Müslümanlar İran’ı feth ettiklerinde Kisra’nın sınırsız servetinin dışında onun ihtişamlı krallık elbiselerini de ele geçirdiler.
Hz. Ömer b. Hattab, Kisra’nın elbiselerini bir korkuluğa giydirmiş ki insanlar, o elbise ve ziynetlerdeki şaşkınlık verici azameti görsünler, o elbise ve ziynetlerdeki fani dünya hayatının çiçeklerini ve parlaklığını seyretsinler.
İnsanı insan yapan, insanı güçlü kılanın elbise değil, içindekileri olduğunu anlasınlar diye…
Gerçekten günümüz insanlarının ibret almaları gereken bir olay.
Günümüzde insanlar elbiseye bakarlar içindekine değil. Eşim de bir yere gittiğimizde elbiseme söz söylediğinde “Yanlarına gittiğimiz kimseler eğer elbiseye bakacaklarsa tuhafiye dükkanındaki mankenlere baksınlar, yok eğer bana bakacaklarsa beni her halukarda kabul ederler” derdim..
ek
“Kadisiye savaşında Sa’d b. Ebi Vakkas, Hz. Ömer’e Kisra’nın ceketini, kılıcını, kemerini, altın bileziklerini, şalvarını, gömleğini, tacım ve mestlerini gönderdi. Hz. Ömer de yanında bulunanlara baktı. Aralarında en cüsseli kişinin Süraka b. Malik b. Cu’şum olduğunu gördü. Ona:
– Ey Süraka, kalk da şunları giy bakalım, dedi. Süraka:
– Ben o eşyalara tamahlandım. Kalkıp giydim, dedi, Süraka bunları giydikten sonra Hz. Ömer, ona:
– Arkam dön bakalım, dedi. O da döndü. Daha sonra Hz. Ömer, Süraka’ya tekrar:
Yüzünü bize çevir , dedi. O da yüzünü Hz. Ömer’e çevirdi. Sonra Hz. Ömer şöyle dedi:
– Ne mutlu. Ne mutlu. Beni Müdlic kabilesinden bir Arabinin sırtında Kisra’nın ceketi, ayağında onun şalvarı, elinde onun kılıcı, belinde onun kemeri, başında onun tacı, ayaklarında onun mestleri var! Ey Süraka b. Malik! Kisra’nın ve Kisra ailesenin eşyaları senin üzerinde olsa, bu senin için ve kavmin için bir şeref vesilesi olur. Sen bunları üzerinden çıkar.
Böyle deyince Süraka üzerindeki o eşyaları tekrar çıkardı.
İbrahim Halil ER