Aşağıdaki olaylar, günümüz dünyasına çok benzediğinden ibretlik olarak okunmasında fayda vardır. Haçlı Seferleri Kitabımdan bir bölüm (Yakında çıkacak)
Sultan Tapar, Çavlı’yı haçlılara karşı görevlendirdi. Ona yardım etmesi için de Musul valisi Çökürmüşü tayin etti. İşte dananın ipi burada koptu. Çünkü Çökürmüşün de kendine göre hesapları vardı. Komutanlar arasındaki geleneksel kıskançlık devreye girmişti. Çökürmüş, Çavlı’nın kuvvetlenmesini istemediğinden yardım etmedi. Sultan, bunu bir isyan saydığından Haçlılara karşı Çavlı komutasında hazırlamış olduğu orduyu Çökürmüş’e karşı kullandı. Çökürmüş ise, bütün asilerin yaptığını yaptı. Yani başka birisinden yardım istedi. O da Anadolu Selçuklu Sultanı l.Kılıçarslan oldu. l.Kılıçarslan’ın olaya müdahale etmesi, haçlılara karşı yapılacak savaş, iki Türk devleti savaşına dönüştü. Suriye’nin Haçlılar’a karşı beklediği yardımın yapılamamasına neden oldu. l. Kılıçarslan ile Çavlı arasında yapılan savaşı l. Kılıçarslan kaybetti.
Bunun üzerine Sultan Muhammed Tapar Çökürmüş’ü azlederek Musul valiliğine Çavlı Sakave’yi atadı. Tapar, ondan haçlılarla mücadele etmesini istedi. Bu arada Melik Rıdvan, Çavlı’ya bir mektup görerek “Suriyeliler, haçlıları yurtlarından uzaklaştırmada aciz kadılar” diyerek yardım istedi. Kurnaz olan Çavlı bu durumdan yararlanmaya ve bölgede güçlenmek için durumu kullanmaya çalıştı. Rahbe’yi kuşatmakta olan Çavlı, Rıdvan’a gönderdiği cevapta; “önce Musul’a yeniden hakim olabilmesi için kendisine askeri yardımda bulunmasını, bunu gerçekleştirdikten sonra da Haçlılara karşı savaşıp onları Halep bölgesinden atmanın daha doğru olacağını bildirdi.” Yani Rıdvan sayesinde konumunu kuvvetlendirmeye çalışıyordu. Haçlılar ve Müslümanlar kimsenin umurunda değildi. Herkes kendi çıkarlarını düşünüyordu. Çavlı’nın teklifini uygun bulan Rıdvan, Rahbe’yi kuşatmakta olan Çavlı’ya katıldı.
Rahbenin alınmasından sonra Çavlı’nın kendisini kandırdığını anlayan Rıdvan geri döndü. İki emirin arasının bozulması üzerine Çavlı, Rıdvan’ın şehri olan Halep’i almak için harekete geçti. Rıdvan denize düşen yılana sarılır misali Çavlı’ya karşı haçlılardan yardım almak zorunda kaldı. Antakya Prensi Tancred’e yardım talebinde bulunan bir mektup yazdı. Rıdvan, bu mektubunda, Çavlı’nın kendisine yaptığı hile ve zulümleri anlatarak onun Haleb’i ele geçirmesi halinde, Haçlıların Suriye’de barınmalarına imkan kalmayacağını bildirdikten sonra, Çavlı’ya karşı ittifak teklifinde bulundu. Tancred de Çavlı’nın güçlenmesini istemediğinden bu teklifi kabul etti.
Kendisine karşı yapılan ittifakı haber alan Çavlı da Tancred’in düşmanı Urfa kontu Baudouin’e ittifak önerdi. Böylece çok ilginç bir gelişme yaşanmış oldu. İki Müslüman emir, iki ayrı haçlı devletiyle ittifak kurarak birbirleriyle savaşmışlardır. Bu arada Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar, bir ordu gönderip Musul’u Çavlıdan alınca, Çavlı’nın ordusu dağıldı.
Yani bu kadar güçlü bir oluşum, komutanların kaprisi, basiretsizlikleri ve ihtirasları uğruna yok edilmiş oldu. Bu dönemde Müslümanlar arasındaki bölünme ve savaşların nasıl bir noktaya vardığını daha iyi anlamak için İbn Kesir’den bir alıntı yapalım: “Bu senede Haface oğullarıyla Ubade oğullan arasında çok savaşlar cerayan etti. Ubadeliler, Hafacelileri mağlup ederek eski öçlerini onlardan aldılar. Bu senede Seyfü’d-Devle Sadaka, uzun süren savaşlardan sonra Tikrit şehrini istila etti. Bu senede Sultan Muhammed, Emir Çavlı Sakavu’yu Musul’a gönderdi. Şehri ona ikta’ olarak verdi. Çavlu da gidip, orayı kendisiyle savaştıktan, adamlarını bozguna uğratıp esir aldıktan sonra Çökermiş’in elinden aldı. Sonra da Çökermiş’i öldürdü. Çökermiş, idare, adalet ve ihsan bakımından hayırlı ve seçkin emirlerden biriydi. Sonra Kutalmış’ın oğlu Kılıçarslan gelip Musul’u kuşatma altına aldı ve orayı Çavlı’nın elinden aldı. Çavlı da Rahbe’ye gitti. Orayı ele geçirdi. Sonra tekrar dönüp Kılıçarslan’la savaştı. Kılıçarslan mağlup olduktan sonra kendini Habur nehrine attı ve öldü. Bu senede Rumlarla Franklar arasında savaş cereyan etti. Uzun süre savaştılar. Allah’a hamdolsun. İki taraftan da çok sayıda adam öldürüldü. Sonra Franklar hezimete uğradılar. Alemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun.
İbrahim Halil ER