-Üstadım bir rüya gördüm
– Hayırdır evlat, anlat bakalım
– Gördüm ki ülkemizde tüm insanlar hastalanmışlar, bir mikrop herkesi hastalamış… zayıf insanlar bu hastalıktan da ölüyor.
– İlginç
– Derken devlet büyükleri “hristiyan ve yahudileri dost edinip” onların gönderdiği ilaçları hiç incelemeden tüm insanlarına zorla yaptırıyorlar. Yani hasta olmasalar bile herkesi aşılatıyorlar…
– Halbuki Kitabımız Hristiyan ve Yahudileri dost edinmeyin derken ve günde 80 defa fatiha’da bunu bize hatırlatırken onlardaki bu güven neden acaba?
– Evet ben de anlamadım ama rüya deyip geçtim nihayetinde…
– Peki bu ilaçlar, hastalığı iyileştiriyor mu?
– Evet iyileştiriyor
– Bu da iyi
– Ama sonra başka bir şey oluyor. İlaç kullanan insanlar değişim geçiriyorlar…
– Nasıl yani?
– Bilmiyorum ama hepsinin kişiliği değişiyor, yeni doğan evlatları daha farklı oluyor…
– Daha sonra
– Daha sonra kafirler ülkemize saldırıyorlar ve kimse onlarla savaşmıyor… sanki herkes onların askeri olmuş gibi, tüm ülkeyi onlara açıyorlar…
– Nasıl oluyor?
– İlaç onların genetik yapısını bozuyor…
– Sonra
– Sonra deccal çıkıyor ve ilacı alan herkes onu kurtarıcı olarak görüyor…
– Hayırdır inşaallah.. Bence sen az filim izle ve biraz az kıyamet alametleri oku… Sanırım geçen işlemiş olduğumuz kıyamet alametleri hadislerin etkisinde kaldın..
– Evet mutlaka öyle olmuştur. Yoksa hangi akıllı insan yüzde 1 öldürme ihtimali olan bir mikroba karşı, denenmemiş ve kullanılmamış olan bir aşıyı vücuduna zerk eder ki…
– Belki de ölümü gösterip sıtmaya razı etmek budur…
– Mutlaka öyle olmuştur. Rüya da gördüm insanları eve kapatıyorlardı, sokağa çıkan her canlıyı vuruyorlardı… Bu da insanların psikolojisini bozuyordu… Hatta bu tedavi edici ilaçlar sadece yaşlıları öldürüyordu. Memlekette geçmişi bilen bilge kişiler kalmamıştı…
– Hımm, bu da dönüşümü sağlamak için yapılan bir işlem demek ki…
– Mümkündür
– Peki devlet başkanı karşı çıkmıyor mu?
– İlginç ama daha önceki böyle aşılara ben vurmam diyen devlet başkanı, şimdi herkesten daha gönüllü…
– Allah yardımcımız olsun
– Evet ama neyse ki bir rüyaymış…
– Çok şükür.
İbrahim Halil ER