Kişi Eleştirisi (Ravi):
Olayları bize nakleden görgü tanıkları veya onlarla irtibatlı kişilerin anlatımlarına rivayet ve bu kişilere de ravi denir. Her ne kadar İbni Haldun kişi yerine nedenselliği önerse de tarih aynı zamanda bir olaylar ve rivayetler dizisi olduğundan olayları bize nakleden raviler hakkında bilgi sahibi olmamız olayları çözümlememizde etkin olur.
Buradaki kişi eleştirisi olayları yapan kişiler değil, olayları nakleden kişilerdir. Bu yönteme aynı zamanda isnad yöntemi denilmekte olup, bunun kurucusu hadisçilerdir.
Hadislerde özellikle ravilerin iyi incelenmesi bize nakledilen hadislerin sıhhati konusunda önemlidir. Hadis konusunda ravilerin güvenlik derecesi en üst düzeyde tutulurken aynı titizlik tarihi rivayetlerde ve ravilerde gösterilmez. Bunun temel nedeni de hadislerin aynı zamanda dinin kaynaklarında olması ve her hadisin bir dini hükme yol açmasından kaynaklanır.
Selef alimlerimiz de hadislerde gösterdikleri titizliği tarihi rivayetlerde ve siret kitaplarında göstermemişlerdir. Bu nedenle Yakubi, taberi, mesudi, ibni ishak gibi ilk dönem tarih kitaplarında kabul edilen rivayetler ve raviler hadis rivayetlerinde kabul edilmemektedir.
İsnadın dayanağı kur’anda geçen nebe ayetine dayanmaktadır. Yani “Bir fasık size haber getirdiğinde araştırın” ayeti habercilerin güvenliğinin sorgulanması ve güvenlik derecelerine göre habere bir yer konum belirlenmesini bize anlatmaktadır.
Bu ayet, tüm isnad ve haberlerin sıhhatini araştırma chek etme gücünü vermektedir.
Ravi Kriterinin Tarih Açısından Yaklaşımı:
Hadis kriterinde ravinin güvenirliği üst düzeyde tutulması, bahsedilen sözün Resulullah’a isnadı ve dolayısıyla bundan çıkarılacak hüküm olduğundandır. Fakat bu kadar derin yaklaşım tarih araştırmalarında olmaz. Çünkü tarihte sözlerin bu kadar ince tartılmasını gerektiren başka bir şahsiyet yoktur.
Tarih, bir olaylar yığınıdır. Burada önemli olan bu olayın vuku bulup bulmamasıdır. Geri kalan bilgiler, başka kaynaklarla da karşılaştırılarak ve olay örgüsü/mantığı içinde çözümlenir.
Buna tarih metodolojisinde iç tenkid denir. Her ne kadar hadisçiler kadar ravi hassasiyeti gösterilmezse de yine de ravilerin özelliklerinin ve güvenliklerinin düşük düzeyde de olsa sorgulanması ve çek edilmesi gerekir.
Tabi ki bu yaklaşım rivayet kültürün ağırlıklı olduğu döneme aittir. Fakat yazılı tarihte ravinin yanında belge ve kanıtlar da gösterilmesi gerekir. Sonuçta tarih belgelere dayanır.
Buna rağmen bu belgeyi düzenleyen, tanzim eden hakkında araştırma yapmamız gerekmez anlamına gelmez. Fakat bu aşama artık ravinin araştırılmasından ziyade belgenin sıhhatinin, doğruluğunun araştırılması aşamasıdır. Bu konuda en sağlıklı yol kişi ve olay eleştirisinin birlikte yapılmasıdır. Olay örgüsü ile ne derece örtüştüğü değerlendirilmelidir.
Hadisler her ne kadar isnad konusunda büyük ilerleme kaydetmiş, tek tek tüm raviler tespit edilip biyografileri zapt altına almış olursa olsun, metin ve olay kriteri konusunda sınıfta kalmışlardır. Ciddi bir metin kriteri yapılmadığından olay örgüleri sıkıntılı olmaktadır.
Gerçi muhaddislerin eksik bıraktığı iç tenkit, metin tenkidi konusu fakihler tarafından doldurulmaya çalışılmış, fakat muhaddisin sahih dediği bir hadisi eleştirmek veya karşı çıkmak bir fakih için artık neredeyse imkansız hale gelmiştir. Bu konuda ayrı bir yazı konusu olsun… İbrahim Halil ER