4 thoughts on “Peygamber Mekke’nin fethi sırasında gurur yapmış mı?

  1. PEYGAMBERİMİZİN MEKKE’NİN FETHİNDE YAPTIĞI KONUŞMA
    Peygamberimiz Aleyhisselam, yine Fethin ikinci günü, öğle namazından sonra, Kabe’nin merdiveninde, arkası Kabe’ye dayalı olarak Allah’a hamd ü senada bulunduktan sonra, halka şöyle hitab etti:
    “Ey insanlar! Şüphe yok ki, Allah, göklerle yeri, güneş ile ayı yarattığı gün, Mekke’yi de haram ve dokunulmaz kılınıştır! Burası, Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı bir bölgedir. Kıyamet gününe kadar da, haram ve dokunulmaz olarak kalacaktır! Mekke’yi haram ve dokunulmaz kılan, Allah’tır. Onu insanlar Harem ki İmamı şiardır. Mekke’nin ganimetlerinden hiçbir şey bize helâl olmamıştır. Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kimse için, Mekke Hareminde kan dökmek, ağaç kesmek helâl olmaz! Mekke’de kan dökmek benden önce hiçbir kimse için helâl olmadığı gibi, benden sonra da, hiçbir kimse için helâl olmayacaktır. Bana da, ancak, gündüzün belli bir saatinde helâl kılınmıştır. Ki, bu da, Mekkelilerin ilahî gazabı haketmiş olmalarından ileri gelmiştir. Şüphe yok ki, Fil’i Mekke’ye girmekten alıkoyan, tutan, Allahtır. Mekkeliler üzerine, Resûlullah ile mü’minler de, ancak bir kez salınmışlardır. İyi bilin ki; şu saatte Mekke benim için bile haramdır! Mekke’nin bugünkü haramlığı, dünkü haramlığı haline dönmüştür! Bu söylediklerimi, burada bulunanlar, burada bulunmayanlara ulaştırsın! Şayet size biri çıkıp: ‘Resûlullah burada çarpışma yapmıştı!’ diyerek ruhsat yoluna kaçacak olursa, ona: ‘Yüce Allah yalnız Resûlüne helâl kılmış, izin vermişti. Size helâl kılmamış, izin vermemiştir!’ deyiniz! Mekke’nin av hayvanları ürkütülmez, Mekke’nin dikeni bile kesilmez! Mekke’nin ağacına balta vurulmaz! Yerdeki yitiği, uzanılıp alınmaz! Meğer ki, sahibini aramak için ola. Mekke’nin yeşil otları biçilmez!” buyurdu.
    Hz. Abbas: “Yâ Rasûlallah! İzhırdan başka!’ buyur! Onu yasak dışında tut! Çünkü, o, evlerimiz ve kabirlerimiz için gereklidir” dedi.
    Peygamberimiz Aleyhisselam, kısa bir müddet sustuktan sonra: “İzhırdan başka! Çünkü, onu biçmek helâldir.
    Ey Huzâa cemaati! Siz de artık adam öldürmekten ellerinizi çekiniz! Ne yararı varsa, pek çok adam öldürülmüştür! Üstelik, Hüzeyllerin adamını da siz öldürdünüz! Vallahi, onun diyetini (siz ödemezseniz), ben ödeyeceğim! Şu bulunduğum yerdeki andan sonra, kim öldürülürse, öldürülenin ailesi için, iki şeyden birini seçmek vardır. Ya öldürenin kısas olarak öldürülmesini, Ya da öldürülenin diyetini (kan bedelini) ister! Hiç şüphesiz, insanların Allah’a karşı en saygısızı, en taşkını, Allah’ın Hareminde adam öldüren, yahut kendi katilinden başkasını öldüren, ya da Cahiliye çağındaki öcünü almak için adam öldürendir!” buyurdu.
    O sırada, adamın birisi ayağa kalktı ve: “Filan, benim oğlumdur. Onun anası ile yatıp kalkmıştım!” dedi.
    Peygamberimiz Aleyhisselam, hitabesine şöyle devam etti: “İslâmiyette insanın babasından veya baba tarafından akrabasından başkasına intisap etmesi diye bir şey yoktur! Cahiliye çağının kötü işleri silinip gitmiştir! Doğan çocuk, döşeğin sahibine aittir! Zânîye, esleb vardır!” buyurdu.
    “Esleb nedir?” diye sorulunca, Peygamberimiz Aleyhisselam: “Mahrumluk demektir” buyurdu ve hitabesine şöyle devam etti:
    “İddiasını isbatlamak için delil getirmek davacıya, yemin de inkâr edene düşer. Ey insanlar! Cahiliye çağında birtakım antlaşmalar yapılırdı. Cahiliye çağında yapılmış olan antlaşmalara riayet ediniz! İslâmiyet ona kuvvetten başka birşey eklemez. İslâmiyette ne Cahiliye antlaşması vardır, ne de fetihten sonra hicret! Fakat, cihad ve cihada niyet vardır. Seferber edilmek istendiğiniz vakit, hemen seferber olunuz! İslâmiyette Cahiliye çağı antlaşması ihdas etmeyiniz! Müslüman Müslümanın kardeşidir. Bütün Müslümanlar kardeştirler. Müslümanlar, kendilerinden olmayanlara (düşmanlara) karşı bir eldirler; elbirliğiyle, topluca hareket ederler. Müslümanların kanları birbirine eşittir. Zimmetlerini, onların en hafifleri, en uzaktakileri bile yerine getirmeye gayret ederler. İyi biliniz ki; ne bir kâfir için bir mü’min ve Müslüman öldürülür, ne de onlardan taahhüt sahibi olanların taahhütlerinden dolayı, harbî olan kâfirler için öldürülürler. Kâfirin diyeti, Müslüman diyetinin yarısıdır. İyi biliniz ki; İslâmiyette değiş-tokuş yolu ile evlenme yoktur! Kadın ne halasının, ne de teyzesinin üzerine nikahlanıp bir araya getirilebilir. Kocasının izni olmadıkça onun malından bir şey vermesi, kadın için helâl, caiz değildir. Kadın, yanında bir mahremi bulunmadıkça, üç günlük yola gidemez. İyi bilesiniz ki; vâris için, vasiyyete gerek yoktur! Ayrı din sahipleri, birbirlerine vâris olamazlar. Parmakların her birisinde diyet, onar onar devedir. Kemiği görünen derin yaralardan her birisinde diyet, beşer beşer devedir. Sabah namazından sonra, güneş doğuncaya kadar, namaz yoktur. Zekat ve sadakaları teslim almak için, hayvanları bir yerden başka bir yere sürdürüp götürtmek yoktur. Zekat ve sadakalar, ancak, mal sahiplerinin yurtlarında teslim alınacaktır. Sizi iki günün orucundan nehyederim: Biri Kurban Bayramı günü, diğeri de Ramazan Bayramı günü orucudur. Sizi iki biçim giyimden de men ederim: Hiçbiriniz, edeb yerleri açıkta kalacak biçimde sırt ve baldırlarını sarık ve benzeri bir bez parçasıyla sarsın, sarınsın! Ne de, iki yanı kaldırılıp omuzlara atılınca bud, edeb yerleri açılacak biçimde bir atkıya hürünsün! Ben size ancak anlayacağınız, tutacağınız yolu gösterdim!” buyurdu.
    Yemen halkından Ebu Şah adında bir zât kalkıp: “Yâ Rasûlallah! Bunları, benim için, yazınız!” dedi.
    Peygamberimiz Aleyhisselam, ashabına: “Onun için, yazınız!” buyurdu.
    “Ebu Şah için yazdıkları nelerdi?” diye sorulunca, Evzâî: “Onun için, dinlemiş olduğu hutbe yazıldı” demiştir.
    Şub 19, 2018

  2. İKRİME B. EBU CEHİL’İN MÜSLÜMAN OLUŞU ve ÖLÜLERİ YERMEME
    Peygamber İkrime’nin geldiğini görünce, yanındaki arkadaşlarına: «Ebu Cehü’in oğlu îkrime mü’min olarak aranıza geliyor. Bu ne­denle babasını yermeyin. Çünkü ölüyü yerme diriyi İnci­tir. Ve ölüye ulaşmaz.» dedi. Hatta bir rivayete göre onun müslüman olmasından o kadar seviniyor ki onu görünce sevincinden ayağa kalktı, ona doğru o kadar acele gitti ki mübarek vücuduna hırkasını bile giymemişti. Sonra ondan biat aldı.

  3. KURU EKMEKLE KARNINI DOYURAN BİR FATİH (RESULULLAH)
    Mekke’nin fethinin yapıldığı gündü. Resulullah (sav) Amcasi Ebu Talib’in kızı (kuzen) Ümmü Hani’nin evine gitti. Cuma namazı için banyo yaptıktan sonra: “Senin yanında, yiyebileceğimiz birşey var mı?” diye sordu. Ümmü Hani: “Yanımda kuru ekmek kırıntılarından başka birşey yok! Onu da sana sunmaya utanırım!” dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam: “Onu getir, suyun içine ufala! Tuz da getir!” buyurdu ve: “Biraz da katık var mı?” diye sordu. Ümmü Hani: “Yâ Rasûlallah! Yanımda sirkeden başka birşey yok!” dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam: “Getir onu!” buyurdu, yemeğinin üzerine döküp yedikten sonra, Yüce Allah’a şükretti. Ümmü Haniye de: “Ne güzel katıktır sirke! Ey Ümmü Hani! Sirke bulunan ev yoksul olmaz!” buyurdu.
    EVET KOCA MEKKE’Yİ ALMIŞ, TÜM MAL VE SERVET ONUN. AMA O BUNLARA BAKMIYOR, KURU EKMEKLE KARNINI DOYURUYOR. ibret almalıyız onu…. Bu arada yılbaşı, bizim için fetih günüdür…

  4. EBU SÜFYAN’IN RESULULLAH (SAV) İÇİN SÖYLEDİĞİ ŞİİR
    “Hayatına and olsun ki, ben sancak taşıdığımda, Lâtın süvarileri Muhammed’in süvarilerini yensin diye; Geceleyin yola çıkıp yolunu şaşırmış, gecesi kapkaranlık olmuş bir kimse gibiydim. Şimdiki zamanım ise yolum gösterilip hidayete erdiğim zamandır. Nefsimden başka bir rehber beni hidayete ulaştırdı. Beni Allah’a yöneltti, her kovulacak yerde kovduğum.” Kaynak: Hâkim, 3/43, 44. İbn Abbas’tan ceyyid bir senedle. Hâkim, hadisi sahih bulmuş, Zehe-bî de ona katılmıştır. Ibrahim Halil Er, İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/451-453.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir