Somali halkı İslâm’la daha hicretten önce tanışmışlardır. O dönemde bugünkü Somali toprakları adaletiyle ünlü Habeşistan kralı Necaşi’nin yönetimi altındaydı. Mekke’de müşriklerin zulmünden kaçarak Resulullah (s.a.s.)’ın tavsiyesiyle Habeşistan’a hicret eden Müslümanlar da ilk olarak bugünkü Somali topraklarında bulunan Zeyla şehrine gitmişlerdi. Somalililer de İslâm’ı onların vasıtasıyla tanıdılar ve çok çabuk kabullendiler. Bu yüzden İslâm Somali halkı arasında hızlı bir şekilde yayıldı. Daha sonra Resulullah (a.s.)’ın İslâm’ı tebliğ etmeleri için Yemen’e gönderdiği Müslüman davetçiler oradan Somali’ye de geçtiler ve Somali’de de tebliğ çalışmalarında bulundular. Bu çalışmaların Somali halkı üzerinde büyük etkisi oldu ve daha birinci hicri yüzyılın yarısına gelinmeden bütün Somaliler Müslüman oldular. Somali uzun bir süre Habeşistan krallığının yönetiminde kaldı. Sonraki dönemlerde değişik krallıklar ülkeye hükmetti. 14. yüzyıl sonlarından itibaren Somali, Osmanlı Devleti’ne bağlı topraklardan sayılmaya başladı. Batılı sömürgecilerin Somali’ye saldırıları 19. yüzyılın ortalarından sonra başladı. 1884’te İngiltere Kuzey Somali’yi ele geçirdi. 1887’de de İtalyanlar Güney Somali’nin bir bölümünü ele geçirdiler. İtalyanlar 1927’ye kadar Güney Somali’nin kalan kısımlarını da işgal ettiler. Müslüman lider Mevla Muhammed bin Abdullah 1901’de başlattığı hareketle İngilizlerin işgal ettiği bölgeyi geri aldı. Ancak İngilizler 1920’de burayı yeniden işgal ettiler. İngilizlerin işgal ettiği bölge İngiliz Somalisi, İtalyanların işgal ettiği bölge İtalyan Somalisi olarak adlandırıldı. İtalyan Somalisi olarak adlandırılan bölgenin yüzölçümü 506.573 km2, İngiliz Somalisi olarak adlandırılan bölgenin yüzölçümü de 176.113 km2’ydi.
Müslümanların çoğunlukta olduğu bir yedir Somali. Bu nedenle Hristiyanlar’ın işbaşına gelebilme durumu yoktur. Burayı elde edebilmelerini tek yolu ise ülkeyi bölmek ve iç karışıklıklar çıkarmaktır. Bir diğer neden ise, Somali’yi diğer Müslüman devletlerle ilişkiye geçmesini engellemek, yani tecrit etmektir. Yüzyılın başında Berlin’de Somali paylaşılmıştır. İngiltere, sahil kısmını ve aden körfesini alarak “Somali korunağı” adını vermiştir. İtilya ise güney kısmını işgal etmiştir. Fransa’da, Fransız Somalisi denilen sahilleri almıştır. Habeşistan ise Somali’nin Ogadin bölgesini almıştır. Ama yine Somali, tarihi, coğrafi birliğini koruyor. Bütün insanları aynı dili konuşuyor, aynı dine inanıyordu. Somali’de de misyonerlik faaliyetiri vardı. Ama Somali halkı onlara karşı mücadele etmiştir. Mücadele bayrağını 25 yıl Muhammed b. Hasan taşımıştır. İngiltere 1954’te Habeşistan’la yaptığı gizli antlaşma ile Ogadini terk etti. Habeş orduları, Ogadin’e girdiler. Kur’an kurslarını kapattılar. Arapça’yı yasakladılar. Birçok alimi tututladılar. Somaliler, Habeşlilere karşı direndiler. 16 Temmuz 1963 yılında Muhtel Tarih önderliğinde devrim ateşi yanmaya başladı. Devrimciler, Devrim Yüksek Konseyini kurup cihat ilan ettiler. İsrailli subaylar hemen Habeşlilerin yanında yeralmakta gecikmediler.
Somali ll. Dünya savaşından önce şu kısımlara bölündü.
1- Fransız Somalisi, resmen Somali Frasız Sahili adı ile tanındı.
2- İngiliz Somalisi
3- İtalyan Somalisi
4- Habeşistan Somalisi
5- Kenya müstemlekesi
İ
İtalyan Somali’si 26 Haziran 1960’ta, İngiliz Somalisi de aynı yılın 1 Temmuz tarihinde bağımsızlığını elde etti. İngiliz Somalisi’nin bağımsız olmasıyla birlikte iki Somali birleşerek bağımsız Somali Cumhuriyeti’ni kurdular. Kurulan bu cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanlığına Aden Abdullah getirildi. 1967’de de cumhurbaşkanlığına Abdurreşid Ali Şermarke geçti. Sosyalist anlayış sahibi Tümgeneral Muhammed Siyad Berri 21 Nisan 1969 tarihinde gerçekleştirdiği askeri darbeyle yönetimi ele aldı ve sivil cumhurbaşkanı Şermarke’yi de öldürdü. Muhammed Siyad Berri, İtalya’nın Güney Sudan’ı işgal altında tuttuğu dönemde İtalyanların kurduğu polis teşkilatında polis müfettişi olarak görev yapmıştı. Siyad Berri, yönetimi ele alır almaz parlamentoyu dağıttı, siyasi partileri kapattı ve anayasayı yürürlükten kaldırdı. Berri, ülkede sosyalist bir yapı oluşturma çabalarına girdi. Bu amaçla bankaları ve çeşitli ekonomik kuruluşları devletleştirdi. Bu arada kendisinin benimsediği bilimsel sosyalizmin en büyük düşmanı olduğunu ileri sürdüğü İslâm’a karşı da savaş açtı. Halkın Somali diliyle yazılmış İslâmi eserlerle bağını koparmak amacıyla Arap harfleriyle yazılan Somaliceyi latin harfleriyle yazdırtmaya başladı. Uygulamalarına karşı çıkan çok sayıda ilim adamını idam ettirdi. Bazı yerlerde kendisine karşı çıkan kalabalıkların üzerine ateş ettirerek onlarca insanı öldürttü. İktidarının ilk on yılında Sovyetler Birliği’yle arası iyi olan Siyad Berri, 1977-78 Ogaden Savaşı’nda Sovyetler’in Etyopya’yı desteklemesi üzerine Sovyet yönetimiyle arası açıldı. 1979’da uygulamaya koyduğu anayasada kendine sınırsız yetkiler tanıdı. Bu yetkilerini sonuna kadar kullanarak Somali halkına her türlü zulmü yaptı. Onun zulmünden kaçan yüzbinlerce Somalili Etyopya topraklarına sığındı. Berri’ye karşı çeşitli dönemlerde muhalif eylemler düzenlendi. Ancak bu eylemler genellikle başarısız kaldı. Muhalefet 1990 sonlarına doğru iyice şiddetlendi ve bütün ülkeyi sardı. Berri’nin kurduğu diktatörlük rejimine karşı çıkan muhalif gruplar Aralık 1990’ın başlarından itibaren silahlı mücadeleye giriştiler. Silahlı çatışmalar Ocak 1991’de de devam etti. Sonunda yenilgiyi kabul etmek zorunda kalan Berri, Ocak 1991’de ülkesini terk etti. Ancak Berri’nin kaçmasından sonra ülke yönetimi konusunda aralarında anlaşamayan muhalif gruplar silahlarını birbirlerine çevirdiler ve iç savaş bu şekilde devam etti. Çıkan iç savaş ve iç savaşla aynı zamana denk gelen kuraklık ülkede büyük bir açlık faciasının ortaya çıkmasına sebep oldu. Uluslararası kuruluşların ilgisizlikleri ve yardım konusunda gösterilen gevşeklik ise faciayı daha da dramatik bir hale getirdi. Somali’deki açlığı bir fırsat olarak değerlendiren hıristiyan yardım kuruluşları da ülkeye girerek yoğun misyonerlik faaliyetlerinde bulundular. Hıristiyan yardım teşkilatları hem ülke içinde yardım dağıtımı ile birlikte hıristiyanlık propagandası yapıyor hem de Somalili çocuklardan seçtiklerini Avrupa’daki kilise teşkilatlarına gönderiyorlardı. ABD yönetimi Kasım sonlarına doğru yaptığı açıklamada Somali’ye 30 bin asker gönderme niyetinde olduğunu bildirdi. ABD’nin Somali’ye asker göndermekteki gerekçesi bu ülkede devam eden iç savaş yüzünden yapılan yardımların yerlerine ulaşmaması ve bundan dolayı açlıktan ölümlerin gittikçe artmasıydı. BM Güvenlik Konseyi de, 4 Aralık 1992 tarihinde çıkardığı kararla, Somali’ye ABD komutasında bir askeri harekatta bulunulması teklifini onayladı ve ardından “umut operasyonu” adı verilen askeri operasyon başlatıldı. Ancak gelişmeler operasyonun amacının Somali halkını kurtarmak değil, ABD’nin Afrika boynuzu üzerindeki çıkarlarını korumak amacıyla Somali’yi bir askeri üs haline getirmek olduğunu ortaya çıkardı. Bu durumu gören Somali halkı ve siyasi gruplar yabancı askerleri ülkelerinden çıkarmak için bir mücadele başlattılar. Operasyona katılan bazı ülkeler gelişmelerin aleyhlerine olduğunu görünce askerlerini çekme kararı aldılar ve 1993’ün sonlarına doğru geri çekilme işlemi başlatıldı. 1994’te dış güçlerin Somali’den tamamen çekilmesine rağmen içerdeki istikrarsızlık ve iç çatışma hâlâ devam ediyordu
Somalililer İslâm’ın daha Medine’ye girmeden önce kendi ülkelerine girmiş olmasından dolayı kıvanç duyarlar. Somali halkı asırlar boyunca İslâmi kimliğini korudu. Bunda Somalililer arasındaki güzel bir geleneğin önemli etkisi oldu. Bu geleneğe göre her ailede, ailenin diğer fertlerine İslâm’ı öğretebilecek iyi yetişmiş ve Kur’an-ı Kerim’i ezbere bilen bir kişinin bulunması gerekirdi.
Afrika’nın Avrupa ülkeleri tarafından sömürgeleştirildiği dönemde İngiltere ile İtalya arasında paylaşılan Somali’de yürütülen misyonerlik çalışmaları ile de bu ülke halkının İslâmi kimliği değiştirilemedi. Ancak sömürgecilerin baskıları İslâmi eğitim çalışmalarının zayıflamasına yol açtı ve yukarıda sözünü ettiğimiz geleneğin sürdürülmesini engelledi. Somali’nin 1960’da bağımsızlığına kavuşmasından sonra ülkede yönetimi ele alanlar liberal anlayışı benimsediklerinden İslâmi çalışmalara her hangi bir katkıları olmadı. 21 Ekim 1969 tarihinde gerçekleştirdiği darbeyle Somali’nin yönetimini ele alan Muhammed Siyad Berri bütün İslâmi çalışmaların önüne engel koydu. Berri’nin bütün baskılarına rağmen ilim adamlarının gayri İslâmi uygulamalara karşı mücadeleleri durmadı. İlim adamları 14 Temmuz 1989 tarihinde verdikleri ültimatomda yönetimi İslâm aleyhtarı uygulamalarına son vermeye çağırdılar. İlim adamlarının, diktatör Siyad Berri’nin Somali’den İslâm’ın izlerini silmeyi amaçlayan uygulamalarına karşı direnişlerinin yanı sıra İslâm’ı devlete hâkim kılmayı ve Somali halkının İslâmi kimliğini korumayı amaçlayan birtakım cemaatler de oluşturuldu. Bunların içinde en köklü olanı Müslüman Kardeşler cemaatiydi. Ayrıca selefi anlayışa sahip Sünnet Cemaati ile Magam İslâm da bu ülkede halen varlığını sürdüren İslâmi cemaatlerin önemlileri arasındadır. Bugün Somali’deki İslâmi Hareketin başını İslâmi Birlik Partisi çekmektedir. İslâmi Birlik Partisi kuruluşunu 1985 yılında gerçekleştirdi. Ancak diktatör Siyad Berri’nin baskı uygulamaları dolayısıyla diğer İslâmi cemaatler gibi çalışmalarını oldukça zor şartlar altında ve gizli olarak yürütüyordu. İslâmi Birlik Partisi 29 Kasım 1991 tarihinde Cibuti’de bir kongre gerçekleştirerek Somali’de verdikleri mücadeleyle bu ülkeye yeniden İslâm’ı hâkim kılmayı amaçladıklarını dünyaya duyurdu. Ülkedeki diğer siyasi grupların iktidar mücadeleleri genellikle kabileci anlayışa dayanırken İslâmi Birlik Partisi Somali’nin birlik ve bütünlüğünü savunduğunu, kabileci anlayışla Somali Müslümanlarının parçalanmasına karşı olduğunu bildirdi. Batıcı liberal anlayışa sahip kabileci grupların diktatör Siyad Berri’ye karşı silahlı mücadele başlatmalarının oluşturduğu şartlar dolayısıyla İslâmi Birlik Partisi de bazı silahlı eğitim kampları kurmak zorunda kaldı. 1991’in Ocak ayında diktatör Siyad Berri’nin yönetimden uzaklaştırılması ile ülkenin iki büyük kabilesine mensup Ali Muhammed Mehdi ile Farah Aydid arasında çıkan iktidar kavgası İslâmi Birlik Partisi’ni de etkiledi. Aralık 1991’de Farah Aydid’in kuvvetleri ile İslâmi Birlik Partisi mensupları arasında Mereke’de çıkan çatışmada çok sayıda ölen oldu. Bu olaydan sonra İslâmi Birlik Partisi askeri gücünü daha da artırmak için çeşitli faaliyetler içerisine girdi. İslâmi Birlik Partisi’nin en güçlü olduğu yer üç milyon kişiyi yani Somali halkının yarısına yakın bir kısmını barındıran Ogaden bölgesidir. (Yani Somali’nin sınırları içinde kalan Ogaden.) Silahlı güçleri de çoğunlukla bu bölgede bulunmaktadır. Ancak ülkenin diğer bölgelerinde de destekçileri ve silahlı güçleri mevcuttur. Başkent Mogadişu’nun bazı önemli merkezleri de Amerikan işgal kuvvetlerinin Somali’ye girmesinden önce İslâmi Birlik Partisi’nin eline geçmişti. Amerika’yı Somali’ye işgal kuvvetleri göndermeye yönelten sebeplerin arasında İslâmi Birlik Partisi’nin gerçekleştirdiği başarıların da olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle bu partinin Sudan yönetimiyle işbirliği yaparak İslâmi yardım kuruluşlarının Somali’deki açlık felaketini durdurmak amacıyla Sudan üzerinden göndermeye başladıkları yardımların dağıtımında rol alması ABD’ni ve batılı güçleri endişeye soktu. Çeşitli kaynaklarda İslâmi Birlik Partisi’nin çeşitli Doğu Afrika ülkelerinde mücadele eden İslâmi cemaatlerle ve Sudan yönetimiyle doğrudan ilişkileri olduğuna dikkat çekilmektedir. İslâmi Birlik Partisi’nin siyasi lideri Ali Hivar Samiye’dir. Resmi sözcülüğünü Mahmud Osman yapmaktadır. Askeri operasyonlar sorumlusunun adı da Hasan Dahir Uveys’tir. Somali’deki diğer İslâmi cemaatler genellikle silahlı mücadeleden uzak durarak tebliğ çalışmalarına ağırlık vermektedirler.
Tanınmış İslâmi Hareket Önderleri: Seyyid Muhammed Abdullah Hasan: 1864’te Kuzey Somali’deki Bohotle yakınında dünyaya geldi. Babası ve dedesi de ilim adamı olan Seyyid Muhammed ilk tahsilini onlardan aldı. Kısa zamanda ilimde önemli mesafe kaydettiğinden daha on beş yaşındayken kendisine hoca denmeye başlandı. Bir süre Mekke, Medine ve Yemen’de kalan Seyyid Muhammed, 1895’te Somali’deki Salihiye tarikatının şeyhi oldu. Ancak bazı geleneksel tarikatlardaki İslâmi ilkelere aykırı anlayışlara ve özellikle tevessül inancına karşı mücadele etti. Seyyid Muhammed 1900 yılında müridleriyle İngiliz işgalcilere karşı cihad başlattı. İngilizlerin her türlü teknik imkânları kullanarak saldırılar düzenlemelerine rağmen Seyyid Muhammed’in önderliğindeki cihad 1920’ye kadar sürdürüldü. 1920’de İngilizler hava kuvvetlerini kullanarak sıkıştırdılar. Seyyid Muhammed zor durumda olmasına rağmen İngilizlerin “teslim ol” çağrılarını kabul etmedi. Sonunda Somali’yi terk ederek Yemen’e geçmeye zorlandı ve 1920 Aralık’ında orada vefat etti. Seyyid Muhammed Abdullah çok sayıda ilmi eser de bırakmıştır.
ibrahim halil er