1 thought on “Kıraat etmiyoruz

  1. Evden çıktığımda kitabımı yanıma almayı unuttuğumu gördüm. Telaşa kapıldım. Kitapsız bir gün nasıl dışarda kalacaktım.
    Sağıma soluma bakındım, belki bir kitap bulurum diye…
    O da ne?
    Burası başka bir dünya sanki
    Her köşede bir KIRAATHANE, hem de kocaman tabelalar asmışlar…
    Ne kadar ilim irfan bölgesi burası…. İnsanların kitap okuması için sokak aralarına bile kıraathane koymuşlar…
    Sevindim… Fakat içerisi çok kalabalıktı. Kitaba bu kadar ilgi Japonya’da bile yok… Ülkem çağ atlamış görmeyeli…
    Sonunda sakin bir KIRAATHANE’YE girdim…
    Ne güzel bir yer… Çay da ikram ediyorlar…
    Bir masaya kuruldum. Gelen garsona çay ve kitap siparişi verdim… Amerikada bile oturdugunuz yere kadar kitap getirmezler. Bu nasil bir ilim aşkı böyle.
    Garson yüzüme tuhaf tuhaf baktı…
    -Kitap mı?
    -Evet kitap, hatta kütüphanenize bakmak isterdim ama içeride kütüphane bulamadım. Herhalde sipariş şeklinde veriyorsunuz. Kitap listesi de sunsaydınız daha iyi bir hizmet olurdu…
    -Abi sen dalga mı geçiyorsun?
    -Ne dalgası… sen önce bir çay getir
    Biraz sonra garson elinde çay ile geldi. Ama çayı bıraktıktan sonra yanıma oturdu…
    -Abi seni hiç buralarda görmedim, yeni misin?
    – Yeni sayılırım… Kitap getirmedin?
    -Abi sen uzaylı mısın?
    – Aslında dünyaya gelmeden önce alemi ervahta yaşadığımıza göre ve orası da dünya dışı bir yer olduğuna göre teorik olarak uzaylı sayılırım… Ayrıca dünya uzayda bulunan bir gezegen olduğuna göre aslında hepimiz uzaylıyız…
    Şaşırmış bir şekilde başını salladı…
    -Kitabı ne yapacaksın?
    -Okuyacağım…
    -İyi de kitap devri mi kaldı? Bak insanlar burada oyun oynuyor, hatta facebook’a yazı yazıyor, mesajlaşıyor… ne yapacaksın kitabı
    -Ben sanalı sevmiyorum. Kitabı elime almalı, dokunmalı, kokusunu hissetmeliyim..
    -Abi sen şimdi telefondan kitap oku, sana koku da veririm, kokuyu hissedersin… Hatta dedemin hacdan getirdigi esanslardan birisini getiririm.
    Garsonun kafa bulduğunu anladım… Burada kitap yoktu… Peki niye adına KIRAATHANE demişlerdi? çayı da bitirip parasını verip çıkmaya çalıştım…
    Garson parayı almadı
    -Abi çayımız ikramimiz olsun, senin gibi cins adam her zaman gelmez buraya. Ama istersen kitabını kendin evden getir, çayları da ben veririm…
    Kıraathaneden kıraat yapmadan çıkarken, garsonun diğerlerine çatlağın birisi diye beni tanıttığını duydum…
    Not: Olay tamamen hayalidir. Gerçek olaylarla bir ilgisi yoktur… Kıraathane ismini tiye almak istedim sadece
    Ek: Asında tüm kıraathanelerde kütüphane kurulsa iyi olurdu. Bir zamanlar Keçiören Belediyesinde çalışırken Reşat Özcan bey ile böyle bir proje ortaya koyduk ama yarım kaldı…

    İbrahim Halil ER

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir