Viyana yenilgisi ile ilgili Avusturyalıların yaptığı bir filim vizyona girmişti.
Biraz gururumuzu kırsa da aslında şöyle düşünmeliyiz: Biz ta onların kalbine kadar yolculuk yaptık ve korku saldık. Oraya kadar giden ordu nasıl bir orduydu ve hangi güçle biz tüm Avrupa’yı yüzyıllarca dize getirdik.
Bizim için Viyana önlerine kadar ulaşmış olmak da bir başarıdır. Bu nedenle ll. Viyana kuşatması bir yenilgi değildir.
Bununla yıllarca çocuklarımızı yenilgi psikolojisine sokmak yerine buraya kadar ulaşan bir milletin torunuyuz diye anlatmalı, yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır şuurunu vermeliyiz.
Biz yenilsek de aslında kazandık. Mağlup psikoloji değil, galip psikolojisini sürdürmeliyiz.
Adamlar haçlı ruhunu büyük bir gururla taşırken (ASLINDA HAÇLI SEFERLERİNDE ONLARI DEFALARCA YENDİK) biz neden ilayı kelimetullah ve kızıl elma ruhundan mağlup ve yenik psikozuna dönüyoruz.
Burada da bir yönlendirme var. Utanacak bir durum yok. Kazanmak kadar kaybetmek de vardır. Ayrıca biz burada kaybetmedik.
Oraya kadar ulaşıp adamların başkentini kuşatıp krallarını kaçırmış olmak bile bizim için başlı başına bir zafer.
NOT
Biz genellikle yenilgilerimizi biraz fazla abartıyoruz.
Daha sonraki tüm süreçleri bir kaç başarısız olaya bağlama eğilimimiz var.
İkinci viyana kuşatması bir zaferdir.
Eğer savaşa götürdüğümüz askerler ve teknolojiyi incelediğimizde dehşet bir gücü ve öz güveni görürsünüz.
Kaleyi alamamış olmamız bir başarısızlık değildir bence. Orayı kuşatmamızdır asıl başarı.
İbrahim Halil ER