İlahiyat fakültelerinde yoğun bir felsefe dersinin verilmesini savununlar, aynı şekilde felsefe, sosyoloji, hukuk ve psikoloji fakültelerinde dini derslerin (fıkıh, islam tarihi, kelam, akaid) verilmesini hiç gündeme getirmezler.
Mesela Felsefe bölümlerinde islam felsefesi diye kısır bir ders verilirken bunu kelam (ontoloji), tasavvuf (etik) vb… şeklinde sınıflandırarak ve nüfuz ederek verilmez.
Hukuk fakültelerinde islam hukuku miş gibi verilirken koca bir müktesebat ve usul yok farz edilir. Tarih bölümlerinde bile islam tarihi, siyer, mezhepler tarihi bir dönemde geçiştirilir… Zaten mezhepler tarihi de verilmez… Edebiyat Fakültelerinde İslam edebiyatı diye bir ders yoktur bile… Psikoloji bölümünde tasavvuf ve nefsin katmanları anlatılmaz. Halbuki ilk psikologlar mutasavvıflardı…
Yani bizi biz yapan değerleri diğer bilim dalları içinde öğretmiyoruz bile… Peki nasıl geçmiş ile geleceği; doğu ile batıyı harmanlayan bir bilim öğreteceğiz? Doğu ve Batı’yı, Kendi Medeniyetimizi ve Moderniteyi bilen insanlar nasıl yetiştireceğiz?
Bilim adamı yetiştiriyoruz tarihinden, dininden, kültüründen habersiz…
Onlar, her şeyden anlayan bir din adamı modelini isterken, diğer sosyal branşlarda seküler/dinsiz bir anlayışı savunduklarının farkında bile değiller.
İbrahim Halil ER