Hikmetin genel tanımı; eşya hakkında bilgi edinme gücü demektir.
İslam mutasavvufları, ahlaki erdemin yücelmesinin hikmetle yani bilgi ile sağlanacağını savunurlar ve bu nedenle hikmet öğretisi üzerinde çok dururlar.
Kişinin iyi olması bilgisini ve hikmetini de geliştirirken, inanma da kişiye bir tür basiret yeteneğini kazandıracaktır.
Aslında düşünme melekesi olmadan erdemli olunmaz. Bu nedenle düşünme/hikmet melekesini islam alimleri ifrat ve tefrit noktasında ikiye ayırırlar.
1. Hikmetin azlığı; hikmetin/düşünmenin azlığı ahmaklığa yani aptallığa yol açar. Ahmaklık kişinin ahlaki gelişimini engeller. Çünkü iyi olabilmek içinin iyinin ne olduğunu bilmek gerekir.
2. Hikmetin fazlalığı; yani düşünmenin fazlalığı da kurnazlığa ve hilekarlığa neden olur.
Görüldüğü gibi ifrad ve tefrit yani aşırılık iki yönlüdür ve ikisi de aslında istenmeyen bir erdemsizlik örneğidir. Bu nedenle islam alimleri orta yolu (sıratı mustakimi) hep önermişlerdir.
Burada hikmet cehaletin zıddı olarak kullanılmışken felsefedeki anlamdan biraz farklılık arz etmektedir. Bunun en temel yönü kişinin kendisinin insan olduğunun farkında olması ve bu bilgi ile eylemde bulunmasıdır.
Hikmet erdemine bağlı erdemler de şunlardır: Zeka, çabuk anlama, zihin açıklığı, kolay öğrenme, iyi düşünme, ezberleme, hatırlama’dır.
hikmet cehalet ilişkisi de şu şekildedir: Kişide idrak gücü düşük olursa cehalet gerçekleşir. Fakat idrak gücü itikal/orta seviyede olursa hikmet ortaya çıkar. Bu özellik çok olursa kurnazlığa, az olursa ahmaklığa yol açar.
Hikmetin aşırılığını biraz daha açalım:
1. Araştırmada sınır aşıp tartışma ve anlatımda mübalağaya yönelir.
2.Soyut konularda duyularla hükmetmeye başlar. Bunlar; şeytana itaat, vehim, vesvesedir. Bu durum akıl ve düşüncenin atıl kalmasının sonucudur.
3. Kişi, olayların bireysel boyutunu gördüğünde (tikel) hilekarlık, kurnazlık ve kötülük oluşur.
4. Kişi olayı bütün olarak gördüğünde (tümel) deha ortaya çıkar.
5. Hikmetin eksikliği dar kafalılığa ve bönlüğe de yol açar…
Kur’an hikmet için şöyle buyurmuştur: “Eğer Allah’ın senin üzerinde lütfu ve rahmeti olmasaydı onlardan bir grup seni saptırmayı düşünmüştü. Oysa onlar ancak kendilerini saptırmaktadırlar ve sana bir zarar dokunduramazlar. Allah sana Kitab’ı ve hikmeti indirdi ve daha önce bilmediklerini öğretti. Şüphesiz Allah’ın senin üzerindeki ihsanı pek büyüktür.” (Nisa 113)
İbrahim Halil ER