6 thoughts on “Mezhep Nedir?

  1. MEZHEPLERİN KURULMASININ HİKMETİ NEDİR?
    SORU: İslamiyet’teki mezheplerin farklı oluşunun hikmeti nedir? Mezhepler neden ortaya çıkmıştır?
    Birçok mezhebin olması, Müslümanlara genişlik ve rahmettir. Çünkü bir konuda bir mezhep sınırları daraltırken başka bir mezhep genişletebilir. Bir konuda bir mezhep ruhsatları öne çıkarırken başka mezhep takvayı öne alabilir.
    Peki, bütün bunları yaparken mezhep imamlarının aklıyla mı oluyor?
    Tabi ki bütün bunlar olurken mezhep imamlarının kaynaklardan hüküm çıkarması şeklinde oluyor. Mezhep imamları çıkardıkları hükümlerle bizim hayatımızda uyacağımız esasları belirlemiş oluyorlar.
    Kur’an ve Sünnet bize yeterli değil mi? Neden Mezhep imamlarının görüşlerini de katmak zorundayız?
    Mezhep imamlarının görüş ve düşüncelerini dine katmıyoruz. Bilakis, müçtehidlerin içtihatlarıyla naslardaki ham bilgilerin kullanacağımız şekle dönüşmesini sağlamış oluyoruz. Mezhep imamları naslardaki bilgileri değerlendirerek uyacağımız prensiplere dönüştürüyorlar. Ham mamülden ürün elde etmek gibi düşünebiliriz.

    İbrahim halil er

  2. Mezheplerin Ortaya Çıkması Yararlı Olmuş mu?
    Mezhepleri ve İslam tarihini incelediğimizde, içtihat ve yorumlarını ön plana alan, dini taasup yapmayan ve bölgelerindeki Müslümanların sorunlarına çözüm bulmaya çalışan mezhepler yararlı olmuştur. Fakat Harici ve Gulatı Şia gibi mezhepler aşırı siyasallaşarak Müslümanlar için sorun yaratmışlardır. Bunun dışında aşırı kelami konulara dalan, bidaatçı ve hurafeci mezhepler de sorun olmuşlardır.
    Fakat günümüzde mezhep denilince genelde fıkhi mezhepler anlaşıldığından onlar, insanların karşılaştığı gündelik sorunlara İslami çözümler üretmesi açısından faydalı olmuş, İslamın insanların gündelik hayatına hakim kılmasını sağlamışlardır.
    Bu anlamda mezhepler oluşmasaydı günümüz insanları kişisi sayısı kadar farklı görüşlere dalarlardı. Bugün dini ve fikri alanımız daha karmaşık olurdu. Çünkü bu mezhepler, naslardan hüküm çıkarma yöntemlerini geliştirdiler. Usul konusunu koydular. Herkesin kafasına göre yorum yapma değil, belli ilkeler doğrultusunda yorum yapmalarını ve yorum/hüküm çıkarma yöntemini ortaya koydular.
    Belli konuları zamanında tartışıp çözerek, günümüzde aynı konuların sürekli tartışmasını engellediler. Böylece, fikir dünyamız berraklaşmış, daha başka sorunları çözmeye çalışmamıza vesile olmuş oldular.
    Mezhepler, nasların sistemleşmesini ve uygulanabilirliğini, bir model ve devlet sistemi haline gelmesini sağladılar.
    Mezhepler denildiğinde sadece ibadetler anlaşılmamalıdır. Onlar aynı zamanda hukuk, iktisat, devlet yönetimi ve uluslararası ilişkileri de kapsamaktadır. Bu alandaki sorunları çözdükleri gibi, bu konularda da doktrinler geliştirerek islamın bir devlet yönetimi haline gelmesini sağladılar.
    Mezheplerin yararları saymakla bitmez…

  3. MEZHEPLER DİN HALİNE Mİ GETİRİLDİ?

    SORU: Mezhep taklitçiliğinin dine verdiği zararları Yaşar Nuri Öztürk “Kur’an’daki İslam” kitabında şu şekilde açıklamaktadır: “Allah adına yalan uydurmanın bir yolu da mezhepleri din haline getirmek olmuştur. Mezhepler birer din, mezhep imamları tenkit üstü birer Peygamber haline getirilince, İslam adıyla ortaya konan karışımın kaçta kaçının Allah’a, kaçta kaçının şuna buna ait olduğunu belirlemek, halk kitleleri için imkân dışına çıkar ve bu durum din adı altında bir kaosu insanlığın başına musallat eder.”

    CEVAP: Öncelikle şunun iyi anlaşılması lazım. Bizler her şeyden önce Müslümanız. Bizim üst kimliğimizi İslam oluşturur. Bizim ayırıcı özelliğimiz İslam olup mezhepler değildir. Mezhepler birer inanç esasları değil, içtihatlardır. İnanç esasları Kur’an ve Sünnettir. Mezhepler, bizlere bu bilgilerin yorumlanması ve kullanacağımız şekle getirmesidir. Bu şuna benzer; birçok bitkiler var. Ama biz bu bitkilerden hangisinin hangi hastalığa deva olduğunu bilmiyoruz. Eczacı bu bitkilerin hangisinin hangi hastalığa deva olduğunu biliyor, onları işliyor ve kullanacağımız şekle getiriyor. Mezheplerde budur.

    Gerçekte mezhepler din değildir. Bu şekilde yaklaşanlar İslam’ı anlamamış, mezhep taassubu yapmış kişilerdir. Mezhepler ayrılık konusu değil birleştirme konusudur. Mezhepler, dinin farklı yorumlanmasıdır. Bu açıdan bakıldığında zamana ve şartlara göre sürekli kendilerini yeniledikleri görülür. Bu yenileme her mezhebin içinden müçtehitlerin çıkıp kendi döneminin sorunlarını çözdüğü gibi, mezhebi yeni döneme de uyarlamış olur. Sonunda mezhepler, âlimlerin içtihatlarından oluştuğundan bu içtihatlarda hata yapabilir. Yanlışlıklar olabilir. Bu nedenle mezhep imamlarının görüş ve yorumları onların içtihadı olduğunu bilelim. Asıl din olmadığını onların içtihadı olduğunu bilelim.

    Ebû Hanife: “Nereden söylediğimizi (hükmümüzün delil ve kaynağını) tetkîk edip bilmeden bizim reyimizle fetva vermek hiçbir kimse için helâl değildir.” “Bu benim reyimdir ve elde edebildiğim reylerin en iyisidir. Bundan daha iyisini bulan olursa onu kabul ederiz.”

    Mâlik: “Ben bir beşerim; hata da ederim isabet de. Re’y ve ictihadımı inceleyin; kitâb ve sünnete uyan her sözümü alın, onlara uymayan bütün sözlerimi de terk edin.”

    Şâfi‘î: “Sahîh hadîs bulununca benim mezhebim odur.”

    Ahmed bin Hanbel: “Evzâî’nin re’yi, Mâlik’in re’yi, Ebû-Hanîfe’nin re’yi… bunların hepsi re’ydir ve bana göre farksızdır. Hüccet ve delîl olma sıfatı yalnız “âsâr”a aittir.”

    İbrahim halil er

  4. Mezhepler aslında alimlerin içtihatlarıdır. Yani mezhepler aslında birer doktrindir. Mezheplere karşı çıkanlar aslında düşünme ve araştırmaya karşı çıkmaktadırlar.

    İbrahim halil er

  5. FARKLI MEZHEPTEKİ BİR İMAMA UYABİLİR MİYİZ?
    Hanefi mezhebine göre mezhep farklılığı ona uymaya engel değildir. Tek istenen namazın şartlarına riayet etmesidir.
    Farklı bir mezhepte olan kişiye uymak yerine münferit namaz kılmak doğru değildir.
    Fakat burada imamında dikkat etmesi gereken önemli nokta şudur. Kendisine farklı mezhepten insanların uyacağını düşünerek diğer mezheplerde de abdesti bozan konulara dikkat etmelidir.
    Özellikle ülkemizde Şafi ve Hanefi mezhebi yaygındır. İmamlık yapacak kişinin bu iki mezhebin abdesti bozan konularına riayet etmesi gerekir. Yine de cemaat için bunu düşünmek şart değildir.
    Maliki ve Hanbelilerde bu konuda daha geniş bir ruhsat vardır. Onlara göre namazın sıhhati için şart olan yalnız imamın mezhebine ittiba olunur. Muktedinin mezhebine bakılmaz. Yani İmam kendi mezhebine göre olan şartları yerine getirmesi yeterlidir. Cemaatin mezhebine de uymasına gerek yoktur.
    Buna göre farklı bir mezhepteki imama uyulduğunda acaba benim mezhebime göre dikkat etmiş midir diye düşünülmez.

  6. BİR MEZHEBE GÖRE CENNETLİK, DİĞERİNDE CEHENNEMLİK OLUYOR
    İslam düşmanlarının mezheplere yönelik eleştirilerinden birisi de budur. Bir mezhebe göre yapılan günahlardan cehennemlik olunurken başkasına göre ise olunmaz demektedirler. Bu konu aslında iftiradır. Çünkü büyük günah işleyen herkes eğer Allah af etmezse günahlarının cezasını çektikten sonra cennete girerler. Burada haricileri sanırım kast etmektedirler. Çünkü onlar büyük günah işleyenleri cennete almazlar. Fakat haricilerin bu görüşü hem ümmetin kabul ettiği bir görüş olmamış ve hem de naslara dayanmayan tamamen zanni delile dayanmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir