Ebu Ubeyde’nin, aralarında Dırar ile Ebu Cendel b. Şehrin de bulunduğu Müslümanlardan bir grup insanın içki içtiklerinden söz eden mektubu Hz. Ömer’e bu yıl gelmişti. Ebu Ubeyde, mektubunda şöyle diyordu:
“Biz, bu adamlara sorduğumuzda tevbe ettiler ve: “Bize seçim hakkı verildi, biz de seçimde bulunduk.” diye cevap verdiler (Yani içkiyi yasaklayan ayetin sonunda Cenâb-ı Allah, Müslümanlara hitaben:”Artık bundan vazgeçersiniz değil mi? diye sorarak güya onlara bir seçim hakkı vermiş ve onlar içki içmeye son vermeyerek bu seçim hakkını kullandıklarını beyan etmişlerdi.). Daha sonra Ebu Ubeyde:”Siz içki içmeye son vermeyecek misiniz?” diye sormuş, ama içkinin yasakîığım kesin bir ifadeyle belirtmemişti. Hz. Ömer de Müslümanları topladı. Onlar, bu içki içenlerin görüşleri hilafına icma ettiler. Ayet-i kerimedeki: “Artık siz bundan vazgeçtiniz değil mi?” ifadesinin; “Siz buna son verin.” anlamına geldiğini ve içki içen bu kişilerin seksen sopayla cezalandırılmasının gerektiği kararına varıp icma yaptılar. Hatta ayeti bu şekilde tevil etmeyip içki içmeye devam eden kimselerin öldürülmesi kararına vardılar.
Hz. Ömer de bu kararı Ebu Ubeyde’ye bildiren bir mektup gönderdi ve mektubunda şu talimatı verdi: “Onları çağır ve içkinin hükmünü onlara sor. Eğer helal olduğunu söylerlerse onları öldür. Haram olduğunu söylerlerse -içki içtiklerinden ötürü- onlara seksen değnek vurarak cezalandır.”
Ebu Ubeyde, içki içenleri çağırıp sordu. Onlar da içki içmenin haram olduğunu itiraf ettiler ve yanlış tevilde bulunarak içki içmeye devam ettiklerine pişman oldular. Kendilerine seksen değneklik içki içme haddi tatbik edildi. Ebu Ubeyde de bunu bir mektupla Hz. Ömer’e bildirdi ve bu hususta Ebu Cendel’e mektup yazıp durumu bildirmesini talep etti. Hz. Ömer de bu hususta Ebu Cendel’e şöyle bir mektup yazıp gönderdi: “Ömer’den Ebu Cendel’e. Kuşkusuz Cenâb-ı Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Ama bundan başka günahları dilediği kimseye bağışlar. Tevbe et, başım kaldır. Ortaya çık, ümidini kesme, zira yüce Allah, buyuruyor ki:
“De ki: Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah, günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir.” (ez-Zümer, 53.)
Hz.Ömer, halka şöyle bir mektup gönderdi: “Kendi nefsinize bakın. Dinin hükümlerim değiştirmek isteyenlere hep birlikte karşı koyun. Kimseyi ayıplamayın. Aksi takdirde aranızda bela ve musibet yaygınlaşır.”
İbn Kesîr, El Bıdaye Ve’n-Nihaye, Çağrı Yayınları: 7/148-154.
İbrahim Halil ER
HZ. ÖMER’İN VALİLERİNDEN İSTEDİKLERİ
Hz. Ömer, bir yere bir vali atadığı zaman ona bir ahidname yazar ve Muhacirlerden bir grubu ona karşı şahid tutar:
beygire binmemesini,
halis buğday ekmeğini yememesini,
ince dokunmuş kumaşlar giymemesini
ihtiyaç sahiplerine karşı kapısını kapalı tutmamasını
şart koşardı. Eğer bu şartlara riayet etmezse valiyi cezalandırırdı.
Anlatıldığına göre bir adam, Hz. Ömer’le konuştuğu zaman ona bir yada iki kelime yalan söylerse
Hz. Ömer ona: “Şu ve şu kelimeyi sözünden çıkar. Bunları söyleme” der,
adam da ona şöyle cevap verirdi: “Allah’a yemin ederim ki, söylemememi emrettiğinden başka sana söylediğim her söz gerçektir.”
İbrahim halil er