SARAYIN CAMİSİ
Kim ne derse desin sarayın camisi çok güzel olmuş. Ankara’yı bilmeyen için bir şey ifade etmese de o tepe aslında laikler ve Kemalistler için kurtarılmış bölgeydi. Atatürk’ün mukaddes emanetiydi. Yan tarafta Atanın kurduğu şarap fabrikası vardı. Tüm ayyaşlar oraya gelir, orman çiftliğinde kadın erkek yürüyüş yaparlardı. kendilerini seçkin elit olarak görürlerdi. Orman ellerin altındaydı. Ezan sesi yoktu. Şarap çoktu.
Ama adamın biri geldi ve onların muhitine girdi. Ezan sesini kulaklarına soktu. Yani kızgınlıkları saray değil, rahatlarının bozulmasıydı. Ezan sesleriyle uyanmaktı. O tepede o camiyi gördükten sonra olaya bakışım değişti.
Benim çocukluğum o bölgede geçti ve onların bizlere olan nefreti, küçümsemesini gördüm, yaşadım. Şimdi biz geldik… 🙂 Laiklerin ve kemalistlerin tüm tepkisi aslında camiyedir… Atanın köşkünde cami yok ama başkanlık sarayında koca bir cami var…
Babamla biz o ormanda yürüyüşe çıkardık. Özellikle kalbinden rahatsız olduğundan doktor günlük yürüyüş tavsiye etmişti. Ankara’da en münasip yer burasıydı. Arabayla getirirdik. Tabi ki babam ve dostları sarıklı ve cübbeliydi. Oradaki kokonaların bakışlarını görmeliydiniz. Sanki uzaydan gelmişiz gibi bakıyorlardı. Daha doğrusu burada ne işiniz var sizi öldürmedik mi der gibi bakıyorlardı. Ama biz bir ölür bin doğardık…. Şimdi geldik, hemde koca camimizle…