek kimliklerinden soyularak sunulduklarını anlatır.”
2000 Yılının ortalarında İsrail ordusu, işgal ettiği Güney Lübnan’dan çekildi. Bölgeye Hizbullah militanları yerleşti. Bununla birlikte yine 2000 yılının Mayıs-Haziran aylarında Türkiye ve Batı medyasında İran’ın uluslararası terörizmi desteklediği ve doğrudan uyguladığı şeklinde iddialar yoğunlaştı. Yani tüm dünyanın ilgisi tekrar Ortadoğu’da odaklanmış durumda. Edward Said’in 1981’de yazmış olduğu “Haberlerin ağında İslam”, bu iddiaları değerlenirmesi ve kaynağını göstermesi açısından güncelliğini korumaktadır.
İbrahim Halil ER