2 thoughts on “RESULULLAH’IN CENAZESİNE KAÇ KİŞİ KATILDI?

  1. RESULULLAH’IN DEFNİ NEDEN GECİKTİ?
    Yine İhsan eliaçık Resulullah’ın defninin gecikmesinin Ashabın dünyalık ve iktidar hırsına bağlar.
    Olayın aslı şöyle cereyan etmiştir:
    Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in yıkanıp defnedilmesi işi ertesi gün olan salı günü Rebîülevvel’in ikisinde başladı. Bu gecikmenin çeşitli sebepleri vardı:

    1-Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e bir bütün haline gelmiş olan sahabe, O’nun bu dünyadan ayrıldığına bir türlü inanamıyordu. Nitekim Hz. Ömer kılıcını çekmiş, “Kim Hz. Peygamber öldü derse başını uçururum” diyordu. Ama Hz. Ebu Bekir geldi ve herkesin önünde bir konuşma yaparak: “Hz. Peygam­berin bu dünyadan göçüp gideceği kesindi”‘ dedi ve Kur’an-ı Kerim’den âyetler okuyarak gerçeği anlatınca, insanların gözleri açıldı ve bu önüne geçilmez gerçe­ğin meydana gelmiş olduğuna herkes kesinlikle inandı.

    2- Allah Resulü’nün ölümü gerçekleştikten sonra, güneş batmadan önce yıka­nıp kefenleme işini bitirecek zaman kalmamıştı.

    3-Mezar kazma işi, yıkama ve kefenlemeden sonra başladığı için uzun süre beklemek gerekti.

    4-Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in vefat ettiği odaya insanlar sı­ra ile küçük gruplar halinde alındı ve Üsâme b. Zeyd mübarek naaşını görülme­mesi için perde tuttu. Hz. Ali (ra) da O’nu yıkadı. Abbas (ra) da orada bulunuyor­du ve bazı rivayetlerde onun da perde tuttuğu bildirilmişti. Herkes bu şerefe ortak olmak istediğinden bu hizmetleri görmek için odaya girmeye uğraşıyordu. Hz. Ali (ra) ise kapıyı içerden sürgülemişti. Ensâr, kapıdan seslenerek “Allah için bizim hakkımızı da düşünün, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e hizmet etmek bizim de hakkımızdır” diyorlardı.

    Vâkıdî’nin anlattığına göre Hz. Ebu Bekir (ra), “Hz. Peygamber sallallahu aley­hi vesellem üzerinde hiç kimsenin hakkı yoktur. Eğer herkesin içeri girmesine izin verilirse iş yapılamaz” dedi. Fakat ensarın ısrarı üzerine Hz. Ali (ra) Bedir savaşı­na katılan sahabeden Evs b. Hullî el-Ensârî’yi çağırdı. O, su testisini doldurup ge­tiriyordu.

    Hz. Ali (ra) göğsünü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in mübarek vü­cûduna dayamıştı. Hz. Abbâs, (ra) ile iki oğlu Kasım ve Fadl Allah Resûlü’nün mü­barek vücûdunu bir yandan diğer yana çeviriyor, Üsâme b. Zeyd (ra) ise su dökü­yordu.
    Dikkat edilirse hizmet edenler Resulullah’ın akrabalarıydı. Çünkü bu görev ve sorumluluk akrabanındır.

    ibrahim halil er

  2. RESULULLAH’IN DEFNİ VE CENAZE İŞLERİ NASIL OLDU?

    İhsan Eliaçık’ın Resulullah’ın defin işini çarpıtmasına cevap vermeye devam ediyoruz:

    YIKANMASI
    Elbisesi çıkarılmadan yıkandı. Peygamberimiz, kendisinin yıkanmasını hz. Ali’ye vasiyet etmişti. Peygamberimiz Aleyhisselamı, gömleği üzerinde olduğu halde, su ve sidr ile üç kere yıkadılar.

    İlkinde yalnız tatlı su ile, ikincisinde su ve sidr ile, üçüncüsünde ise su ve kâfur ile yıkandı.

    KEFENLENMESİ
    Peygamberimiz Aleyhisselamı böylece yıkadıktan sonra kuruladılar. Sonra da, ölülere yapılagelen şeyleri Peygamberimiz Aleyhisselama da yaptılar.

    Hz. Ali’nin yanında misk kokusu bulunuyordu. Onunla kokulanmasını tavsiye etti.

    Kefen olarak ilk seçilen kumaş Hz. Ebu Bekir (ra)’ın oğlu Abdullah’ın Yemen dokuması şalıydı. Ama sonra bu değiştirildi ve üç parça beyaz pamuklu bezden kefen yapıldı.
    Hz. Âişe’nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz Aleyhisselamı gömlek ve sarık hariç-ki bunlar sün­nettir-pamuktan dokunmuş, sühûliye diye anılan üç parça beyaz Yemen bezine sardılar. Ki bunlar: İzar, Lifâfe gibi baştan ayağa kadar bedeni örten örtü ile,
    Ridâ gibi yakasız, yensiz, etrafı dikişle bastırılmamış ve göğüs tarafı açılmamış gömlekten ibaret­ti.

    CENAZE NAMAZININ KILINIŞI NASIL OLDU?

    Salı günü öğleye doğru yıkama ve kefene sarma işi tamamlanınca, Peygamberimiz Aleyhisselam şeririnin üzerine konuldu. Peygamberimiz Aleyhisselamin namazını önce melekler kıldılar.
    Hz. Ali: “Hiç kimse ‘Resûlullah Aleyhisselamın üzerine imamsız cenaze namazı kılınabilir mi? diye şüphelenmesin! Resûlullah Aleyhisselam sağ iken de, ölü iken de imamınızdır!” dedi ve Peygamberimiz Aleyhisselamın hizasında ayakta durarak:

    “Ey Peygamber! Selam, Allah’ın rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun!

    Ey Allah’ım! Biz onun kendisine Tarafından indirilmiş olanları tebliğ ettiğine ve ümmetine nasihatta bulunduğuna, Allah’ın dinini üstün kılıncaya ve Kelimesini tamamlayıncaya kadar Allah yolunda savaştığına şehadet ederiz! Ey Allah’ım! Bizleri Allah’ın ona indirdiği şeylere uyan kişilerden eyle! Ondan sonra da bize bu yolda sebat ver! Onunla aramızı birleştir!” diyerek dua ediyor, cemaat de “Amin! Amin” diyordu.
    İbn Sa’d, c. 2, s. 290-291

    Hâşim oğullarının erkekleri, böylece namaz kıldıktan sonra, odadan çıktılar. Sonra Hâşim oğullarının kadınları, onlardan sonra da Hâşim oğullarının çocukları kıldılar.

    Takım takım giriyor, imamsız olarak kendi başlarına Peygamberimiz Aleyhisselamın üzerine namaz kıldıktan sonra çıkıyorlardı.
    İbn Sa’d, c. 2, s. 288-291 .

    Sonra Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer, yanlarında Muhacir ve Ensardan odanın alabileceği kadar kişiler bulunduğu halde, içeri girip saf oldular.

    Hz. Ebu Bekir’le Hz. Ömer, ilk safta, Peygamberimiz Aleyhisselamın hizasında durdular.

    “Ey Peygamber! Selam, Allah’ın rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun!
    İbn Sa’d, Tabakât, c. 2, s. 290, Beyhakî, Delâil, c. 7, s. 251, Zehebî, Târih, s. 579.

    Senin peygamberlik vazifesini tebliğ ettiğine, ümmetine nasihatta bulunduğuna, Allah’ın dinini üstün kılıncaya kadar Allah yolunda savaştığına şehadet ederiz!
    Belâzuri”, Ensâb, c. 1, s. 574, Beyhakî, c. 7, s. 251 .

    Ey Allah’ım! Biz onun kendisine indirilenleri tebliğ ettiğine ve ümmetine nasihatta bulunduğuna; Allah’ın dinini üstün kılıncaya ve Kelimesini tamamlayıncaya; Allah’a, Allah’ın birliğine, eşi ortağı olmadığına iman ettirinceye kadar Allah yolunda savaştığına şehadet ediyoruz!
    İbn Sa’d, c. 2, s. 290, Beyhakî, c. 7, s. 251, Zehebî, s. 579.

    Ey İlahımız! Bizleri Resûlullaha indirilmiş olanlara uyan kişilerden eyle! O bizi, biz de onu tanıyıncaya kadar, onunla aramızı birieştir!

    Çünkü o, mü’minler hakkında çok şefkatli ve merhametlidir!

    Biz bu imanımızdan dolayı ne bir karşılık dileriz, ne de onun yerine hiçbir zaman hiçbir baha ve menfaati satın alırız!” diyerek dua ettiler.

    Cemaat de, “Amin! Amin!” dediler.

    Onlar çıktıktan sonra, başkaları girip namaz kıldılar.

    Erkeklerden sonra kadınlar, kadınlardan sonra çocuklar, çocuklardan sonra da köleler girip namaz kıldılar.
    Beyhakî, c. 7, s. 250, Zehebî, s. 579, İbn Haldun, Târih, c. 2, s. 2, s. 63.
    Namazdan boşaldıkları zaman, Hz. Ömer:

    “Cenazeyi ve cenaze sahiplerini artık kendi hallerine bırakınız! (Başlarından dağılınız!)” diyerek seslendi.”
    İbn Sa’d, c. 2, s. 292. M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/320-322

    NEREYE DEFN EDİLECEK?
    Yıkanıp kefenlendikten sonra Allah Resûlü’nün nereye defnedileceği sorunu ortaya çıktı. Hz. Ebu Bekir (ra): “Peygamber nerede vefat ederse oraya defnedilir” dedi. Nitekim Allah Resûlü’nün mübarek naaşı kaldırılıp altındaki yatak çekilerek Hz. Aişe’nin odasındaki yatağın bulunduğu yere mezar kazılması kararlaştırıldı. Hz. Aişe (ra) şöyle der: “Hz. Peygamber açık bir alanda defnedilmedi. Çünkü O, son anlarında aşırı sevgiden dolayı insanların mezarını da mabede çevirmelerin­den endişe ediyordu. Açık alanda halkın yanlış davranışlarının kontrol edilmesi zor olduğundan odanın içinde defnedildi.

    MEZARININ KAZILMASI
    Medine’de iki kişi mezar kazmakta ustaydı. Bunlar Ebu Ubeyde b. Cerrah ve Ebu Talha (ra) idi. Ebu Ubeyde (ra), Mekkeliler’in adetlerine göre sandık biçimin­de mezar kazardı. Ebu Talha ise, Medine adetine uygun lahit biçiminde mezar ka­zardı, insanlar mezarın kazılma şekli üzerinde ihtilaf ettiler. Hz. Ömer, “İhtilaf doğru değil, her ikisine birer adam gönderilsin, kim önce gelirse o kazsın” dedi. İnsanlar bu görüşü beğendi. Nitekim Abbas (ra) ikisine de birer adam gönderdi. Ebu Ubeyde (ra) evde yoktu. Ebu Talha geldi ve Medine tarzına göre lahit biçimin­de mezar kazdı. Mezarın dibindeki toprak ıslak olduğundan Hz. Peygamber sallal­lahu aleyhi vesellem’in üzerinde vefat ettiği yatak, mezarın içine serildi.

    BÜTÜN MEDİNE DIŞARDA BEKLİYORDU
    Cenaze hazırlanınca insanlar üşüştü. Cenaze odanın içinde olduğundan insan­lar küçük gruplar halinde içeri girerek namaz kılıyorlardı. Önce erkekler, sonra ka­dınlar daha sonra çocuklar namazı kıldılar. Ama imam yoktu. Namaz olayı iki gün sürdü.

    KABRE KİM İNDİRDİ?
    insanlığın efendisinin sayılmayacak kadar güzel huylarmı içinde taşıyan, yer­yüzünde benzeri bulunmayan yüce karakterini sinesinde taşıyan, meleklerin kü­çükken yıkayıp temizlediği, büyüdüğünde Allah’ın kendi nuruyla aydınlattığı o mübarek vücûdunu, Hz. Ali (ra), Fadl b. Abbas (ra), Üsâme b. Zeyd (ra) ve Abdurrahman b. Avf (ra) kabre indirdiler.

    ibrahim halil er

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir