Kadın boşanma kararını erkeğe bildirir.
-Boşanmak istiyorum dedi kadın
-Neden diye sordu buruk bir sesle erkek
-Pek bir nedeni yok, sadece özgür olmak, birey olduğumu hissetmek, bir erkeğe bağlı olmamak, kimseye hesap vermeden yaşamak, hayatın keyfini sürmek istiyorum dedi kadın
-Keyfini sürdürecek bir hayatı bulacağını nereden biliyorsun dedi erkek
-Önemli değil, kariyer yapmak, yükselmek, saygı görmek, bir yerlere gelmek, kendi ayağımın üzerine dikilmek, kendi paramı kazanmak, makam sahibi olmak istiyorum dedi kadın…
-Bütün bunları elde ettiğinde mutluluğu elde edecek misin? Bütün bunları elde etmen için neleri verdiğini düşündün mü? dedi erkek
-Ben, artık düşünmek değil yaşamak, uygulamak ve hatalarımın da sonuçlarına katlanmak, kimseye hesap verme endişesi taşımadan geç saatlere kadar dışarda olmak, istediğim kişilerle konuşmak, dolaşmak istiyorum dedi kadın..
-Peki şu anda özgür değil misin? dedi erkek
-Ben özgür olduğumu hissetmiyorum, sürekli bir eş olmanın getirdiği baskıyı hissediyorum. Ama ayrılırsam hayatın bana ait olacağını ve artık sadece kendim için yaşayacağımı düşünüyorum dedi kadın
-Kendin için sadece yaşamak doğru mu? Dostların, ailen ve sevdiklerini yok mu sayacaksın? dedi erkek
-Bunların hepsi erkek egemen toplumda kadını köleleştirmek için konulmuş tuzaklar. Ben kendim için yaşamalıyım. Hayat benim ve bir kere yaşıyorum. Dünyaya birilerini mutlu etmek için gelmedim, dedi kadın…
-Peki yüreğine sordun mu? dedi erkek
-Yüreğimin sesini artık duymuyorum, duymak istemiyorum. Sadece hayatın sesini duymak istiyorum. Yılların yorgunluğunu ve sorumluluğunu atmak istiyorum. Sadece kendim olmak istiyorum dedi kadın
-Peki sevgi, aşk ve beraber yuva kurma duygularına ne oldu dedi erkek…
-Onların hepsinin edebiyat olduğunu, şairlerin para kazanma tuzakları olduğunu öğrendim. Hayat bunlarsız daha güzel ve gerçekçi dedi kadın…
-Peki benim sana olan sevgim ve senin bana olan aşkına ne oldu? dedi erkek
-Bir gençlik hevesiydi, geldi geçti dedi kadın.
-Peki bizim dünyadaki sorumluluklarımız, alemdeki görevlerimiz dedi erkek…
-İnsanları sömürmek için kullanılan içi boş kavramlar dedi kadın…
-Peki benim de senin gibi sorumluluklarımın olduğunu, sadece sen ve çocuklarımız için koşturduğumu, hayatı bu nedenle hep ıskaladığımı hiç düşünmedin mi? dedi erkek
-Ben, senin hayatın keyfini sürdüğünü, erkek olmanın avantajlarını kullandığını, benim ise hep geride kaldığımı düşündüm dedi kadın
-Peki hayata atılmak, rahat etmek, özgür olmak istiyorsun… çocuklar ne olacak? annelik duyguları ne olacak.. dedi erkek
-Çocuklar artık büyüdü kendi başlarının çaresine bakabilirler.. dedi kadın…
– Çocuklar için bir gelecek kurmayı düşünmüyor musun? dedi erkek
-Onlar kendi geleceklerini kurabilirler. Kimsenin bana ihtiyacı yok dedi kadın…
-Peki benden çaldığın ömrümü nasıl vermeyi düşünüyorsun dedi erkek
-Ömrüne ömrümü kattım dedi kadın
Kadın arkasını dönüp giderken erkek “Gitme Turnam Vuracaklar, Kanadını Kıracaklar” şarkısını mırıldanıyordu…
İbrahim Halil ER
Devam edecek
KADIN VE ERKEK ARASINDA SON KONUŞMA -2
– Baba! dedi çocuklar, göğsündeki o kan nedir?
Erkek, o zaman göğsünden kan damladığını gördü. Hemen tişörtünü sıyırıp baktığında kalbi olması gereken yerde bir boşluk gördü. Kalbi yoktu ve orası kan damlıyordu.
O zaman anladı, kadın giderken kalbini de beraberinde götürmüştü. Zaten kalbi onundu, istediği zaman götürebilirdi. Bundan sonraki hayatında artık bir boşluk olacaktı içinde… Günleri onu sayıklamakla geçti hep
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Kendisini tek tutan, çocukları olacaktı. Bundan sonra sadece onlar için yaşayacaktı.
Erkek tutundu hayata, çocuklarına… Çünkü onun fıtratında korumak, kollamak ve fedakarlık vardı… O, hayata tutundukça hayat da ona tutundu…
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
O, bir sevgili kaybetmiş daha yüce bir sevgiliye tutunmuştu. Bu süreçte hep yanında olan ve ona güç veren bir sevgiliydi. Kendisini mezarda bile yalnız bırakmayacak bir sevgiliydi…