Halkın yastık altındaki zor zamanlar için saklanmış paralarını ekonomiye katmak için hamasi gerekçeler yerine sağlam projeler üretilmelidir.
Yani, insanlar bu dolar ve altınlarını bozup Liraya çevirip yeniden yastık altına koyup, zamanla erimesini tavsiye etmek yerine somut öneriler sunulmalıdır.
Benim sunacağım teklif şöyledir:
Devlet; yol, köprü, hastahane ve diğer yatırımlarını hisselere bölüp bu hisseleri vatandaşa arz etmeli, böylece insanlarımız hem paralarını yatırıma çevirmiş, hem ekonomiye kazandırmış ve hem de kar etmiş olacaklardır.
Bu yollar ve köprülerden bir kaç zenginin yolcu garantili durumu yerine vatandaş kazanacak, ayrıca ekonomiye yük getiren bu yolcu garanti durumu da iptal edilecektir.
Yani yatırımlarımızdaki garanti durumu iptal edilip, gerçek değeri hesaplanıp yatırımcının eline verilmeli, kaynaklarımız halkın hizmetine sunulmalıdır.
Bu sayede hem halk ile devlet bütünleşmiş, hem kayıt dışı servet ekonomiye kazandırılmış ve hem de halkımız kazanmış olur. Devlet de bu sayede kendisini kemiren bir asalaktan kurtulduğu gibi, sıcak paraya da kavuşmuş olur. Bu kaynaklardan gelen gelirler de bir sonraki ekonomik krizde kullanılmak üzere tekrar yastık banka yatırılır 🙂
Uyarı
Bu arada yöneticilerin ve ileri gelenlerin bu konuda örnek olmalarını bekliyoruz. Önce zenginler, siyasiler, yöneticiler ve ileri gelenler bankalardaki, kurumlarındaki ve kasalarındaki dolarları çıkarmalıdırlar.
EK
Dolara karşı tek dayanağımız “Allah” diyoruz. O halde bir an önce Allah’ın da bize yardım etmesi için onun hoşlanmadığı
-Kumar
-Zina
ve Kadem’in aileyi ifsat çalışmalarını durdurmalıyız.
Unutmayın ki Allah’ın yardımı ancak kendimizi tezkiye etmemizle gelir.
Şerh
Tabi ki bu arada sebeplere de sarılmalı ve gerekli ekonomik/siyasi önlemler almalıyız.
Halka düşen de israftan kaçınmadır. Tabi ki devletin yaptığı israfları da acilen terk etmesi gerekir ki bu konuyu başka bir yazıda yazmıştık. Ayrıca dolar endeksli ödemelerin de bir an önce tl’ye çevrilmesi gerekir.
Dipnot
Bir diğer önlem de dışa bağımlı olmaktan kurtulmalıyız. Yani öyle yüksek teknoloji üretmeye de gerek yok. En çok kullandığımız ve dışarıdan aldığımız kalemleri tespit edip en kısa zamanda biz üretmeliyiz.
Tarım için de genel bir seferberlik ilan edilip ekilmeyen arazilere buğday ve buna benzer ürünler ekilmelidir.
İhtiyaç duyduğumuz insan gücü olarak da Suriyelilerden faydalanabiliriz. Böylece Suriyelilerin ekonomimize yük olma yerine katkı sağlamasını da gerçekleştirmiş oluruz.
Hayvancılığı da geliştirecek büyük çiftlikler ve kooperatifler kurulmalıdır.
Çiftçiliği cazip hale getirmek için aradaki simsarları çıkarıp doğrudan devletin ürün almasını ve bir tarım borsasını kurabiliriz. Yani şu anki imkanlarımızla bile kendimize yeter hale gelebiliriz.
İbrahim Halil ER