Arkadaşlar yoğun bir şekilde bana gelen sorulardan birisi şu:
Mevlana ile ilgili menkıbeler, Şemsle Kimya hatunla ve oğlu Aleaddin ile ilgili hikayeler veya Mesenvideki hikayler sorulmaktadır.
Bu olaya şöyle bakmak gerekir:
1. Tasavvufla ilgili anlatılan menkıbeler tasavvufun kendisi değildir. Bunlar bir anlamda halk hikayeleridir. Uydurma veya gerçek bir olayın gizemlerle örülmesidir. Günümüzde bile bu şeklide kişilerle ilgili uydurulmuş menkıbeler varken tarihteki büyük zatlar için neler uydurulmaz. MENKIBELER TASAVVUFUN KENDİSİ DEĞİLDİR. Bunları hoş hikayer olarak okuyun ama her şeyine inanmayın.
2. Mevlana, Şems, Aleaddin ve Kimya hatunla ilgili hikayeler abartma ve gerçeğin üzerinin örtülmesidir. Her şeyine inanmayın. Bu alimler şeriatın zahirine muhalif bir tavrın içinde olmamışlardır. Şeriatın zahirine aykırı yönleri mutlaka sonradan eklenmiştir. Bu insanlar, sünnete aykırı yaşamazlardı. Sünnete aykırı yaşayan zaten değil mürşit mürit bile olamaz. Çünkü tasavvufun amacı Resulullah’ın yaşadığı islamı yaşamaktır.
3. Mesnevideki hikayeler din ve tasavvuf değildir. Bunlar o dönemde yaygın hikayeler veya temsili hikayelerdir. Ahlaka ve İslam’a mugayır hikayeler sonradan eklenmiştir. Ayrıca eski dönemdeki insanlar hikayelerde ve temsillerde çok daha serbest bir dil kullanmışlardır. Biz üniversitede eski osmanlı metinleri okurken sınıfta kızlar da vardı ve okumaya utanırdık. Çok müstehcen kelimeler kullanılıyordu. Bunlar sıradan metinlerde geçen ifadelerdi üstelik. Kelimeler ve edebi uslüpler döneme göre farklılıklar kazanabilir.
4. Sema deveranı, müzik veya def eşliğinde zikir yapılmış. Öyle bir ibadet sünnette yoktur. Sünnette olmayan bir ibadet veya zikir makbul değildir. Bunlar zikir değil tekkelerdeki ilahi ve eğlencelerdir. Bunlarla nefis terbiye olmaz. Nefis daha daha da hoşlanır. Sünnette iki tür zikir vardır: Cehri ve zikri hafi. Bunun dışındakiler sadece tekke edebiyatı ve eğlencelerdir.
5. Kadın erkek karışık zikir yapamaz. Caiz değildir. Kadın başka bir odada erkek başka bir odada zikir etse ama sesleri birbirlerine karışsa bu da caiz değildir.
6. İmam-ı Şafi şöyle demiştir: “Bir insanın havada uçtuğunu bile görseniz, istikametine bakınız.” Yani İslam’ı yaşayıp yaşamadığına bakacaksınız. Başka bir sözünde imam-ı şafi şöyle demiştir: “Sözlerimden birisinin hadise muhalif olduğunu görürseniz alın duvara çarpın” Evet ölçümüz belli. Bunun için kafamızın karışmasına gerek yok.
NOT: Bu konu bana sürekli soruluyordu. Hepsini burada yazarak aynı sorulara cevap vermekten kurtulmuş oluyorum. Ölçümüz Kur’an ve Sünnettir. Onları da sahih kaynaklardan ve muteber alimlerden alıyoruz. Bu din bu gün gelmedi.
İbrahim Halil ER