
Peygmaberimiz Hz. Hatice ile Evlendiğinde Hz. Hatice Gerçekten 40 Yaşında mıydı?
Geleneksel İslam tarihleri genelde bu rivayeti kabul etmekte Hz. Hatice’nin Resulullah (sav) ile evlendiğinde 40 yaşında olduğunu söylemektedir.
Fakat ben bu görüşü abartılı buluyorum. Zaten 40 ifadesi bile yaşın yuvarlatıldığını göstermektedir ki bazı kaynaklar da 37 olduğu bile söylemektedir.
Ayrıca, Resulullah (sav) ile evlenen Hz. Hatice bir rivayete göre 6, başka bir rivayete göre 7 çocuk doğurmuştur. 40’dan sonra bir kadının 7 çocuk doğurması imkansız olmasa da bir kadın için yorucudur.
Bu düşünce konuyu araştırmama sevk etti ve bu konuda İbn Sa’d’ın Tabakatında (İbn Sa‘d, VIII, 17) Hz. Hatice ile evlendiğinde, Hz. Hatice’nin 27 yaşında olduğuna dair bir rivayet ile karşılaştım. Gerçi, ortodoks görüşe aykırı olduğu için hemen zayıf diye nitelense de sonraki süreçlere ve yaşanan olaylara daha uygun düştüğü için bu görüşün kabul edilmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Bunu kabul ettiğimizde 25 yaşında olan Peygamberimizin 27 yaşında olan dul bir kadın ile evlenmesi yaş açısından normal kabul edilir.
Ayrıca, Mekke’nin zenginleri ve önemli ailelerinin güzelliğinin dillere destan olduğu bir kadın ile evlenmek istemeleriyle ilgili rivayetler de onun sanılanın aksine genç bir dul olduğu görüşünü kanıtlamaktadır.
ek
Peygamberimizin Hz. Hatice’den doğan çocukları
Peygamberimiz (a.s.)ın, Hz. Hatice´den, iki erkek, dört kız çocuğu doğdu.
Hz. Hatice´den ilk doğan erkek çocuğu, Hz. Kasım´dı ve Peygamberimiz (a.s.), ondan dolayı “Ebu´l-Kasım=Kasım´ın Babası” künyesini taşırdı,
Hz. Kasım yürüdüğü, iki yaşında bulunduğu sırada vefat etti.
Peygamberimiz Aleyhisseiamın bütün çocuklarının doğum ebesi, Safiyye binti Abdulmuttalib´in cariyesi Selma Hatundu.
Selma Hatun, Hz. Fâtıma´nın oğullarının da doğum ebesi idi.
Peygamberimiz Aleyhisseiamın, İslâm devrinde Hz. Hatice´den ikinci erkek çocuğu doğup, kendi sine Abdullah ismi verilmişti.
Hz. Abdullah, Tayyib ve Tahir diye de anılırdı. Bazı rivayetlerde Tayyib ve Tahir’in iki farklı çocuk olduğu da belirtilmektedir. İki farklı kişi olarak kabul edersek o zaman Hz. Hatice’den 7 çocuğu doğmuş olmaktadır.
Peygamberimiz Aleyhisseiamın oğlu Hz. Kasım´dan sonra Hz. Hatice´den ilk doğan kızı, Hz. Zeyneb idi.
Hz. Zeyneb Peygamberimiz Aleyhisseiamın kızlarının en büyüğü idi. Hz. Zeyneb doğduğu zaman, Peygamberimiz (a.s.) otuz yaşında bulunuyordu.
Peygamberimiz Aleyhisseiamın, Hz. Zeyneb´den sonra, kızı Hz. Rukayye (Rukiyye) doğdu. Hz. Rukayye doğduğu zaman, Peygamberimiz (a.s.) otuzüç yaşında idi.
Hz. Rukayye´den sonra, Hz. Ümmü Külsûm doğdu.
Hz. Ümmü Külsûm´dan sonra, Hz. Fâtıma doğdu.
Hz. Fâtıma´nın doğumu, Kureyşlilerin Kabe´yi yeniden yaptıkları yıla rasflar.
Bu da, Peygamberimiz (a.s.)a Peygamberlik gelmeden beş yıl önce olup o zaman Peygamberimiz (a.s.) otuzbeş yaşında bulunuyordu.
KAYNAK
Dayandığım delilin Arapça orjinal metnini ekliyorum. Arapça olmasassa inandırıcı olmuyor ya…
أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ:
كَانَتْ خَدِيجَةُ يَوْمَ تَزَوَّجَهَا رَسُولُ اللَّهِ – صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ – ابْنَةَ ثَمَانٍ وَعِشْرِينَ سَنَةً ومهرها اثنتي عَشْرَةَ أُوقِيَّةً. وَكَذَلِكَ كَانَتْ مُهُورُ نِسَائِهِ.
الكتاب: الطبقات الكبرى
المؤلف: أبو عبد الله محمد بن سعد بن منيع الهاشمي بالولاء، البصري، البغدادي المعروف بابن سعد (المتوفى: 230هـ)
تحقيق: محمد عبد القادر عطا
الناشر: دار الكتب العلمية – بيروت
الطبعة: الأولى، 1410 هـ – 1990 م
عدد الأجزاء: 8
Türkçesi: Bize Hişam b. Muhammed b. es-Saib haber verdi. O babasından, o Ebu Salih’ten, o da İbn Abbas’tan şöyle dediğini rivayet etti:
Hadice, Peygamber ile evlendiği sırada yirmi sekiz yaşında idi. Mihr olarak da on iki ukiyye verdi. Diğer hanımlarının mihri de bu şekilde idi.
Kaynak. İbn Sa’d, Tabakatul Kübra. c.8. s. 13
ZORUNLU AÇIKLAMA
Bu yazıma nedense çok tepki geldi. Yorumlardan da görebilirsiniz. Ben doğrusunu isterseniz bu tepkileri anlamadım. Burada Resulullah (sav)’in ezvacını eleştirmedim, sadece kaynaklarda gördüğüm farklı bir rivayeti burada zikrettim ve onu daha mantıklı bulduğumu beyan ettim.
Yani konu ne imani bir mesele ve ne de akaide tealluk eden bir mesele, tamamen tarihi bir mesele.
Birisi tutturmuş yaşı 40 olsa ne olur olmasa ne olur? bumu meselemiz? diyor. Doğrudur, diğer alimlerimiz de böyle düşünseydi bugünkü bilim ve teknoloji olmazdı. Newton elma kafasına düştüğünde alıp yeseydi hiç bir sorunumuz kalmazdı. Ebu Hanife, ilmin haysiyetini korumak yerine Halife’nin her dediğine bir kılıf bulsaydı zindanda ölmezdi. Ya da Ahmed b. Hanbel halkulkur’an meselesinde bana ne, benim derdim değil hem öyle de olur böyle de olur, insanlar istediği gibi düşünebilir deseydi şimdi farklı yerde olurduk… Yani niye bu kadar ilim adamı kendine iş edindi ki? Sıradan insan gibi düşünmeyip hayatın keyfini yaşasaydı güzel olurdu değil mi? Hatta hz. İbrahim Ayın ve güneş’in yaradılışını sorgulamak yerine diğer insanlar gibi baksaydı ne olurdu?
ilmi araştırma ve sorgulama yapmadıkları gibi, araştıran ve sorgulayanları da zincirlemeye çalışıyorlar… Bereket versin bunlar daha başlangıç… eskiden her yazdığımız yazıdan sonra kapıya bakar, polisin gelmesini beklerdik. Bu da bir şey…
Kimi de bu kadar sorun varken bu konuyla mı uğraşacağız diyor?
İyi de siz de diğer sorunları çözün… Ben araştırmacıyım, ilimle iştigal ediyorum, kaynaklarda rastladığım ilginç bir bilgiyi konuyla ilgilenenlerle paylaşıyorum. Beğenmeyen okumaz, ilgilenen okur…
Benim de ilgiyle takip ettiğim kişiler var ama onların her yazılarını da okumuyorum. Yazılar bana hitap ediyorsa okuyorum, hitap etmiyorsa okumuyorum ama onlara da niye bu konuları yazıyorsun diye dayatmada bulunmuyorum. Çünkü bu onların tercihi, ilgi alanlarıdır. Belki de konuyla ilgili bir kitap okumuştur ve ilginç gördüğü noktaları paylaşmıştır… Benim için ilginç olmayabilir hatta lüzumsuz olabilir ama başka birisi için ilginç olabilir. Ben ilgi duymadığım için okumam, benim yazılarımı da ilgilerini çekmezse okumaz, ilgilerini çekenleri okurlar ama fırça atmaya kalkışmak, küsmek ne derece doğru?
Yani ben şimdi bu konuyu yazmasam gidip devlet mi kuracağım?
Bayanların özellikle çocuk doğurma olayına takılmasını anlıyorum, çünkü bu onların yaşadığı bir süreçtir… evet 50 yaştan sonra da çocuk doğurabilir bir kadın… Tabi bölgelerin menapoz durumunu bilmiyorum ama benim bildiğim Araplar kız veya erkek olsun, ergen oldular mı hemen evlendirirlerdi. Yani hz. Hatice iki evlilik yaşıyor ve bu kişilerden sadece 3 çocuk yapıyor. Bu durum aslında evliliklerin uzun sürmediğini de gösterir. Ergenlikten sonra evlenirse 28 yaşında olması bana mantıklı geliyor. Bizim insanlarımız olayları sorgulamıyorlar ve bu durumda müsteşriklerin/oryantalistlerin saldırıları karşısında bocalıyorlar. Beni takip edenler Resulullah (sav)’in aile hayatını özellikle takip ettiğimi bilirler. Çünkü örnek tablolar vardır… Ayrıca Siret ile ilgili kitap çalışması yapıyorum…
Peygamberimizin Eğitim Metodu
Hz. Muhammed (sav)’in Mektupları ve Diplomasi
konusunda kitap yazdım.
Şimdi elimde Bir ordu komutanı olarak hz. Muhammed (sav) çalışması var. Daha sonra Aile hayatı ile ilgili bir kitap yazmayı düşünüyorum. Yani bu eksende tabi ki araştırıyorum.
Niye bu konuları yazıyorsun? diyorlar
Sahi niye ben araştırıyorum, okuyorum ve yazıyorum ki?
Bir çok kişi devleti soyarken, birilerinin arkasında yalakalık yapıp makamları kaparken, rüşvet ve yolsuzluk yaparken, ya da kadın peşinde koşarken ben niye zamanımı ilmi konulara ve araştırmalara ayırıyorum ki?
Haklılar…
Neyse…
Birisi de tutmuş, bu kadar yıldır kimsenin bilmediğini sen nasıl bilirsin vahiy mi geliyor yoksa keşif mi geliyor sana diyor? Arkadaş da haklı, yıllarca onlara ilim diye hep ezbercilik anlatılmış, araştırmacılık anlatılmamış, bir şey nasıl araştırılır? nasıl elde edilir öğretilmemiş, farklı bir şey olunca tabi ki şaşırıyor…
İyi de ben araştırıyorum ve bu konudaki iddiamı en azından bir delile dayandırıyorum, kendi kafamdan atmıyorum ki…
Dayandığım delilin Arapça orjinal metnini ekliyorum. Arapça olmassa inandırıcı olmuyor ya…
أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ:
كَانَتْ خَدِيجَةُ يَوْمَ تَزَوَّجَهَا رَسُولُ اللَّهِ – صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ – ابْنَةَ ثَمَانٍ وَعِشْرِينَ سَنَةً ومهرها اثنتي عَشْرَةَ أُوقِيَّةً. وَكَذَلِكَ كَانَتْ مُهُورُ نِسَائِهِ.
الكتاب: الطبقات الكبرى
المؤلف: أبو عبد الله محمد بن سعد بن منيع الهاشمي بالولاء، البصري، البغدادي المعروف بابن سعد (المتوفى: 230هـ)
تحقيق: محمد عبد القادر عطا
الناشر: دار الكتب العلمية – بيروت
الطبعة: الأولى، 1410 هـ – 1990 م
عدد الأجزاء: 8
Türkçesi: Bize Hişam b. Muhammed b. es-Saib haber verdi. O babasından, o Ebu Salih’ten, o da İbn Abbas’tan şöyle dediğini rivayet etti:
Hadice, Peygamber ile evlendiği sırada yirmi sekiz yaşında idi. Mihr olarak da on iki ukiyye verdi. Diğer hanımlarının mihri de bu şekilde idi.
Kaynak. İbn Sa’d, Tabakatul Kübra. c.8. s. 13
İbrahim Halil ER