Tasavvufla ilgili hangi yazıyı veya yorumu okursam, tasavvuf çileli bir yoldur, çile hayatıdır şeklinde bilgilere rastlamaktayım. İşin ilginç yanı aynı sözü hem tasavvufu övmek ve hem de eleştirmek için kullanılmaktadır.
Öncelikle ben bu söze katılmıyorum. Tasavvuf yolu, Kur’an ve sünnet’e göre yaşam yoludur. Neden çile ve ızdırap olsun. Bilakis bu yol, her Müslüman’ın severek ve zorlanmadan gidebileceği bir yoldur. Çile denilen bir şey yoktur.
Çile denilince insanların zihninde Hind Budistlerin Nirvana’ya ulaşmak için nefislerine yaptıkları eziyetler gündeme gelmektedir. Halbuki İslam (tasavvuf) zorlama ve baskıyı kabul etmez. Nefis terbiyesi ilim-amel ve ihlas ile birlikte sürdürülür.
Çile kelimesinin insanların zihnine biraz da halvet’te maksimum kırk gün tefekküre ve ibadete yönelmeden dolayı oluştuğunu düşünüyorum. Çünkü kırk kelimesi farça’da çil (ya da çile) kelimesinin karşılığı olduğundan kırk gün kalmak anlamında kullanıldığından insanların öyle algıladığını düşünüyorum. Kaldı ki halvete sadece meşayihler ve tasavvufta belli bir aşamaya gelenler girerek.
Toparlayacak olursak, tasavvuf çileli bir yol değil zevkli bir yoldur. Namaz kılmak, Kur’an okumak ve Allah’ı anmak neden çileli, zor ve istenmeyen olsun ki. Zaten Müslümanın yapması gereken ameller değil midir?
İbrahim Halil ER