SORU:
Hocam Sahih hadisin mezhepteki hükme ters olması durumunda kişi ne yapmalıdır?
CEVAP
Bütün bunlar alimler için geçerli kurallardır. Yani aslında içtihat kapısı kapanmadı. İhtiyaç duyuldukça kullanılabilir. Hadisle amel edebilmek için ilim sahibi olmak, mezhepleri bilmek, Arapçaya ve Kur’an’a hakim olmak, usulu fıkıh ve usulu hadisi bilmek, hadisteki illetleri, nasih ve mensuhu bilmek gibi bir çok bilgi gerekiyor. Bütün bu donanımlara sahip bir alim zaten bilgisini dikkate alacaktır.
SORU
Hocam evet o durumda ise zaten kendi ictihadıyla amel eder, ama bazı kitaplarda diyor ki eğer kişi bu donanıma sahip değilse araştırır, mezhebinin delili kendisini tatmin etmezse bakar ve o hadisle amel eden başka bir imam varsa onunla amel eder, bu mezhebini terk etmesi için bu durumda onun için özür olur..
CEVAP: Yine bir ilmi birikim gerekiyor. Yani mezhebini bilecek. Mezhebinin olayla ilgili delillerini bilecek. Çok büyük bir alim olmasa bile yine de bir bilgi birikimi gerekiyor. Yani ehli tercih seviyesine ulaşmış olması gerekir.
Bunu bütün insanlara tavsiye etsek insanlara zorluk çıkarmış oluruz. İnsanlar zihinlerini kendi uzmanlık alanlarına yöneltmek yerine temel konuları araştırmaya harcar ki bu da Müslümanların zihni birikimlerinin boşa harcaması anlamına gelir. Halbuki her işte olduğu gibi dini ilimlerde de uzmanlar, alimler olur. Sahabe zamanında bile dini konularda bilgili olup diğer sahabelerin gelip kendisinden soru sorduğu ve onun cevabına göre hareket ettiği sahabeler vardı.
Biz kıyamete kadar sürekli abdest-namaz ahkamıyla mı uğracağız?
Bu mesele çözülmüş, Müslümanlar bu dosyayı kapatmıştır. İhtiyacımız durumunda ilgili dosyayı dolaptan çıkarıp bakmamız yeterlidir. Günümüzün yeni sorunlarına karşı Müslümanlar içtihat yapmalıdırlar. Devlet yönetimi, ekonomi, teknoloji, sosyoloji, felsefe, psikoloji konularında İslam’ın görüşünü ortaya koymalılar…
İçtihatlarda uzlaşı önemli değildir. Önemli olan içtihat yapmaktır. Yani beyin eforu sarf etmek ve görüş ortaya koymaktır. Görüşlerin çeşitliliği fikirsel zenginliği gösterir. Birçok görüşün ortaya çıkması, daha sonra ortaya çıkacak olan büyük bir görüşün doğum sancıları da olabilir.
Soru: Müçtehidler kimlerdir?
Cevap: Müçtehidler gruplara ayrılır. Mutlak müçtehid (bunlar mezhep imamlarıdır. günümüzde bu anlamda bir müçtehid yok) mezhepte müçtehid, ehli tercih, belli konularda müçtehid, fetva ehli gibi gruplara ayrılır. Mezhepte müçtehid sayısı azda olsa vardır. Fakat bunlar eski konuları ısıtıp ısıtıp önümüze süren kişiler değildir. Müçtehitler döneminde olmayan konuları veya o dönemde olup da günümüzden farklı olan konularla ilgili görüş bildirirler.
Soru: Mezheplerin içtihad konusundaki yaklaşımı nasıl olmuştur?
Cevap: Mezhepler günümüze gelinceye kadar birçok alimin elinden geçti. Yani bugün Hanefi veya şafi mezhebi sadece kurucu imamların görüşüyle değil, sonradan gelen alimlerin görüşüyle de şekillendi. Onların yanlış, eksik veya değinmedikleri konularda görüş bildirdiler, düzelttiler, yorumladılar, günümüze uyarladılar, usulünü ortaya koydular.
Mezhep imamlarının görmemiş olduğu bir delil varsa ve eğer imamın görüşü bu kesin delile aykırıysa düzelttiler. Ama genelde imamlar eğer sahih bir hadisi görmemişlerse bile içtihatlarını Kur’anı esas alarak yaptıklarından çok az hadise aykırı olmuştur. Aykırı olan konular daha çok uygulama ve ibadetlerin şekli yönünden olmuştur.
Soru: Günümüzde müçtehid var mı veya hangi konularla ilgilenmeli?
Cevap: Günümüzde alimler, günümüzün proplemlerine yönelik çözüm arayışları ortaya koymalıdırlar. Ekonomi, siyaset, uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukuk, uzay ve deniz hukuku, psikoloji, sosyoloji gibi konularda ictihatlar yapabilirler.
Çözümlenmiş meseleleri ısıtıp ısıtıp gündeme getirmek müslümanların zihni birikimlerini boşa yormaktır. Bugün ibadetlerle ilgili akla gelebilecek her konu tartışılmış ve cevabı verilmiştir. Bize düşen bu konulardaki arşivi incelemektir. Gücümüzü ve enerjimizi eski alimlerin çözmediği, bilmediği sorunlara yoğurmak daha faydalı olacaktır.
Soru: İçtihad kapısının açılması mezhepsizliğe yol açmaz mı?
Cevap: Öyle bir şey olmaz. Çünkü mezhepler mukallit için vardır. Müçtehidin başkasının içtihadına tabi olması ona caiz değildir. Mezhepsizlik tehlikesi cehaletten kaynaklanmaktadır. Yukarda da belirttim. Tartışılmış ve sonuca bağlanmış konuları sanki yeni bulmuşuz ve daha önce kimse bu konuyu tartışmamış gibi tartışmak sadece cehalettir. Bugün bir hukuki konuda bile karar verilirken daha önceki yargı içtihatlarına bakılır. Eğer sorunu çözerse eski içtihada göre mahkeme karar verir. Eğer sorunu çözmezse veya mahkeme yeni bir görüş ortaya koyacaksa bütün eski görüşleri yazar kendisine göre çürütür ve ardından kendi görüşlerini ortaya koyar. Müslümanların tartışılmış ve sonuca bağlanmış konularda eskilerin görüşlerini öğrenmeleri eğer karşı çıkıyorlarsa neden karşı çıktıklarını delilleriyle birlikte ortaya koymaları ve ardından kendi delillerini de söyleyerek kendi sonuçlarını ortaya koymaları gerekir. Yoksa bana göre şöyle, ya da öyle olmaz lafı ilmi değil, cahili bir laftır.
Bugün müslümanların bir devlet yönetimi için gerekli ekonomik doktrinler ortaya koyması gerekir. Arkadaşlar zekatla ilgili sorular soruyor. Bunları çözümleyecek bir ekonomik kuram ortaya koymamız gerekir. Sosyolojik, felsefik, psikolojik, siyaset, uluslararası ilişkiler kuramları geliştirmemiz gerekir. Bütün bunları yaparken referanslarımız kitap, sünnet, eski alimlerimizin çalışmaları ve tarihimiz olmalıdır.
Bizim içtihatdan kastımız, günümüze özgü yeni konular konusudur.
Güncel konularla ilgili müslümanlar çözüm üretmelidir. Onları da yukarda anlattım. Eski konularda, ameli konularda ve çözülmüş meselelerde taklid etmemiz bize büyük bir zaman kazandırmaktadır. Yoksa her konuyu, hadisi ve ayeti tek tek araştırmaya ömür yetmez. Binlerce yıllık birikim var ve bu birikimi yok saymak tarihten kopmaya ve köksüzlüğe götürür. Saldırıların amacı bizi geçmişimizden ve köklerimizden koparıp istedikleri şekilde manipüle etmektir.
Soru: Mezhep imamlarının görüşleri hadise aykırı olmuş mudur?
Cevap: Hadislerin sahihliği ile ilgili konularda mezhep imamlarının ortaya koyduğu kriter hadisçilerden farklı olabilmektedir. Mesela hanefiler haberi vahidi kabul etmede çok zor şartlar ortaya koyarlar. Bu nedenle bazen hadise aykırı gibi görünebilirler. Bu onların hadis kriteridir. Onların hadisçiliği ve usülü bilenmeden eleştirmek, sadece cehaletimizi ortaya koyar. Eğer eleştireceksek usül noktasında eleştirebiliriz. o zaman konuya hakimiyetimiz ortaya çıkar.
İbrahim Halil ER