Kime Gönderdi: İmam-ı Rabbani’nin Şeyh Ferit Buhari’ye gönderdiği mektup.
Konusu: Peygamber (sav)’in Allah’tan getirmiş olduğu her şey hiçbir delile ihtiyaç duymayacak kadar açıktır.
Bilmiş ol ki;
Allah’ın varlığı ve birliği ile Muhammed (sav)’in Peygamberliği ve Allah katından getirmiş olduğu hiçbir delile ihtiyaç duymayacak kadar açıktır. Ama bunu anlayabilmek için kuvvetli bir anlayışa (idrak) sahip olmak; düşük, adi afetlerden ve manevi hastalıklardan arınmış olmak gerekir.
Fakat incelemek ve düşünmek bu hastalığın tabiatında vardır ve kişide bu hastalığın ve felaketin olduğunu gösterir. Fakat kalp hastalığından kurtulup gözdeki perde kalkınca hakikatleri apaçık bir şekilde görür. Örneğin safrası bozuk olan birisi şekerin tadını alamıyor, nasıl bir şey olduğunu bilmiyor, ona şekerin tatlı olduğunu anlatmak, ispat etmek gerekiyor. Ama bu hastalıktan kurtulduğunda artık ona şekerin tatlı olduğunu ispat etmeye gerek yoktur. Hastalığından dolayı ona şekerin tatlı olduğunu ispat etmeye çalışmamız şekerin tatlılığına kusur getirmez.
Şaşı olan bir kişi karşısındakini iki görür. Onun karşısındakini iki görmesi ve bir olduğunu inkar etmesi onun için bir özürdür. Fakat onun iki olduğu söylemesi karşısındakinin iki olduğu anlamına gelmez. Bunun bir olduğunu ispat etmek de gerekmez.
Şu bir gerçektir ki delil getirerek inandırmak dar ve zor bir yoldur. Delil getirerek, fikir ve görüş belirterek gerçek bir imanı (yakini) elde etmek zordur. Bu nedenle kalbi hastalıklardan kurtararak yakin (gerçek) bir imanı elde edebiliriz. Bunun gibi şekerin tatlı olduğunu safra hastasına delilleriyle ispat etmek yerine bu hastalığı tedavi etmekle kişi şekerin tatlı olduğunu anlaması daha kolaydır. Safra hastası olan birisine nasıl şekerin tatlı olduğunu ispat edebiliriz ki; halbuki o şeker yedikçe ağzında acılık oluşmaktadır.
İşte bahsettiğim konuda da durum budur. Çünkü nefsi emmare şeriatın emirlerini inkar etmekte, şeriata ters gelen şeyleri istemektedir. Nefsi inkar ederken, insana ne kadar delil getirilirse getirilsin onu yakinen inandırmak zordur. Bundan dolayı nefis tezkiyesi yakinin gerçekleşmesi için şarttır. Ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır. “Muhakkak ki Allah’ın temizlediği kurtulmuş, azdırdığı kimse de hüsrana uğramıştır.” (Şems 9-10) Öyleyse deniz gibi geniş olan şeriatı ve temiz islam milletini (dinini) inkar eden şekerin tatlılığını inkar eden kişi gibidir.
Şairin dediği gibi;
Kuşluk vakti ufukta doğan güneşin ne zararı olur
Gözleri olmayan onun aydınlığını görmeyen köre.
Seyr-i sülük, nefis tezkiyesi ve kalbi temizlemenin amacı manevi belaları ve kalp hastalıklarını ortadan kaldırmak ve imanın hakikatını gerçekleştirmek içindir. Kur’an-ı Kerim’de işaret edildiği gibi; “kalplerinde hastalık vardır.” (Bakara 10) Bu hastalıklarla bulunan iman sadece görünüşte, surette imandır. Çünkü nefsi emmare onun istememesine rağmen ona hakimdir ve küfürde ısrarcıdır. Bu şekilde bir imana sahip olan, şekerin tadını olamayan safra hastası gibidir. Çünkü onun vicdanında inandığının aksi hakimdir ve onu yaşamaktadır. Gerçek anlamda yekini elde eden de safra hastalığını tedavi etmiş ve şekerin tadını almış kişi gibidir. Yani şeri ahkamları uygulama ve onları kabul etme ancak nefis tezkiyesi (temizlenmesi) ve mutmain (huzura ermiş ) olmasından sonra mümkündür.
Bu sayede imanın kısımlarından olan bu kısmın yok olup gitmesinden korunmuş olunur. Allah’u teala şöyle buyurmuştur: “Bilin ki Allah’ın velileri için hiçbir korku yoktur ve mahzun da olmayacaklardır.” (Yunus 62) Böyle bir imana sahip olanlar için büyük bir müjdedir.
Allah bizi böyle bir kamil ve hakiki imanla ümmi, Kureyşi olan nebisi (sav) hürmetine şereflendirsin.
İbrahim Halil ER
İMAM-I RABBANİ ASIRLAR ÖNCESİNDEN BUGÜNKÜ DURUMUMUZA YAZDIĞI MEKTUP
Bu mektûb da, mîr Sadr-ı Cihâna yazılmışdır. İslâmiyyeti yaymağa çalışmak lâzım olduğu bildirilmekdedir:
ALİMLER NİÇİN SEVİLİR
Allahü teâlâ, size selâmet versin! Âmîn. Âlimlerin iyiliği, milletin hepsine yayılır. Bunun için de, herkes onları sever. Çünki insanlar, kendilerine iyilik edenleri sever. Bu sevgi sebebi ile, onların ahlâkı ve âdetleri, herkese, iyilikden aldıkları paya göre bulaşır. Böylece, iyilikler, kötülükler, düzelme veyâ bozulma, başdan aşağı doğru yayılır.
İYİ İNSANLAR BAŞIMIZA GEÇTİĞİNDE BİZE DÜŞEN GÖREV
Belki de bunun için, (İnsanların dîni, başlarında bulunanların dinleri gibidir) buyurulmuşdur.
Geçen senelerde, başımıza gelen kötülükler, bu sözün doğru olduğunu göstermekdedir.
Şimdi iyi insanlar işbaşına geçdi. Alçakların dîne saldırmaları gevşedi.
Şimdi söz sâhibi olan, iş başında bulunan eli kalem tutan bütün müslimânların, elbirliği ile islâmiyyeti yaymağa çalışmaları lâzımdır. Önce yasak edilen farzları, unutdurulan ibâdetleri, tekrâr meydâna çıkarmalı, yayılan harâmları, ahlâksızlıkları yok etmelidir. Duracak zemân değildir. İşi gecikdirmekde fâide yokdur.
Bu gevşeklik karşısında, müslimânların yaralı kalbleri sızlamakdadır. Geçen senelerde müslimânlara yapılan baskılar, işkenceler, dahâ unutulmadı. Bunların yine hortlaması, canavarların kuzulara saldırmak ihtimâlleri, müslimânların uykusunu kaçırmakdadır. Söz sâhibleri, sünnet-i seniyyenin yayılmasında gevşek davranırsa, işbaşında olanların hepsi de, neme lâzım derler.
Birkaç günlük hayâtın kıymetini biliniz!
Eğer ipin ucunu elden kapdırırsanız, müslimânların başına kâfirlerin çullanmasına yol açarsınız. Sonra âh etmek işe yaramaz. Fârisî beyt tercemesi:
Elimden gideni, Süleymân kapdırsaydı,
hem Süleymân, hem peri, hem Ehrimen ağlarlardı.
İRŞAD
Müslimânlığın alâmetlerinden biri, imâm yetişdirmek ve bunlara câmi’lerde vazîfe vermekdir. Bu iş gevşemişdir. İslâm memleketlerinin büyüklerinden olan Serhend şehrinde kaç seneden beri bir müftî yokdu.
Bu düâcınızın mektûbunu getiren kâdî Yûsüfün dedeleri, tâ Serhend şehri yapılalıdanberi, burada kâdîlık yapmışlardır. Bunun için olan hükûmet senedleri yanındadır. Kendisi sâlih ve takvâ sâhibidir. Eğer uygun görürseniz, bu ehemmiyyetli vazîfeyi ona veriniz! Allahü teâlâ, bizi ve sizi islâmiyyetin doğru yolunda bulundursun! Âmîn.İMAM-I RABBANİ ASIRLAR ÖNCESİNDEN BUGÜNKÜ DURUMUMUZA YAZDIĞI MEKTUP
Bu mektûb da, mîr Sadr-ı Cihâna yazılmışdır. İslâmiyyeti yaymağa çalışmak lâzım olduğu bildirilmekdedir:
ALİMLER NİÇİN SEVİLİR
Allahü teâlâ, size selâmet versin! Âmîn. Âlimlerin iyiliği, milletin hepsine yayılır. Bunun için de, herkes onları sever. Çünki insanlar, kendilerine iyilik edenleri sever. Bu sevgi sebebi ile, onların ahlâkı ve âdetleri, herkese, iyilikden aldıkları paya göre bulaşır. Böylece, iyilikler, kötülükler, düzelme veyâ bozulma, başdan aşağı doğru yayılır.
İYİ İNSANLAR BAŞIMIZA GEÇTİĞİNDE BİZE DÜŞEN GÖREV
Belki de bunun için, (İnsanların dîni, başlarında bulunanların dinleri gibidir) buyurulmuşdur.
Geçen senelerde, başımıza gelen kötülükler, bu sözün doğru olduğunu göstermekdedir.
Şimdi iyi insanlar işbaşına geçdi. Alçakların dîne saldırmaları gevşedi.
Şimdi söz sâhibi olan, iş başında bulunan eli kalem tutan bütün müslimânların, elbirliği ile islâmiyyeti yaymağa çalışmaları lâzımdır. Önce yasak edilen farzları, unutdurulan ibâdetleri, tekrâr meydâna çıkarmalı, yayılan harâmları, ahlâksızlıkları yok etmelidir. Duracak zemân değildir. İşi gecikdirmekde fâide yokdur.
Bu gevşeklik karşısında, müslimânların yaralı kalbleri sızlamakdadır. Geçen senelerde müslimânlara yapılan baskılar, işkenceler, dahâ unutulmadı. Bunların yine hortlaması, canavarların kuzulara saldırmak ihtimâlleri, müslimânların uykusunu kaçırmakdadır. Söz sâhibleri, sünnet-i seniyyenin yayılmasında gevşek davranırsa, işbaşında olanların hepsi de, neme lâzım derler.
Birkaç günlük hayâtın kıymetini biliniz!
Eğer ipin ucunu elden kapdırırsanız, müslimânların başına kâfirlerin çullanmasına yol açarsınız. Sonra âh etmek işe yaramaz. Fârisî beyt tercemesi:
Elimden gideni, Süleymân kapdırsaydı,
hem Süleymân, hem peri, hem Ehrimen ağlarlardı.
İRŞAD
Müslimânlığın alâmetlerinden biri, imâm yetişdirmek ve bunlara câmi’lerde vazîfe vermekdir. Bu iş gevşemişdir. İslâm memleketlerinin büyüklerinden olan Serhend şehrinde kaç seneden beri bir müftî yokdu.
Bu düâcınızın mektûbunu getiren kâdî Yûsüfün dedeleri, tâ Serhend şehri yapılalıdanberi, burada kâdîlık yapmışlardır. Bunun için olan hükûmet senedleri yanındadır. Kendisi sâlih ve takvâ sâhibidir. Eğer uygun görürseniz, bu ehemmiyyetli vazîfeyi ona veriniz! Allahü teâlâ, bizi ve sizi islâmiyyetin doğru yolunda bulundursun! Âmîn.
İbrahim halil er