
İSTİKLAL MARŞIMIZIN ARMONİLENMESİNİ (NOTAYA UYARLANMASINI) BİR ERMENİ YAPTI
marşın armonilemesini (yani orkestraya uyarlanmasını) Edgar Manas isimli bir Ermeni vatandaşımız yaptı. Yani buradan Ermenilere hakaret ettiğim anlamı çıkmasın. Sadece bazı şeyleri daha iyi bilmek için söylüyorum. Yani bazıları Ermenilere kızarken onların notalarıyla söylediğimiz bir milli marşımız olduğunu görsünler istedim.
İSTİKLAL MARŞIMIZ NEDEN CENAZE MARŞI GİBİ?
Normalde bir istiklal yani bağımsızlık marşının tok, gür, hızlı ve heybetli olması gerekirken malesef cenaze marşı gibi çalıyor.
İşte bunun hikayesini de bizzat bestekarın ağzından (Zeki Üngör) dinleyelim.
“Sahibi’nin Sesi” stüdyosunda orkestra ile plağa çaldığımız zaman teknisyenler, bunun çok süratli bir marş olduğunu ve dolayısıyla plağın ancak yarısını doldurduğunu söylediler. Bu sebeple plağın aynı yüzüne bir marş daha çalmamızı rica ettiler. Ben böyle bir teklifi kabul edemezdim. O anda aklıma bir şey geldi: “Marşı biraz ağır çalalım, böylece plak dolar. Sonra çalınırken gramofon biraz hızlıya ayarlanır, olur biter” dedim. Bu fikir pek münasip görüldü ve dediğim gibi yapıldı. Fakat bilahare böyle bir fikir vermekle hata ettiğimizi anladım. Çünkü marş çalınırken gramofonun hızlıya ayarlanması icap ettiğini kim bilebilirdi?”
Görüldüğü gibi tam bir alaturka davranışla İstiklal Marşımızın en can alacak noktası; ritmi, ölü doğrulmuştu. Plak yayıldıktan sonra ağır ritim de hafızalara yerleşti.
Yani koca milli marşımızın bestesi bir plağın ön yüzünü doldurma düşüncesine kurban gitmiştir. Bir plağı doldurmak için bir milli marş feda edilmesinin ne önemi var? Koca milli marşımızın giriş müziği cenaze marşını andırmış ne önemi var? Bu beste, marştaki duygu ve coşkunluğu vermekten uzak olup tamamen bir cenaze marşı havasındadır.
Bunun günümüz bestekarları tarafından düzeltilmesi gerekir.
İbrahim Halil ER
İSTİKLAL MARŞINI DEĞİŞTİRME TEŞEBBÜSLERİ
Laik kesim bir islamcı şairin ve aynı zamanda islami temaların ağırlıklı olduğu bir milli marşı bir türlü benimsememişlerdir. Hatta günümüzde bir çok etkinlikte istiklal marşı yerine onuncu yıl marşını çalmaya bir anlamda istiklal marşı yerine ikame etmeye çalışmışlardır.
İstiklal marşının değiştirilmesi çalışması Atatürk zamanında iki defa teşebbüs edilmiştir. Sizlere 1925 yılında yeni bir istiklal marşı için açılan yarışma şartnamaseni sunacağım. Bu şartnameye baktığınızda hem dönemin atmosferini ve hem de onların istiklal marşının hangi özelliğinden rahatsız olduğunu göreceksiniz. Peki neden değişmedi? diye soracak olursanız Akif’in duası kabul oldu “Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın” yani onun çapında bir marş yazılamadı.
İşte Yarışmanın Şartnamesi
1925 yılına ait “Maarif Vekâleti Müsveddeliği” yazılı 4 sayfa üzerine Hars Müdürü Dr. Hamit Zübeyir Koşay tarafından tutulan el yazısı notlarda aşağıdaki hususlar maddeler halinde belirtilmiştir:
1. Devletçe makbul olunacak resmi marşın umum müsabaka suretiyle bestelenmesi hususunda heyet-i celilenin 19.05.1340 tarihli kararı muvakki tatbike konacağı cihetle, kararnamede meskut geçilen bazı hususatı istihzaha mecburiyet hasıl olmuştur.
a. Kabul olunacak devlet resmi marşının güftesi Millet Meclisi tarafından mazhar-ı takdir olan ‘İstiklal Marşı’nın aynı mıdır?
b. Akif Bey’in şiiri ‘medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ gibi gazetelerde kıyl-ü kali mucip olan ibarelerden ma ada, Türk kelimesini zikir hususunda kıtlık gösterir.
2. Akif Bey’in İstiklal Marşı, mücadele günlerinin bir hatırası olarak yaşamalı ve merasimlerde söylenmelidir. Fakat resmi devlet marşının güftesi:
a. Yüce Türk Milleti’nin metin gaye ile yürüdüğünü ifade etmeli,
b. Cumhuriyetten istidlal ettiğimiz manayı ifade etmeli,
c. Türk Milleti’ni saadete ulaştıranlara umum tarzda şükran ifade etmelidir.
Marş Şartnamesi
“ Devletçe kabul olunacak marşın umumî müsabaka suretiyle bestelenmesi hususunda Heyet-i Celîlenin19/5/340 tarihli kararı mevki-i tatbika konacağı cihetle Kararnamede meskût geçilen zîrdeki hususâtın istizâhına mecburiyet hâsıl olmuştur.
Kabul olunacak devlet marşının güftesi Millet Meclisi tarafından mazhar-ı takdir olan İstiklâl Marşı’nın aynı mıdır?
Âkif Bey’in şiiri “ Medeniyet dediğin dişleri sırıtan bir canavar ilah” gibi gazetelerde kıyl ü kali mucib olan ifadelerden maada Türk kelimesini zikir hususunda kıtlık gösterir.
Âkif Bey’in İstiklâl Marşı mücadele günlerinden bir hatırası olarak yaşamalı ve merasimlerde söylenmelidir fakat bir resmi devlet marşının güftesi
Yüce Türk Milletinin medeni gaye ile yürüdüğünü
Cumhuriyetin istidlâl ittiğimiz manayı
3- Merasimlerde ayakta kalacak zevatın fazla yorulmaması bâis-i icab ittiği cihetle millî marşın nihayet 8-10 mısradan fazla olmamalıdır, bunlardan 5-6;9-10 uncu satırlar nakarat olabilir.
4- Milli Marş güftesinin vakûr bestesinin de güfteye uyacak surette vakûr aynı zamanda ümit saçacak surette neşeli ve tasannulardan (yapmacıklık) ayrı olması lazımdır.
5- Âkif Bey’in Marşı İstiklâl Marşı olarak kalacağı cihetle resmi devlet marşının güftesinin tayini içün bir müsabaka yapılması icap eder. Bu müsabakadan kabul olunan eser
Heyet-i Celilenin 19/5/340 tarihli kararı mucibince umumi müsabakaya arz olunur.
Heyet-i Celilenin 19/5/340 tarihli kararında umumî müsabakada ecnebi bestekârlarına
Verilecek mükâfat miktarı ve mükâfatın hangi fasıldan verileceği tasrih edilmiş değildir.
“Baş Vekâlet-i Celîliye” başlıklı ikinci belgenin içeriği şöyledir:
1925 yılına ait Maarif Vekaleti Müsveddeliği yazılı 4 sayfa üzerine Hars Müdürü Dr. Hamit Zübeyir Koşay tarafından tutulan el yazısı notlarda aşağıdaki hususlar maddeler halinde belirtilmiştir:
“Devletçe kabul olacak resmi marşın umumî müsabaka suretiyle bestelenmesi hususunda Heyet-i Celilenin ol babtaki kararının mevki-i tatbika konabilmesi içün Kararname-i âlide meskût geçilen zirdeki hususâtın istizahına (sorgulama, açık bilgi isteme) mecburiyet hâsıl olmuştur.
Kabul olunan resmi devlet marşının güftesi Büyük Millet Meclisi tarafından mazhar-ı kabul olan İstiklâl Marşının aynı mıdır?
Âkif Bey’in şiirinde “ medeniyet değdin tek dişi kalmış canavar “gibi gazetelerde kıyl ü kali mucib olan ibarelerden ma’ada Türklüğe sembol olacak bir marşta Türk kelimesi bir defa olarak geçmez.
Âkif Bey’in İstiklâl Marşı mücadele günlerinin bir hatırası olarak yaşamalı, merasimlerde ve mekteplerde söylenmelidir. Fakat devlet marşının güftesi yüce Türk milletinin medenî gaye ile yürüdüğünü, Cumhuriyete istidlâl ettiğimiz manayı ve Türk milletini saadete ulaştıranlara umumî tarzda şükran ifade etmelidir.
Merasimlerde ayakta kalacak zevatın fazla yorulmamasını temin icap ettiği cihetle Millî Marş nihayet sekiz on mısradan fazla olmamalıdır. Bunlardan 5-6, 9-10 uncu satırlar nakarat olabilir.
Milli marş güfte ve bestesinin vakur aynı zamanda ümit saçacak surette neşeli olması lazımdır.
Akif Bey’in marşı İstiklâl Marşı olarak kalacağı cihetle resmi devlet marşının güftesinin tayini içün bir müsabaka yapılması icap eder. Bu müsabakada kabul olunacak eser 19.5.1340 tarihli karar mucibince umum müsabakaya arz olunur. İş bu müsabakada ecnebi bestekârlarına verilecek müsabaka mükâfatının hangi fasıldan verileceği tezekkür buyrularak bir karara rabtı rica olunur.
Milli Marşımıza yönelen eleştiriler belgelerde şu hususlarda odaklanmıştır. sindirilmiştir: Batı Medeniyetine “canavar” deme, “Türk” kelimesinin geçmemesi, “lidere şükrane yokluğu”, “uzunluk..”
İ. Halil er