Kitap okumasını bilmiyoruz. Heceleyerek okuyoruz. Bu nedenle bir kitabı bitirme işi çok zaman alıyor. Konudan uzaklaşıyoruz. Kitap gittikçe sıkıcı oluyor. Aklımıza girmiyor. Okumayı öğrenirsek daha hızlı okur, daha çok kafamızda kalır ve daha çok zevk alırız. Bu nedenle, ilkokuldan itibaren kitap okuma, okuduğunu anlama ve hızlı okuma eğitimi verilmeli, heceleyerek öğrenme sisteminden vaz geçilmelidir.
Ayrıcı bilinçsizce her gördüğünüz kitabı okumayın. Sizi bir ilmi hedefe ve birikime ulaştıracak şekilde programlı ve disiplinli okuyun.
Babam da kitap okunmamasından şikayetçiydi. Hatta bir sohbetinde “Kitap okumuyorsunuz. En basit meseleleri bile araştırmadan soruyorsunuz. Bari bir ilmihal kitabını güzelce okuyun” derdi. Evet ilmihal bilgisidende yoksunuz. Herkesin Ömer Nasuhi Bilmenin veya Mehmed Zihni Efendi’nin ilmihal kitabını okumasını, akaidde de en azından Ebu Hanife’nin Fıkhı Ekber ve Tahavi’nin akide kitabını şerhiyle birlikte okumasını tavsiye ediyoruz. Ayrıca her Mü’min’in bir siyer ve tefsir kitabını da bitirmesi gerekir. Bence okumaya buradan başlayabiliriz.
Ders alacak bir hoca yok diyerek ilimden uzaklaşmayın. Kendinize günlük, haftalık bir ders programı yapın. Burada çeşitli ilimlerden muteber kitapları ders olarak okuyun. Anlamadığınız noktaları tespit edip bilenlere sorun. Cehaletin mazereti yok… Kıyamet gününde bilmiyordum mazereti geçerli değil. Bir araba vela cep telefonu alırken internetten aramasını biliyoruz da ilmi bir meseleyi neden aramıyoruz?
Eskiden kalemle yazı yazmak nasıl önemliyse ve bunun eğitimini alıyorsak, günümüzde de klavyeyle yazı yazmak o kadar önemli olmuştur. Bu nedenle klaviyeyle hızlı yazı yazmayı öğrenelim. Gerekirse on parmak öğrenelim. Müslüman bir köşede çaresizlik içerisinde kıvranan ve ağlayan değil, çözüm üretendir. Ne diyor Resulullah (sav) “İki günü bir olan ziyandadır” yani kendisini yenilemeyen, geliştirmeyen kişi zarardadır. Bu hadisle bize kendimizi geliştirmemizi ve zamanın ilerisine geçmemizi tavsiye etmektedir.
En az bir dile çok iyi hakim olun. Özellikle anadilinizi iyi öğrenin. Bunun için gramer kitaplarına değil şiir, hikaye, roman, kıssa, atasözü, deyimler ve sözlükleri de okuyun, ezberleyin. Kelimelerin diğer anlamlarını ve kökenlerini de öğrenin. Osmanlıcayı kavramak için divan edebiyatını okuyun. Dile sahip olanlar ilme sahip olur. Ne diyor Cemil Meriç “Kamus namustur”. Tabiin Kur’an ve Sünneti anlamak için cahiliye şiirlerini topladılar. Yani bu tür eserler İslami değil demediler, dile vukufiyetlerini artırmak için o şiirleri topladıkları gibi daha sonra oluşacak olan gramer, sözlük ve tefsir çalışmalarında şahit olarak kullandılar.
Ben bazı arkadaşların Türkçeyi küçümsediğini ve bu dille ilim yapılmaz denildiğini görüyorum. Bu yanlıştır. Türkçe güzel bir dil. Sadece biz Türkçeyi hadım etmişiz.
Türkçe deyince Osmanlıca ve diğer dillerden kelime almış zengin dili düşüneceksiniz. Yoksa öz Türkçe diye sizlere yutturulmuş sokak dilini düşünmeyeceksiniz. Ayrıca bir dili zenginleştiren kıvrak hale getiren o dilin müntesipleridir. Dilimizi iyi konuşalım. Kelime hazinemiz az ise sözlük karıştıralım. Gerekirse ezberleyelim. Ben ilkokuldayken bir Türkçe sözlük ezberledim ve hala onun faydasını görüyorum. Çocuklarımıza da kelime hakimiyetini anlatalım. Kelimelerin farklı anlamlarını gösterelim. Aynı duyguyu anlatan farklı kelimeleri gösterelim. Hep Atatürk’ü dili tahrip etti diye eleştiriyoruz ama biz kendi hayatımızda bunu değiştirecek bir eyleme de girmiyoruz. Halbuki toplumsal değişimler tabandan başlar. Tavandaki değişim sadece yüzeyseldir. “Bir kavim kendini değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez.” hitabını unutmayalım.
İbrahim Halil ER