Evlilikle ilgili yazdığım yazıdan sonra bana bir çok mail ve masaj geldi. Gerçekten de toplumdaki gizli bir yaraya parmak basmışız.
Bu mesajlardan benim anladığım kısaca şunlar:
1. Erkekler geç evleniyor. Çünkü eğitim, kariyer, iş, askerlik, ev eşyası denkleştirme gibi sorunlarla uğraşıyorlar. Bu tabi ki 35 yaşına kadar evliliği ötelemelerine yol açıyorlar. Neden böyle davrandıklarını sorduğumuzda ise kız istemeye gittiklerinde ilk sınav bu konularda oluyor. Kimse bunlara sahip olmayana kız vermiyor diyorlar. Bu durum erkeklerin evliliklerini geciktirmelerine neden oluyor.
Erkekler ev eşyası ve diğer sorunları bitirip evlenmeyi düşündüğünden haliyle kızlarda evde koca beklemek durumunda kalıyor. Bu da evde kalmış kız sayısının artmasına yol açıyor.
Okumamış, esnaf, köylü veya işçi olanlarda bu sorun nispeten halledilmiş durumda. Çünkü onlar okumayla zaman kaybetmediklerinden genelde asker dönüşü evleniliyorken, sorun okuyan insanların cezalandırılmasına dönüşüyor. Devlet ve toplum okuyan insana hiç acımıyor. Eğitim hayatı bittikten sonrada iş garantisi yok.
2. Kızlar açısından baktığımızda evlilik konusunda örf kızları pasif konuma düşürmüş durumda. Yani kızlar gözlerine kestirdikleri veya beğendikleri birisini gidip isteyemez, kendilerinin birileri tarafından istenmesi ve talep edilmesi talebi ile karşı karşıyadırlar. Halbuki bu dinin Peygamberi hz. Hatice ile evlenirken talip olan kadın olmuştur.
Geleneklerimiz ve hatta dünyanın bir çok yerindeki örf kadını bu konuda pasif konuma düşürmüştür. Çünkü eş seçim işi bir erkek işi haline gelmiştir. Erkek hayvansal iç güdüsü olarak soyunu sürdürecek iyi bir eş arayışındadır. Bu durum kadınlar için evde kalma riskini doğurmuştur.
Kadın ve erkek tarafını dinlediğimizde durum bu şekilde özetlenmiş olmaktadır. Şimdi evlenmek isteyip de evlenemeyenlerden ziyade toplumsal bir dönüşüm yaşamamız gerekmektedir.
Bu dönüşümün en önemli unsuru evlilik işini pahalı ve içinden çıkılmaz bir külfetten çıkarmaktır. Yani sadece bir evlilikle iş bitmiyor. Nişan, nikah, düğün ve diğer ıvır zıvır işlere harcanan para ile zaten bir kişi daha evlenir. Bu nedenle evliliklerin sade olması için uğraşmak, bu tür işlere harcanacak paranın yeni evlilere verilmesini sağlamak evliği daha cazip hale getirir.
Diğer bir unsur, evlenme durumunda çok fazla maddi külfet çıkarmamak gerekir.
Ayrıca kız babalarının damat adayını her türlü sorunu halletmiş bir kişi olarak beklerse hem kızına yazık etmiş olacak ve hem de toplumda evliliklerin 35-40 yaşına kadar gecikmesine yol açacaktır.
Halbuki kız ve erkek hayata birlikte atılmalıdırlar. Birlikte büyümelidirler. birlikte gayret sarf ederek ilerlemelidir. Kocasının ilerlemesinde ve büyümesinde “her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” sözünü gerçekleştirmelidirler.
EVLİLİK TEŞVİK EDİLMELİ
İslam, bekarlığı acilen çözülmesi gereken bir sorun olarak algılar ve evlilği teşvik eder.
İçinizden bekârları ve kölelerinizden, cariyelerinizden sâlih olanları evlendirin. “(Nûr: 32).
Toplumda bekar bireylerin olmamasını emreder.
Çünkü bir toplumda bekar insanların sayısının fazlalığı veya günümüzde olduğu gibi evlilik yaşının gençlik döneminin sonuna kadar sarkmasını doğru bulmaz.
Bunu o toplum için sağlıklı bir gelişim olarak görmez. Çünkü böyle bir durum fitneyi, zinayı ve ifsadı çoğaltır. Bu durum insan fıtratına da aykırıdır.
DEVLETİN EVLENDİRME SORUMLULUĞUNU ALMASI
Resulullah, “velisi olmayanın velisi sultandır” diye buyurmuştur. Bu hadisle toplumda evliliğin yaygınlaştırması sorumluluğunun aynı zamanda devlette olduğunu da göstermektedir. Bunun yanında evlenemeyecek durumda olanları devletin evlendirmesi gerektiğini anlamaktayız.
Modern toplumlarda devlet, biryeleri evlendirmek yerine genelevleri ve fuhuş sektörünü yaygınlaştarmakta bir anlamda vatandaşlarını korumak yerine bazı menfaat odaklarına sermaya yapmakta ve bundan da suç ortağı olarak kazanç (vergi) temin etmektedir.
Halbuki islamda devletin bireyin ırzını koruması gerektiği anlamaktayız. Bunun için evlenemeyecek durumda olan kadın-erkekleri evlendirme sorumluluğuna sahiptir.
Modern devletin bu amaçla bir sistem kurması gerekir. Evlenemeyecek olan kişilerin baş vurduğu ve devletin onları evlendirdiği sistem. Bu sistemi aile bakanlığı veya diyanet bünyasinde kurabilir.
EVLİLİK ÇAĞIMIZI GECİKTİRMEYELİM. GENÇ YAŞTA EVLENELİM
Günümüz insanların (buna dindar ailelerin çocukları ve dindarlar dahil) en büyük sorunu malesef artan fuhuş ve cinselliktir. Toplumda büyük bir cinsel serbestlik ve fuhuş yaşanmaktadır.
Bunun temel nedeni de insanların evlenme sürelerinin gittikçe ilerlemesi 25 -30 yaş aralığında artık evlenmeleridir. Bu süreç kadın ve erkeklerde ortalama aynı olmaktadır.
Bir insanın cinsel açıdan en güçlü olduğu döneminin bekar olması, tabiki toplumda cinsel suçlara yol açtığı gibi fuhşiyatı da artırmaktadır. Her ortamda (okullar ve kurslar zaten cinslerin birbirleriyle tanıştığı ve serbest ilişki kurduğu yerler haline gelmiştir) karşıt cinsler bir araya gelmeye çalışmaktadır. Bu artık toplumumuzun bir realitesi haline gelmiştir.
PEKİ NE YAPILMALI?
Bu yaşam tarzı aslında batının bize dayattığı bir yaşam tarzıdır. Bizim kültürümüzde buluğ çağına erdikten kısa bir süre sonra insanlar evlenirdi. (Sakın hala çocuk demeyin. Tüm atalarınız bu yaşlarda evlendiler) Ama ülkemizde bu süreç sürekli ileri tarihe atıldı ve derken ekonomik nedenlerden dolayı artık 25-30 yaş aralığına dayanmış oldu. Bu yaşta evlenen bir insanın çocuğu olup yetişkin olduğunda babası ve annesi artık yaşlı birer insan olmaktadır.
İşte batının dayattığı bu zinciri kırmanın tek yolu, Erken evliliktir. Yani 20’li yaşlarda kız ve erkeklerin evlenmesidir. Oğlan hala okuyor, işi yok mazeretini tarihe gömelim. Evde bir tabak daha koyalım sofraya. Emin olun erken evlenmiş bir genç çabuk olgunlaşacaktır.
Siz ona nasihat verip hayatını yönlendirmek için uğraşmayacaksınız. O, kendine çözümler üretecektir.
Genç, vaktini kızların (kızlar için de tersi) peşinde koşma, cinsel içerikli materyalleri takip etme stresinden kurtulacaktır. Çünkü insanda en baskın duygulardan birisi de cinsel dürtülerdir. Bu dürtüler helal yoldan tatmin edildiğinde insanın beynindeki yani bilinç altındaki bir yük ortadan kaybolacak, gençler hedefe daha iyi konstantre olacaklardır.
Evlenen bir insan yaşı ne kadar genç olursa olsun olgunlaşır.
Bekar olan bir insan ise yaşı ne kadar büyük olursa olsun hala olgunlaşmamış ve bilinçaltındaki dürtülerle (nefis terbiyesi diyebilirsiniz) boğuşur. Bu da ona zaman kaybettirir.
Evlenen bir insan dinini korur. Dünyasını korur. Çünkü hayata bakışı değişir. Ayakları yere basar. Batıda evlilik öncesi cinsel ilişkiler normal karşılandığından orada bu konu çok sorun çıkarmazken bizim gibi ülkelerde bu soruna neden olur.
Toplumu kurtarmak, toplumdaki cinsel sapkınlığı önlemenin tek yolu erken evliliktir.
İslamda evlilik sadece neslin devamı için istenmez. Gençlerin ıslahı ve bir an önce hayata atılarak toplumsallaşması için de istenir.
Yarım olan insan evlilikle tam bir insan olmuş olur. Bilinç altının baskısından ve nefsin tazyikinden kurtulur. Genç yaşta evlenen kişiler, bir anlamda beraber büyürler. Hayatı berebar tanımış olurlar. onların daha kemikleşmiş bir dünya görüşü olmadığından birbirlerini etkileyerek, birbirlerini şekillendirirler. Böylelikle günümüzdeki evliliklerdeki en büyük sorun olan anlaşamama ve dünya görüşünün farklı olması olayı da meydana gelmez.
Ülkemizde bir zihniyeti yıkıp yeri bir zihniyet inşa etmemiz gerekiyor. O da geç evlenme (iş güç sahibi olsun. kariyeri olsun. para kazansın. evi dört dörtlük olsun) zihniyetini yıkmaktır. Evlilik yaşını düşürmeye çalışmalıyız. Özellikle erkekleri ilgilendiriyor. Çünkü erkeklerde geç evlenme daha yaygın. Ama kızlarda da gittikçe yaygınlaşıyor. Toplumu değiştirmeli, dönüştürmeliyiz.
BU YAZIMIZDA ÇOCUK EVLİLİĞİ SAVUNDUĞUMUZ ANLAŞIMASIN. SADECE OTUZLARA VARAN EVLİLİK YAŞININ YİRMİLERE VEYA ONŞEKİZLERE ÇEKİLMESİNİ TAVSİYE EDİYORUZ.
Artık batının dayattığını bu yaşam tarzını değiştirmeli, yeni bir gelenek inşa etmeliyiz…
Erken yaşta evlilikte hayat vardır. Gençleri evlendirin ki sapıtmasınlar, hem bugünleri ve hem de yarınları kurtulsun.
NOT: Batıda evlilik yaşının geç olmasını bana örnek gösteriyorlar. Fakat batıda serbest cinsellik anlayışı var. Onlar evlenmeden bu ihtiyacını gideriyorlar. Amerikada yapılan bir araştırmada 18 yaşına varmadan bir çok kimsenin cinsel birliktelik yaşadığı saptanmıştır. Hatta ilk cinsel deneyimler 13-16 yaş aralığına kadar düşmüştür.
Fakat bizim toplumumuzda hem dinen ve hem örfen bu tür ilişkiler doğru görülmediğinden cinsellik ciddi bir baskı unsuru haline gelmiştir. Bunun meşru daireler içindeki çözümü ise erken evliliktir. Erken evlenen birey, hayata daha güçlü sarılır..
İbrahim Halil ER