Sünnet’de bir vahiydir. “o kendi hevasından konuşmaz” ayeti bir delildir. “Biz sana insanlara beyan edesin diye kitabı indirdik”
Sadece Kur’an’ı vahiy kabul edersek, o zaman Resulullah’ın ve sünnettin (hadis) hiç bir bağlaycılığı kalmaz.
Kur’anda “Müslümanlar aralarındaki konularda seni hakim kılmazlarsa tam iman etmiş olmazlar” bütün bunlar sünnetin teşrideki yani hüküm vermedeki yerini gösterir.
Resululullah sadece bir telefon veya mikrofon değildir. Onun tüm hareket ve sözleri vahyin kontrolünde olduğu gibi aynı zamanda vahiydir. Namazları nasıl kılacağımız, ibadetler, dualar, oruçları nasıl tutacağımız, devleti nasıl yöneteceğimiz bütün bunları Resulullah’ın uygulamasıyla öğreniyoruz. Kıble’nin mescidi aksa’dan kabeye dönmesini okuyoruz. Ama Kur’an’da mescidi aksaya dönüp namaz kılınacağını belirten bir ayet yok. Demek ki bu sünnetle sabit olmuş, kur’an bu sünneti nesh etmiştir.
Resulullah’ın emir ve yasakları bizim için kanundur. Çünkü usulu fıkıhta ikinci teşri kaynağımız sünnettir. Burada hadis inkarcıları bir uyanıklık yapıyorlar. Bu durum bir çok kişinin gözünden kaçmaktadır. O da Resulullah’ın yasa koyucu özelliğini kabul etmemek demek hadisleri inkar etmek demektir. Burada alttan alta hadislere karşı bir eleştiri vardır. Buna karşı çıktığımız zaman yasa koyan hadislerin hepsini geçersiz saymak gibi bir durum söz konusu olur. Halbuki biz yukarıdaki ayetlerle Resullah’ın teşri kaynağı olduğunu söylüyoruz. Bunu Allah söylüyor. Eğer yanlış yaparsa vahiyle uyarılıyor. Abs ve tevella’daki ifade gibi. O, yürüyen bir Kur’andı. Allah’a ve Resulune uyun ayeti de buna delalet etmektedir.
O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.(Necm 53) وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى
Yalnız hadiste kural şudur: Hadisler Kur’an’a arz edilir. Eğer Kur’an’a muhalifse hadis de sahihse hadis ile Kur’an birleştirilir. Birleştirilemezse bu hadis kabul edilmez. (Ya hadis değildir veya nesh edilmiştir.) Tabi ki bunu yapacak olan kişiler alimlerdir. Birinci nas Kur’an’dır. Sünnet Kur’an’a muhalif değil onu beyan eder. Muhalif olan unsur ya uydurmadır veya mensuhtur. Ya da olayda bizim görmediğimiz sadece işin uzmanı olan alimlerin gördüğü bir illet, ayrıntı vardır. Bu konuda alimlerin görüşlerine bakılır.
Resulü yasa koyucu kabul etmek hadislere ittiba demektir. Onu yasa koyucu kabul etmemek hadisleri red anlamına gelir.
Size peygamberin koyduğu bazı yasaları örnek olarak vereyim
Kur’an’da “Birinize ölüm geldiği vakit, eğer bir mal bırakacaksa anaya, babaya ve yakınlarına uygun bir şekilde vasiyet etsin.” (Bakara 180) cumhur ulema bu ayeti “varise vasiyet yoktur” hadisinin nesh ettiğini beyan eder
Kur’an’da bahsedilen konuların sınırını çizer. Yani buradaki amacın ne olduğunu anlatır. Mesela hırsızın elinin bileklerinden kesileceğini anlatan hadis “erkek ve kadın hırsızın ellerini kesin” (Maide 38) ayetindeki “el” ifadesinin sınırını çizmiştir. Abdest ayetindeki yıkanma işleminin üç kere yapılacağına dair açıklaması
Kur’an’da geçen ahkamları (namaz kılmak, oruç tutmak, haca gitmek) teyit etmesi. Misal “Müslümanın kendi gönül rızasıyla verdiği malının dışında malının yenilmesi helal değildir” hadisi Kur’an’daki “Ey iman edenler, birbirinizin mallarını haksız yollarla yemeyin” (Nisa 29) “kadınlara hayrı tavsiye edin hadisi” “Onlarla iyi geçinin” (Nisa 193) ayetini teyit etmektedir.
İbrahim Halil ER